Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4818 E. 2022/7979 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Azdavay Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 07.07.2021 tarihli ve 2020/26 Esas, 2021/93 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan annesi ...’un 118 ada 101 (tevhit ile 118 ada 167) parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını davalı oğluna satış suretiyle devrettiğini, işlemin mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakana 20 yıldır kendisi tarafından bakılıp, tüm tedavi giderlerinin kendisi tarafından karşılandığını, mirasbırakanın 1998 yılında davacıya 5.000 USD bağışta bulunduğunu, mirasbırakanın kendine bakılması ve denkleştirme amacıyla taşınmazı devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Azdavay Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.06.2016 tarihli ve 2015/139 E., 2016/71 K. sayılı kararıyla; devrin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 10.02.2020 tarihli ve 2016/15056 Esas, 2020/734 Karar sayılı kararıyla; “...Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 186. maddesinde “ Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir” düzenlemesine yer verilmiş, madde gerekçesinde ise; hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmelerinin özel bir önem taşıdığı yazılı yargılama usulü içerisinde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp açıklamada bulunmalarının, doğru bir karar verilmesi bakımından önemli olacağı vurgulanmıştır.(1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 376 ve 377. maddesinde de paralel düzenlemelere yer verilmiştir.) Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 184/2. maddesinde açıkça; mahkemenin tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini, taraflara tefhim edeceği, yine aynı Kanun'un 186. maddesi hükmü ile de; mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunu bildireceği, mahkemenin sözlü yargılamada tarafların son sözlerini sorarak hükmünü vereceği düzenlenmiş olup, anılan düzenlemelerin emredici nitelikte olduğu açıktır. Somut olaya gelince, Mahkemece söz konusu ilkeler dikkate alınmadan, yargılama sonunda tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama aşamasını uygulayıp taraflara son sözleri sorulmadan sonuca gidilmiştir. Hâl böyle olunca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 184/2. maddesi hükmü gereğince tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bırakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka birgün tayin edilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek aynı Kanun'un 186. maddesi gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen yasal düzenlemeler gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 07.07.2021 tarihli ve 2020/26 Esas, 2021/93 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle devrin denkleştirme amacıyla yapıldığı, diğer mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemin olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz isteminde özetle; mirasbırakan tarafından ilk eşten olma çocuğundan mal kaçırma gayesi ile hareket edildiğini, davalının devir tarihi itibariyle 26 yaşında olduğunu ve dava konusu taşınmazı satın alabilecek ekonomik gücünün olmadığını, çekişme konusu taşınmazın keşfen saptanan değeri ile devir tarihindeki bedeli arasında aşırı farkın olduğunu, dinlenen tanıkların devrin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunduklarını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına, (IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.