Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5054 E. 2024/1547 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın, davacı tarafından daha önceki tapu kaydına dayanarak tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine mülkiyetin kime ait olduğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dayandığı tapu kaydının sınırlarının gayri sabit hudutlu olması, tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığının ispatlanamaması ve davacının zilyetliğinin mülk edinmeye elverişli olmadığı değerlendirilerek yerel mahkemenin ret kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/3 E., 2022/63 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Diyarbakır ili, ... ilçesi, ... köyü 158 ada 106 nolu parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazın dedesinden babasına, babasından da kendisine kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Çüngüş Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2016 tarihli ve 2015/50 E. 2016/35 K. sayılı kararıyla; davacının dayandığı tapu kaydının dava konusu çekişmeli bölümü kapsadığı, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu 158 ada 106 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 27.092,66 m2 bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 06.10.2021 tarihli ve 2021/2778 E. 2021/5237 K. sayılı kararıyla; "... Mahkeme, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazın çekişmeli bölümünü kapsadığı, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki; davacı taraf Şevval 1280 tarih ve 5 sıra numaralı, 918,672 metrekare yüz ölçümlü, tesisinden itibaren münakalesi olmayan, "Kira taşı", "Yol", "Dere" hudutlarını ihtiva eden tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Bahsi geçen tapu kaydının sınırları itibariyle gayri sabit hudutlu olup miktarı itibariyle geçerli olduğu tereddütsüzdür. Öte yandan, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların tapu kaydının hudutlarına ilişkin beyanlarının kabaca yön tarifinden ibaret olduğu, kayda hudutları itibariyle zeminde tereddütsüz biçimde kapsam tayin edilemediği anlaşılmaktadır. Bir an için tapu kaydının sınırları itibariyle çekişmeli taşınmaz bölümüne uyduğu kabul edilse dahi kesişen hangi iki sınırdan başlanırsa başlansın miktarı itibariyle davacının tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümünü kapsama ihtimalinin de bulunmadığı anlaşılacaktır. Şu halde tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümüne aidiyetinin davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmasına karşın Mahkemenin aksi yöndeki kabulüne değer vermek mümkün değildir. Diğer yandan, dosya arasında yer alan ziraat mühendisi bilirkişi raporunun içeriği ile ekinde yer alan fotoğraflar ve mahallinde alınan beyanlardan, çekişmeli taşınmaz bölümünün % 60-65 civarında eğime sahip olduğu, mera özellikleri taşıdığı, taşınmaz bölümü üzerinde davacının iktisaba elverişli zilyetliğinin de bulunmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken sayılan yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de çekişmeli taşınmaz mera olarak sınırlandırıldığından, karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa uyarınca, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyün bağlı olduğu Diyarbakır ilinde büyükşehir belediyesi kurulmuş olup, anılan Yasa'nın birinci maddesi ile büyükşehir belediyesi sınırları tüm ilin idari sınırları olacak şekilde genişletildiğinden, mera vasfındaki taşınmazlar hakkında açılan davalarda taşınmazın bulunduğu ilçe belediye başkanlığı ile ilçenin bağlı bulunduğu ildeki büyükşehir belediye başkanlığı ilgili kamu tüzel kişisi sıfatıyla yasal hasım sıfatını kazandıkları halde Mahkemece ...’nın davada taraf olması sağlanıp taraf teşkili tamamlanmadan karar verilmesi de doğru değildir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma kararındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle davacının dayandığı Şevval 1280 tarih ve 5 sıra numaralı, 918,672 m2 tapu kaydının tesisinden itibaren münakalesi olmayan, "Kira taşı", "Yol", "Dere" sınırlarını ihtiva ettiği, tapu kaydının sınırları itibariyle gayri sabit hudutlu olduğu, keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların tapu kaydının hudutlarına ilişkin beyanlarının kabaca yön tarifinden ibaret olduğu, tapu kaydının sınırlarına zeminde tereddütsüz biçimde kapsam tayin edilemediği, bir an için tapu kaydının sınırları itibariyle çekişmeli taşınmaz bölümüne uyduğu kabul edilse dahi kesişen hangi iki sınırdan başlanırsa başlansın miktarı itibariyle davacının tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümünü kapsama ihtimalinin de bulunmadığının anlaşıldığı, diğer yandan ziraat mühendisi bilirkişi raporu ve ekinde yer alan fotoğraflarla çekişmeli taşınmazın % 60-65 civarında eğime sahip olduğu, mera özellikleri taşıdığı, davacının iktisaba elverişli zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz hakkında yapılan mera tespitinin hatalı olduğunu, dayanılan tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığını, eski tapu kaydının geçerliliğini hala koruduğunu, tapu kaydının taşınmaza uyduğunun dinlenen mahalli bilirkişi, tanık beyanları ve fen bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, bozma kararı sonrasında yeniden keşif yapılarak dayanılan tapu kaydının uygulanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Kadastro sonucu ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 158 ada 106 parsel sayılı 30.500,16 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kamu orta malı niteliğinde mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmiştir.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 346,90 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,27.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

- KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay 16. Hukuk Dairesince davanın reddedilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir. Bu kez İDM'ce bozma ilamı doğrultusunda davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise kararın onanmasına karar verilmiştir.

Sayın Çoğunluğun zilyetlikle taşınmaz iktisabına ilişkin koşulların oluşmadığı yönündeki onama görüşüne iştirak edilmektedir. Davacı tarafın tapu kaydına dayalı davasına ilişkin olarak ise söz konusu tapunun sabit sınırlı olmadığı, dolayısıyla tapunun hudutlarına değil yüz ölçümüne itibar edilmesi gerektiği yönündeki gerekçesine de katılmaktayız. Dava konusu edilen miktar 27.092,66 metre kare olmasına karşın davacı tarafın dayandığı tapunun 918,672 metre kare olduğu dikkate alındığında 918,672 metre kare dışındaki ret kararının onanması yönündeki Dairemiz kararının da yerinde olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Sayın Çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf tapu kapsamında kaldığı mahali bilirkişi ve teknik bilirkişilerce tespit edilen kısım yönünden de verilen ret kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 06.10.2021 tarihli bozma kararında; yerel bilirkişi ve tanıkların tapu kaydının hudutlarına ilişkin beyanlarının kabaca yön tarifinden ibaret olduğu, dolayısıyla bunlara itibar edilemeyeceği, kaldı ki tapu kaydının sınırları itibariyle çekişmeli taşınmaz bölümüne uyduğu kabul edilse dahi davacının tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümünü kapsama ihtimalinin de bulunmadığı belirtilerek davanın reddedilmesi gerektiği yönünde bozma kararı verilmiştir.

Yukarıda ifade edildiği üzere mahallinde dinlenen mahalli bilirkişilerince, davacı tanıklarınca ve tespit bilirkişilerince söz konusu tapu kaydının dava konusu yere uyduğu ifade edilmiştir. Bu çerçevede gayri sabit hudutlu olması nedeniyle tapu kaydına hudutları itibariyle itibar edilmesi mümkün değil ise de tapuda kayıtlı miktar olan 918,672 metre kare yönünden tapuya neden itibar edilmediği, bunun önünde ne tür bir hukuki engel olduğu anlaşılamamaktadır. Eğer söz konusu tapu kaydının uygulanmasıyla ilgili bir tereddüt var ise bu konuda bir araştırma bozması yapılarak tapunun taşınmaza uymadığının hukuki ve maddi dayanaklarıyla ortaya konulması gerekmektedir. Böyle bir tespit yaptırılmadan mahalli ve tespit bilirkişileri ile davacı tanıklarının beyanlarının kabaca yön tarifi olarak kabul edilerek tapuya miktarıyla dahi değer verilmemesinin yerinde olmadığı değerlendirilmektedir.

Açıklanan nedenlerle, İDM kararının anılan yönden bozulmasına karar verilmesi gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yönündeki onama kararına iştirak edilememiştir.