Logo

1. Hukuk Dairesi2022/499 E. 2023/6129 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/613 E., 2021/1852 K.

DAVA TARİHİ : 11.06.2013

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Başvurunun Kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/20 E., 2019/159 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili ;dava konusu Erzurum ili, Karayazı ilçesi, Çaltılı köyü 106 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini, ancak bu taşınmazın 2004 yılından itibaren bazı şahıslar tarafından kullanıldığını ve Hazine tarafından işgalcilerden ecrimisil alındığını, davalının bu işgalcilerden olmadığını, taşınmaz üzerinde zilyetliğe dayalı olarak hak iddia edilmesinin mümkün bulunmadığını, Karayazı Tapu Müdürlüğü zabıt defterinde 156 parsel olan, kadastro revizyonundan sonra 106 ada 9 parsel numarası alan bu taşınmazın malikinin Maliye Hazinesi olduğunu, Toprak Tevzi Komisyonu kararları, 1972 yılı tapulama tutanakları celp edilerek keşifte zemine uygulandığında bu durumun açıkça ortaya çıkacağını, dava konusu taşınmazın davalı adına tescilinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 15.02.2018 tarihli ve 2013/177 Esas, 2018/55 Karar sayılı kararıyla; 1972 yılında tesis edilen tapu kaydı öncesinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46 ncı maddelerinde belirtildiği üzere 20 yıl süreyle nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla zilyetlik koşulunun davalı lehine oluştuğunun ispatlandığı,davacı Maliye Hazinesi'nin davaya konu taşınmaz üzerinde hiçbir zaman zilyetliğinin oluşmadığı, ecrimisil alındığı iddia edilen yıllarda da dava konusu yerin davalının kullanımında olduğunun mahalli bilirkişi beyanları ile kabul gördüğü davacı kurumun ecrimisil evrakından başkaca delil sunmadığı belirtilerek davacının iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.12.2018 tarihli ve 2018/326 Esas, 2018/655 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, davacının dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas toprak tevzi çalışmalarına ait belirtmelik tutanağı ve belirtmelik tutanağında uygulanan kayıt varsa tesis tarihinden itibaren tedavülleri ile birlikte getirtilmeden keşif yapılması; çekişmeli taşınmazın hangi nedenle toprak tevzi çalışmalarında Hazine adına belirtildiğinin ve komşu parsellerin niteliklerinin araştırılıp gözetilmemesi, zilyetlik konusunda yerel bilirkişilerin soyut nitelikteki beyanlarına itibar edildiği gibi davalının amcaları Seyithan Arslan ve Fevzi Arslan yerel bilirkişi olarak dinlenmesi, keşfe iştirak eden fen bilirkişisi tarafından kadastro paftası ile toprak tevzi haritası ölçekleri eşitlenip yöntemince çakıştırılmak suretiyle tapu kaydının kapsamının tayin edilmemesi, denetime elverişli teknik rapor ve kroki düzenlenmemesi, dosyada mevcut krokilerden kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın doğu, batı ve güney hududunda mera vasfı ile sınırlandırılan taşınmaz bulunup bulunmadığı anlaşılamamakla birlikte tevzi paftasına ve davacı tarafın dayandığı tapu kaydına göre parselin güney hududunda 312 nolu mera tevzi parseli bulunduğu anlaşılmasına rağmen yöntemince mera araştırması yapılmamış olması nazara alındığında eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 12.12.2019 tarihli ve 2019/20 Esas , 2019/159 Karar sayılı kararıyla ; dava konusu 106 ada 9 nolu parselin davalı adına Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü ve Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddelerinde düzenlenen kazandırıcı zamanaşımı hükümlerine dayanılarak senetsizden zilyetlikle tescil edildiği, gerek 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 4 üncü maddesi gereğince gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere meraların kamu malı olup mülkiyetinin Devlete, yararlanma hakkının vatandaşlara ait olduğu ve zilyetlik yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığı belirtildiğinden, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağı, mera vasfında olduğu kanaatine varıldığı belirtilerek davanın kabulüne, Erzurum ili, Karayazı ilçesi, Çaltılı Mahallesi 106 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydına karar verilmiştir.

D. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve esas açısından hukuka uygun olmadığını, taşınmazın eklemeli olarak 100 yılı aşkın süredir davalı ve mirasbırakanlarının zilyetliğinde olduğu hususunun bilirkişi ve tanık beyanları ile ispatlandığını, zirai bilirkişi raporuna göre taşınmazın tarla vasfında olduğunu, toprak tevzi parselinin oluşum zamanında taşınmazın ham toprak vasfı ile tescil edildiğini, davada Büyükşehir Belediyesi ve Karayazı Belediyesinin taraf olması gerektiğini, gerekçesiz şekilde yazılı olduğu gibi hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 14.10.2021 tarihli ve 2020/613 Esas, 2021/1852 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın mera parseli ile ayrık olması, mahalli bilirkişilerin davalı ve mirasbırakanları tarafından taşınmaz üzerinde 100 yılı aşkındır zilyet oldukları yönündeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde 3402 sayılı Kanunun 46/2 nci maddesi uyarınca toprak tevzi suretiyle dağıtılan taşınmazların Hazine'ye ait tapu kaydının oluşum tarihine kadar aralıksız ve nizasız malik sıfatıyla 20 yıldan fazla süreyle zilyetlik koşullarının davalı lehine oluştuğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken teknik bilirkişi raporu dikkate alınmadan ve hiçbir teknik veri olmadan, somutlaştırma yükümlülüğü bulunan davacının da mera iddiası bulunmadığı halde dava konusu taşınmazın mera olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dosya üzerindeki hava fotoğrafı yorumlanmasına ilişkin rapor incelendiğinde mezkur arazinin hava fotoğraflarının çekildiği yıllarda doğal halinde kullanılmış olduğu ve herhangi bir zilyetlik emaresinin bulunmadığının görüldüğünü, Yargıtay'ın da içtihatlarında belirttiği gibi zilyetlik unsurunun belirlenmesi açısından hava fotoğraflarının en iyi yöntem olduğunu,keşifte dinlenen tanık beyanlarının tapulama tarihinden önce mevcut arazilerin davalının zilyetliğinde bulunduğunu kanıtlar mahiyette olmadığını, gerek zilyetlik gerekse imar ihya kurumunun işbu davada oluşmasının mümkün olmadığını, ayrıca arazinin mera olduğuna kanaat getirilmesi halinde mera olarak özel siciline yazılması yönünde karar kurulup bu yönde davacının özel talebinin olması gerekmediğini, dava konusu taşınmaz üzerinde mülkiyet iddiasına dayanak olacak şekilde zilyetliğin oluşmasının mümkün olmadığını,Hazine adına oluşan tapu tarihi dikkate alındığında davalının zilyetliğini ispatlar bir durum bulunmadığını, Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde belirtilen zilyetlik koşullarının oluşmadığını, bilirkişi raporunda hiçbir geçerliliği bulunmayan imar ve ihyadan söz edildiğini ancak imar ve ihyadan söz edebilmek için bir yerin para ve emek sarf edilmek suretiyle kültür arazisi haline getirilmiş olması gerektiğini, davalı adına imar ve ihya koşullarının da oluşmadığını, keşifte taşınmaz malikleri ile toprak tevzi çalışmalarında şagil olarak geçen kişiler arasındaki akdi ve ırsi bağ olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmadığını, ayrıca Hazine'nin belirli tarihlerde ecrimisil alarak bu taşınmazları kullandırdığını, ecrimisil alındığına göre davalının zilyetliğinden bahsedilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, kadastro sonucu, dava konusu Erzurum ili, Karayazı ilçesi, Çaltılı köyü 106 ada 9 parsel sayılı, 2.076,11 m2 yüzölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın, toprak tevzinin 167 nolu parselin tablendikatifin 167 sıra numarasında köy yeri vasfıyla köy tüzel kişiliği adına kayıtlı ise de Seviş oğlu Haci Arslan'ın ceddinden intikalen taksimen kalma yeri olup 20 yılı aşkın bir zamandan beri nizasız fasılasız malik sıfatıyla zilyed ve tasarrufunda iken 1988 tarihinde haricen Haci oğlu ...'a zilyetliği devrettiği edinme sebebi olarak açıklanmak suretiyle ... adına senetsizden tespit ve tescil edildiği, kadastro tespitinin 03.03.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

2.3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 46 ncı maddelerinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının davalı taraf yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Şöyle ki; dava konusu taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle ... adına tespit edilmiş ise de davacı Hazine'nin dayandığı 1972 yılında yapılan toprak tevzi çalışması sonucunda oluşan ve dava konusu taşınmazın dayanağı olan tevzi tapu kaydının bulunup bulunmadığının tespiti ile ilgili tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı hususlarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, taşınmazın tevzi tapusu kapsamında kaldığının anlaşılması halinde bu şekilde oluşan tapu kayıtlarının kapsamında kalan yerlerin tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar zilyetleri yararına iktisap koşullarının gerçekleşmesinin zorunlu olduğu ve ancak bu halde zilyetleri adına tescile karar verileceği nazara alındığında tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46/1 inci maddelerinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, dava konusu taşınmaza ilişkin tevzi tapu kaydının oluştuğu tarihten 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılarak Harita Genel Müdürlüğünden temin edilmek suretiyle mahallinde, elverdiğince yaşlı (taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta), tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi kurulu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılıp yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınarak; çekişmeli taşınmazın belirtmelik tutanağında uygulandığı belirtilen tasarruf belgeleri temin edilip mahalli bilirkişiler aracılığı ile zemine uygulanıp kapsamı belirlenerek; keşifte alınan beyanlar komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenerek; dava konusu taşınmaza ait belirtmelik tutanağında belirtilen şagiller ile davalı arasında akdi veya irsi ilişki bulunup bulunmadığı saptanarak; fen bilirkişinden bilgisayar programı aracılığıyla tevzi haritası ile kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle keşfi takibe elverişli krokili rapor düzenlenmesi istenerek; ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazı değişik yönlerden gösteren fotoğrafları da eklenmek suretiyle çekişmeli taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, tarımsal niteliğini, sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazın komşu parsellerden doğal yahut yapay ayırıcı sınırlarla ayrılıp ayrılmadığını, nasıl ayrıldığını, tasarruf sınırlarının belirgin olup olmadığını, mera, yaylak gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup olmadığını, meradan sökülerek elde edilip edilmediğini belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişilerinden oluşan kuruldan taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılıp, dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilerek ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını, şeklini ve süresini belirten rapor alınarak; dava konusu taşınmazın tevzi tapusu kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde ise kadastro tespit tarihinden önceki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinim koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun yöntemince araştırılarak değerlendirilmek suretiyle karar verilebileceği göz ardı edilip eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR :

Açıklanan sebeple;

Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.