"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/404 E., 2022/88 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili; tarafların kardeş olduğunu, .... ilçesi, ... köyünde kain 101 ada 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında mirasbırakanın vefat ettiğini, yargılama sonucunda hükmen 1/4'er payla tarafların ortak mirasbırakanı ... mirasçılarının adlarına tescil edildiğini, kararın 11.02.2002 tarihinde kesinleştiğini, mirasbırakan ....’in, sağlığında 27.02.1990 tarihli senetle taşınmazı kendisine hibe ettiğini ileri sürerek davalılara ait tapu kaydının iptali ve taşınmazın adına tescilini talep etmiş olup, yargılama sırasında çekişme konusu taşınmaz kamulaştırma nedeniyle Hazine adına tescil edilmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davanın reddini savunmuştur.
III. YARGILAMA SAFAHATİ VE MAHKEME KARARI
1- Çaycuma 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.06.2015 tarih, 2010/86 Esas, 2015/488 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın mirasbırakan ... tarafından oğlu olan davacıya devredildiği, kamulaştırılıncaya kadar davacı tarafından kullanıldığı, 27.02.1990 tarihli senedin geçersizliğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 14 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğunun tespitine, kamulaştırma yapılması sebebiyle hissesine düşen kamulaştırma bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2- T.C Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.10.2019 tarih, 2018/4055 Esas, 2019/6157 Karar sayılı kararıyla; araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, taşınmazın tarafların müşterek mirasbırakanları ....’e ait olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacının kadastro tespiti öncesinde 27.02.1990 tarihli senetle taşınmazın kendisine hibe edildiği, zilyetliğinin devredildiği iddiasıyla dava açtığı, tapusuz taşınmazların menkul mal hükmünde olduğu, uyuşmazlığın taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediği noktasında toplandığı, mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanlarının çelişkili olduğu, çelişkilerin Mahkemece giderilmediği, Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz davasının tarafların babaları ... ile dava dışı 3. kişiler arasında görüldüğü, mirasbırakanın tüm mirasçılarının vekilinin ilgili dosyaya sunduğu 01.10.2001 tarihli dilekçesinde, taşınmazın mirasbırakana ait olduğu, vefatından sonra çocukları olan (eldeki davada davacı ve davalıların) tasarruf ettiğini beyan ettiği halde beyan üzerinde durulmadığı, taşınmazın vefatına kadar mirasbırakan tarafından mı kullanıldığı, devir senediyle birlikte zilyetliğin iddia edildiği gibi kendi adına davacı tarafından mı sürdürüldüğü hususlarında çelişkilerin giderilmediği, zilyetliğin devredilip edilmediği hususunda senet tanıklarının da hazır edilerek taşınmaz başında yeniden keşif yapılması gerektiği, taşınmazın kim tarafından kullanıldığı, zilyetliğinin davacıya fiilen devredilip edilmediği hususlarında ayrıntılı bilgi alınması ve Kadastro Mahkemesinin 1994/106 Esas, 2001/306 Karar sayılı dosyasında yer alan mahalli bilirkişi ve tanık beyanları da göz önünde bulundurularak çelişkilerin giderilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği; kabule göre çekişme konusu taşınmazın 101 ada 14 parsel sayılı taşınmaz olduğu halde hüküm fıkrasında taşınmazın 14 ada 1 parsel olarak yazılması suretiyle infazda tereddüt meydana getirilmesinin de isabetsiz olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafından başvurulan karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
3-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Çaycuma Kadastro Mahkemesinin 1994/106 Esas, 2001/306 Karar sayılı dosyasında mirasbırakanın davalı olduğu, mirasbırakanın yargılama sırasında vefat ettiği, davanın mirasçıları tarafından takip edildiği, mirasçılar vekilinin taşınmazı mirasçıların birlikte tasarruf ettikleri yönünde beyanda bulunduğu, bu hususa ek olarak tanıkların da taşınmazın zilyetliğinin devredilmediği yönünde beyanla bulundukları, davacı tarafından zilyetliğin kendisine devredildiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mirasbırakanın 27.02.1990 tarihli tanıklar huzurunda imzaladığı senetle çekişme konusu taşınmaz ve bir kısım taşınmazları davacıya hibe ettiğini, hibe tarihinden sonra kadastro çalışmalarında taşınmazın mirasbırakan adına tespit edildiğini, Kadastro tespitine itiraz edilmesi sebebiyle yapılan yargılama sırasında mirasbırakanın vefat etmiş olması sebebiyle taşınmazın mirasçılar adına tescil edildiğini, yargılama sırasında dosyaya kazandırılan 09.10.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu, 01.07.2013 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü, 11.08.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporlarında senetteki imzanın mirasbırakanın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği yönünde kanaat bildirdiklerini, ancak olumsuz bir kanaat de bildirilmediği 17.01.2014 tarihli Ankara Jandarma Genel Komutanlığı Uzmanlık Raporunda senetteki imzanın mirasbırakanın eli ürünü olduğu yönünde rapor verildiğini, bu senedin dava dışı başka taşınmazların tescili için de kullanıldığı, taşınmazın davacıya senetle devir edildiği, zilyetliğinin teslim edildiği, bu hususa ilişkin tanık beyanlarına gerekçe gösterilmeden itibar edilmediği, davacının aleyhine olan beyanların hükme esas alındığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 15 inci maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, bozma ilamına, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2024 gününde oy birliği ile karar verildi.