"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel davası sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ..... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat...... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalının ağabeyi ... ile arasında yirmi yıllık bir arkadaşlığın olduğunu, depremde iş yeri yıkılınca ... ... ile arasında taşınmaz alım-satımına ilişkin düzenlenmiş bir takım sözleşmelerin zayi olduğunu, ....'ın kendisine devretmesi gereken taşınmazlar olduğunu söylediğini, herhangi bir belge olmamasına rağmen kendisine duyduğu güven nedeniyle taşınmazları devretmeyi üstlendiğini, devretmediği taşınmazlar karşılığında da ... ...'a çek ve inşaat malzemesi verdiğini, aradan bir süre geçtikten sonra davalının kendisini arayarak maddi sıkıntılarının olduğunu söylediğini, bunun üzerine dava konusu 1998 ada 4 parseldeki 5 nolu bağımsız bölümü geçici olarak davalıya devredeceği, davalının da dava dışı iki parça taşınmazı emaneten kendisine temlik edeceği, işleri düzeldiğinde de taşınmazları iade edecekleri konusunda anlaştıklarını ancak, davalının dava dışı iki parça taşınmazı devretmediğini ve dava konusu 1998 ada 4 parseldeki 5 nolu bağımsız bölümü de iade etmediğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının kendi muvazaasına dayanamayacağını, haksız ve kötüniyetli olarak eldeki davayı açtığını, temlikin tapuda satış suretiyle yapıldığını ve davacının oğlunu vekil tayin ettiğini, devir işlemini de davacının oğlu olan ...’in adına vekaleten yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacının taraflar arasındaki inanç sözleşmesini gösterir yazılı bir belge dosyaya sunmadığı; yazılı delil başlangıcı iddiası ile sunulan belgelerin ise davacı ile dava dışı 3. kişiler arasında düzenlenmiş belgeler olduğu, iddianın usulünce kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. TemyizYoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece ‘‘... dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davacının inançlı işlem hukuksal nedenine ilişkin açıklamalarda bulunduğu anlaşılmış ise de; cevaba cevap dilekçesinde açıkça hile hukuksal nedenine dayandığı anlaşılmaktadır. ...Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca davanın ″aldatma″ niteliğinde bulunduğu gözetilerek değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.’’ gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.
3.Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece; dava konusu taşınmazın satışında davacı ...'in oğlu ...'in davalı ...'a vekaleten işlemi yaptığı, davalının borçları nedeniyle teminat olması için dava konusu taşınmazın geçici bir süre kendisine devredilmesini istediği, davacının da davalının ağabeyi ile olan ticari ilişkisinden dolayı güven duyarak dava konusu taşınmazı bedelsiz devrettiği, davalının taşınmazı iade edeceği yönünde davacıyı yanıltarak taşınmazı hile ile devraldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde davaya konu taşınmazı davalıya güvenerek ve davalının ticari işleri sebebi ile teminat amacıyla kullanılmak üzere devir ve temlik ettiğini, davalının daha sonra aralarındaki güven ilişkisine rağmen taşınmazı iade etmediğini ileri sürdüğünü, cevaba cevap dilekçesinde ise hile hukuki nedenine dayandığını belirttiğini, davanın inançlı işlem iddiasına dayalı olduğunu ve davacı tarafından iddianın kanıtlanamadığını, Mahkemece bozmaya uyulduğu halde delillerin eksik toplandığını, tanıkların soyut beyanları üzerinden hüküm kurulduğunu, davacı tanığı ...’in yalan beyanda bulunduğunu, temlik tarihinde davalı adına kayıtlı 22 parça taşınmaz olduğunu, davalının dava konusu taşınmazı teminat olarak göstermediğini, buna ihtiyacı da olmadığını, davacı tanığı ...’ın da ifadelerinin doğru olmadığını, taşınmazın bulunduğu yerde telefon hatlarının çekmediğini, burada davacı ve davalı arasındaki telefon konuşmasını duyma olanağı bulunmadığını, davacı tanığının doğru söyleyip söylemediğinin tespiti için HTS kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, kararın gerekçesiz olduğunu, taraflar arasında uzun yıllardır ticari ilişki olduğunu, davacı, davalı ve davacının oğlunun ortak oldukları bir limited şirket bulunduğunu, ayrıca davacının davalı adına taşınmaz alım satımı yaptığını, gerekçede ise bu durumun aksi yönde tespit yapıldığını, davacının, kardeşi ile olan yazışmalarından da iddialarının doğru olmadığının anlaşıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan (IV/2.) no.lu paragrafta belirtilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) no.lu paragrafında yer verilen şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 10.246,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 22/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.