Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4836 E. 2022/6235 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mera olarak kaydedilen taşınmazın davacılar tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, yerel mahkemenin davayı kabul kararına karşı davalı Hazine vekilinin temyiz isteminin incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeyerek, dava konusu taşınmazın çevresindeki parsellerin tapu kayıtları ve tespit tutanakları gibi önemli delilleri incelemeden ve eksik keşif sonucu hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 132 ada 1 parsel sayılı taşınmaz özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmasına rağmen kadastro sırasında mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazıldığını, dava konusu taşınmazın müvekkillerinin müşterek murisi .....tarafından 1984 yılında adi yazılı senetle 3. kişiden satın alındığını ve satın alındığı günden bu yana nizasız ve fasılasız şekilde zilyet edildiğini ileri sürerek, taşınmazın mera sicil kaydının iptali ile müvekillerinin murisi..... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili tarafından davaya cevap verilmemiş ancak davalı vekili duruşmalardaki beyanında; dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğunu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... tüzel kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiş ancak köy muhtarı ...., Mahkemece 23/10/2014 tarihinde mahallinde yapılan keşifteki beyanında; taşınmazın zeminde sürülü olan kısmının önce davacıların murisi, sonra davacılar tarafından tarla olarak kullanıldığını, davacıların murisi ...’in dava konusu taşınmazı ...’dan satın aldığını, .....’nın çocukları cinayet işlediği için köyden göçerken, bu yeri davacıların murisine sattığını belirtmiş; 24/09/2014 tarihindeki duruşmada beyanında ise, dava konusu taşınmazın yıllardır davacı tarafça kullanıldığını ve davayı kabul ettiğini belirtmiştir.

III. MAHKEME KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/03/2015 tarihli, 2014/14 Esas, 2015/70 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, davanın, dava konusu 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin olduğu, taşınmazın nizalı bölümünün özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olup, bu bölümde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi raporunda kırmızı kalemle işaretlenmiş olan 2.502,44 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacıların murisi ... .... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27/11/2017 tarihli, 2015/20510 Esas, 2017/8075 Karar sayılı kararıyla; “ Dava konusu taşınmaz bölümü mera parseli içerisinde bulunduğu halde Mahkemece yöntemince mera araştırması yapılmadığı, tek kişilik ziraat bilirkişi raporu ile yetinildiği, tespite esas 1937 tarihli tahrir kaydının keşifte uygulanmadığı, bu kaydın başka yere revizyon görüp görmediğinin sorulmadığı, taşınmazın niteliğinin kesin olarak belirlenmediği belirtilerek, Mahkemece varsa mera tahsis kararı, ekleri ve haritaları ile dava konusu taşınmazın güneyinde bulunan 5 ve 6 sayılı parsellerin, batısında bulunan dereden sonraki parseller ile doğu ve kuzeyinde bulunan yoldan sonra gelen parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgelerin, komşu veya civar kadastro parsellerini bir arada gösterir kadastro paftasının (birleşik kroki), tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı ve bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğraflarının getirtilerek dosya arasına konulması, bundan sonra mahallinde, komşu köyden seçilecek yerel bilirkişiler, tanıklar, 3 kişilik ziraat mühendisleri bilirkişi kurulu, 1 fen elemanı, 1 jeodezi ve fotogrametri uzmanından oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla keşif yapılması, yapılacak keşifte tespite esas tahrir kaydının yöntemince uygulanması, tanık ve yerel bilirkişilerden taşınmazın mera olup olmadığı, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığının sorulması, hava ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak; dava konusu taşınmazın öncesinin ne olduğu ve davacılar tarafından ne şekilde kullanıldığının belirlenmesine çalışılması, 3 kişilik uzman ziraat mühendisleri kurulundan; dava konusu taşınmazın toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, rapor ekinde taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğraflarının eklenmesinin istenilmesi, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller uyarınca karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

... Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, 04/03/2022 tarihli ve 2018/74 Esas, 2022/75 Karar sayılı kararla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, dosya arasına aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın tespitine esas vergi kaydının taşınmaza uymadığı, taşınmazın nizalı bölümünün yıllardır davacı tarafça kullanıldığı, bu kısmın mera vasfında olmadığı ve taşınmazda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, dava konusu 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile dosya arasında bulunan 03/11/2021 havale tarihli fen raporuna ekli "EK-5" no.lu krokide (A) harfi ile kırmızı renkle taralı şekilde gösterilen 2.502,44 metrekarelik bölümünün 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilmesine ve bu kısmın bulunduğu ada içerisindeki son parsel numarasını alarak davacılar adına ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/577 Esas, 2011/584 Karar sayılı veraset ilamı doğrultusunda payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığını, Mahkemece dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün meradan açılmak suretiyle kullanılıp kullanılmadığının araştırılmadığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın niteliğinin ve kullanım durumunun ne olduğu hususunda açıklayıcı ve net bir bilgi alınmadığını, bozma öncesi ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan raporun, dava konusu taşınmazın meradan açılarak elde edildiğinin delili olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Afyonkarahisar ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 132 ada 1 parsel sayılı 10.721,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı uyarınca, mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmıştır.

Dava; kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/B maddesi; “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18/2. maddesi; “Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.”

6.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesi; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın tespitine esas vergi kaydının taşınmaza uymadığı, taşınmazın nizalı bölümünün özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olup, bu bölümde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma kararının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir.

Hükmüne uyulan bozma kararında dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının varsa dayanakları ile birlikte getirtilerek dosya arasına alınması gerektiğine değinildiği halde, dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan 103 ada 70, 103, 235; 131 ada 1, 7; 132 ada 2, 3, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanakları (tapu, vergi kaydı gibi), taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmiş ise tedavüllü tapu kayıtları getirtilip dosya arasına alınmamış; dava konusu taşınmazın batısında yer alan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları getirildiği halde, taşınmazların dayanağı belgeler (133 ada 1 parselin tespitine esas 21/02/1969 tarihli, 118 sıra numaralı tapu kaydı ile ... Mevki, 1937 tarihli, 427 tahrir no.lu vergi kaydı; 133 ada 2 parselin tespitine esas 30/07/1991 tarihli, 1 sıra numaralı tapu kaydı ile ... Mevki, 1937 tarihli, 428 tahrir numaralı vergi kaydı; 133 ada 5 parselin tespitine esas ... Mevki, 1937 tarihli, 430 ve 431 tahrir no.lu vergi kayıtları; 133 ada 7 parselin tespitine esas .... Mevki, 1937 tarihli, 432 tahrir no.lu vergi kaydı) ilgili yerlerden getirtilip, mahallinde yapılan keşifte uygulanmamış; dava konusu taşınmazın tespitine esas ... Mevki, 1937 tarih, 693 tahrir numaralı vergi kaydının başka taşınmazlara da revizyon görüp görmediği hususunda Mahkemece, Tapu Müdürlüğü ile İl ve İlçe Özel İdaresine müzekkere yazıldığı anlaşılmış ise de, müzekkere cevapları dosya arasında bulunamamıştır. Öte yandan, dava konusu taşınmazın tespitine esas vergi kaydı mahallinde yapılan keşifte uygulanmış ise de, yukarıda sözü edilen eksiklikler tamamlanmak suretiyle, dosya keşfe hazır hale getirilmeksizin yapılan keşifte uygulanan bu kaydın, yöntemince uygulandığından da söz edilemez.

Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazın tespitine esas ... Mevki, 1937 tarihli, 693 tahrir numaralı vergi kaydının başka taşınmazlara da revizyon görüp görmediği sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü taşınmazlara ait kadastro tespit tutanağının onaylı örnekleri, taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmiş ise mera sicil/tapu kayıtları ile söz konusu taşınmazlar ile dava konusu taşınmazı bir arada gösterir birleşik kroki getirtilip dosya arasına alınmalı; dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan 103 ada 70, 103, 235; 131 ada 1, 7; 132 ada 2, 3, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanakları (tapu, vergi kaydı gibi), taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmiş ise tedavüllü tapu kayıtları getirtilip dosya arasına alınmalı; dava konusu taşınmazın batısında yer alan taşınmazların tespitine esas ... Mevki, 1937 tarihli, 427, 428, 430, 431 ve 432 tahrir numaralı vergi kayıtları ile 21/02/1969 tarihli, 118 sıra ve 30/07/1991 tarihli, 1 sıra numaralı tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek dosya arasına alınmalı, dava konusu taşınmazın tespit tarihinden (2004 yılından) 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden istenilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ile teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte öncelikle, dava konusu taşınmazın tespitine esas vergi kaydının sınırları yerel bilirkişilere tek tek okunmak suretiyle, zeminde gösterilmesi istenilmeli, gösterilemeyen sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, komşu taşınmazların tespitine esas kayıtlardan da yararlanılarak, kaydın dava konusu yere ait olup olmadığı duraksama yaratmayacak biçimde belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen nizalı bölümü ile taşınmazın geriye kalan bölümünün ayrı ayrı öncesi itibariyle geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, taşınmazın sınırında kadim mera olarak kullanılan taşınmazlar olup olmadığı, var ise dava konusu taşınmaz ile arasında ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı, taşınmazın nizalı bölümü ile geriye kalan bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazın nizalı bölümü ile geriye kalan bölümü arasında doğal ya da yapay şekilde ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı, taşınmazın nizalı bölümünün sınırlarında zaman içerisinde mera yönüne doğru genişleme olup olmadığı, dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan yolların (özellikle kuzeyinde bulunan 103 ada 70 parsel ile arasındaki yolun) kadim yol olup olmadığının sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, Mahkeme hakiminin taşınmazın nizalı kısmı ile geriye kalan kısmına ilişkin ayrıntılı gözlemi tutanağa geçirilmeli; teknik bilirkişiden keşif ve kayıt uygulamasını gösterir, denetlemeye elverişli rapor alınmalı; ziraat bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazın nizalı bölümü ile geriye kalan bölümünün ayrı ayrı toprak yapısı, eğimi ve bitki deseninin ne olduğunu, taşınmazın nizalı bölümü ile geriye kalan bölümü arasında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını, taşınmazın kadim nitelikte yani öncesi bilinmeyen zamandan beri köy halkının yalnızca hayvan otlatmak amacı ile kullandığı, başkaca bir tasarrufta bulunulmayan otlakiye niteliğinde olup olmadığını, taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen nizalı bölümünün meranın bütünlüğünü bozup bozmadığını, bu bölümün meradan açılan bir yer olup olmadığını, meranın devamı niteliğinde olup olmadığını açıklayan, taşınmazın tarımsal niteliğini belirten, değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını ve yan görünüş (kesit) krokisini de içerir, somut verilere dayalı, ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmazın nizalı bölümü ile geriye kalan bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin, mera vasfında olup olmadığının, mera niteliğinde değilse taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde, uzun süreli kullanım ile meranın toprak yapısının değiştirilmeye çalışılmasının mera özelliğini kaybettirmeyeceği ve meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı gözetilmeli; dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün kamu malı mera niteliğinde olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, zilyetlik hükümlerine göre inceleme yapılmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de dava konusu taşınmaz hakkında yapılan sınırlandırmanın tamamıyla iptaline karar verildikten sonra, taşınmazın nizalı kısmının davacılar adına tesciline karar verilip, taşınmazın kalan kısmına ilişkin olarak hüküm kurulmaması ve davacılar adına tesciline karar verilen nizalı taşınmaz bölümünün hangi vasıfla tapuya tescil edileceğinin de hüküm yerinde belirtilmemiş olması isabetsiz olup, kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.