"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/811 E., 2021/1710 K.
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVA TARİHİ : 06.02.2014
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastar Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/166 E., 2018/63 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, dava konusu Erzurum ili, Karayazı ilçesi, Çaltılı köyü 112 ada 50, 52 ve 57 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalıların mirasbırakanı adına tespit ve tescil edildiğini, ancak bu taşınmazların bazı şahıslar tarafından kullanıldığını ve Hazine tarafından bu işgalcilerden ecrimisil alındığını, davalının bu işgalcilerden olmadığını, taşınmazlar üzerinde zilyetliğe dayalı olarak hak iddia etmelerinin mümkün bulunmadığını, Karayazı Tapu Müdürlüğü zabıt defterinde 364 ve 446 parseller olan, kadastro revizyonundan sonra sırasıyla 112 ada 50, 52 ve 57 parsel numarası alan bu taşınmazların malikinin Maliye Hazinesi olduğunu, Toprak Tevzi Komisyonu kararları, 1972 tapulama tutanakları celp edilerek keşifte zemine uygulandığında bu durumun açıkça ortaya çıkacağını, dava konusu taşınmazların davalıların mirasbırakanı adına tescilinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davanın reddini savunmuş, diğer davalılar savunma getirmemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 1972 yılında tesis edilen tapu kaydı öncesinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 46 ncı maddelerinde belirtildiği üzere 20 yıl süreyle nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla zilyetlik koşulunun davalı taraf lehine oluştuğunun ispatlandığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 1972 yılında dava konusu taşınmazın Hazine adına tapusunun oluştuğunu, bu tarihten sonra davalı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmadığını, dava açılmadığını, davalı tarafın zilyet olunduğunu ispatlayamadığını, zilyetliği ispat edici herhangi bir delil sunulmadığını, davalıların adresleri de dikkate alındığında dava konusu taşınmazların bulunduğu köyde ikamet etmediklerini, köyü terk ettiklerini, köyde ikamet etmeyen şahısların zilyetliğinden de bahsedilemeyeceğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın tarla niteliğinde olmasının, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olmamasının davanın reddine sebep olamayacağını, taşınmazı Hazine'nin belirli tarihlerde ecrimisil bedelleri alarak kullandırdığını, imar ve ihya açısından da koşulların oluşmadığını, yetersiz araştırma yapıldığını, mahalli bilirkişilerin soyut, yetersiz beyanlarına dayanılarak karar verildiğini bildirerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; kadastro sonucu, dava konusu Erzurum ili, Karayazı ilçesi, Çaltılı köyü 112 ada 50 ve 52 parsel sayılı, sırasıyla 3.384,73 m2 ve 2.152,20 m2 yüzölçümlü, çayır, tarla vasıflı taşınmazların Hazine adına kayıtlı toprak tevzinin 364 nolu parseli, 22.12.1972 tarih ve 176 nolu tapu kaydı dayanak alınarak; 112 ada 57 parsel sayılı 3.800,71 m2 yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın Hazine adına kayıtlı toprak tevzinin 446 nolu parseli, 22.12.1972 tarih ve 178 nolu tapu kaydı dayanak alınarak; Hazine'nin taşınmazlar üzerinde herhangi bir tasarrufunun olmadığı, tapunun oluştuğu tarihe kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği (ve satış) ile iktisap şartlarının Mustafa Kuş lehine oluştuğu edinme sebebi olarak açıklanmak suretiyle Mustafa Kuş adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Dava konusu taşınmaz, 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan tapu kaydı esas alınarak, kaydın oluştuğu tarihe kadar iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle Mustafa Kuş adına tespit edilmiş olup bu şekilde oluşan tapu kayıtlarının kapsamında kalan yerlerin tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar zilyetleri yararına iktisap koşullarının gerçekleşmesi halinde zilyetleri adına tescile karar verileceği 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1 inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu durumda anılan Kanun maddesi uyarınca tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davalı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekmektedir.
3. Somut olaya gelince; 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 46 ncı maddelerinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının davalı taraf yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Şöyle ki, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 1972 yılında yapılan toprak tevzi çalışması sonucunda oluşan ve dava konusu 112 ada 50 ve 52 parsel sayılı taşınmazların dayanağı olan 176 numaralı parselin belirtmelik tutanağında 1937 tarih ve 77 tahrir numaralı tasarruf belgesinin gösterildiği, anılan vergi kaydına göre hudutların gayri sabit olduğu, 1965 yılında şagilleri (Kasım Çelik ve Şerif Kuş) tarafından meradan açılmak suretiyle tarla haline getirildiği belirtilerek 176 numaralı parselin ifrazı neticesi oluşan 364 numaralı parselin Hazine adına tevzi edildiği; dava konusu 112 ada 57 parsel sayılı taşınmazın dayanağı olan 179 numaralı parselin belirtmelik tutanağında herhangi bir tasarruf belgesinin ibraz edilmediği, 1966 yılında şagilleri (Kasım Çelik ve Şerif Kuş) tarafından meradan açılmak suretiyle tarla haline getirildiği belirtilerek176 numaralı parselin ifrazı neticesi oluşan 446 numaralı parselin Hazine adına tevzi edildiği anlaşılmakta olup taşınmazların şagilleri tarafından meradan açıldığı belirtildiği halde yöntemince mera araştırması yapılmamış, bu kapsamda ziraat bilirkişisinden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı tarihten önceki zilyetliğin belirlenmesi hususunda bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Öte yandan, teknik bilirkişi raporunda tevzi haritası ile kadastro paftası bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmamış olup dayanak olarak belirtilen 1937 tarih ve 77 tahrir numaralı vergi kaydı getirtilip yöntemince zemine uygulanıp kapsamı belirlenmeksizin sonuca gidilmiştir.
4. Hal böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazlara ilişkin tevzi tapu kaydının oluştuğu tarihten 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılarak Harita Genel Müdürlüğünden temin edilmeli; mahallinde, elverdiğince yaşlı (taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta), tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi kurulu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; yapılacak bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı; çekişmeli taşınmazların belirtmelik tutanağında uygulandığı belirtilen 1937 tarih 77 tahrir numaralı vergi kaydı temin edilip mahalli bilirkişiler aracılığı ile zemine uygulanarak kapsamı belirlenmeli; keşifte alınan beyanlar komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmeli; dava konusu taşınmazlara ait belirtmelik tutanaklarında şagil olduğu ve tutanakların dayanağı olan vergi kaydını ibraz ettiği belirtilen kişiler ile davalılar arasında akdi veya irsi ilişki bulunup bulunmadığı saptanmalı; fen bilirkişinden bilgisayar programı aracılığıyla tevzi haritası ile kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle keşfi takibe elverişli krokili rapor düzenlenmesi istenmeli; ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazı değişik yönlerden gösteren fotoğrafları da eklenmek suretiyle çekişmeli taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, tarımsal niteliğini, sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazın komşu parsellerden doğal yahut yapay ayırıcı sınırlarla ayrılıp ayrılmadığını, nasıl ayrıldığını, tasarruf sınırlarının belirgin olup olmadığını, mera, yaylak gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup olmadığını, meradan sökülerek elde edilip edilmediğini belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişilerinden oluşan kuruldan taşınmazları kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak dava konusu taşınmazların hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını, şeklini ve süresini belirten rapor alınmalı; belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46/1 inci maddelerinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, değinilen hususlar göz ardı edilmek suretiyle, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.
VI. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.