"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat istemli dava sonunda Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16/11/2021 tarihli ve 2021/338 Esas ve 2021/587 Karar sayılı kararı yasal süre içerisinde davacılar vekilleri tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 25/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... davacı ... vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davalı.....Holding A.Ş vekili Avukat ... ve Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karar bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereği görüşüldü.
I. DAVA
Davacılar, dava konusu 40, 41, 42 ve 57 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakan ...'nın kök mirasbırakan...'dan intikal eden paylarını mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde davalı Şirkete temlik ettiğini; yine, anılan taşınmazlarda...'dan kendilerine intikal eden payların da vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davalı Şirkete devredildiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali-tescile, tescilin mümkün olmaması halinde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, 57 parsel sayılı taşınmazı izale-i şuyuu kararına istinaden açık artırma yoluyla, 40, 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazları ise bedelini ödemek suretiyle ve iyiniyetli olarak iktisap etmiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22/01/2013 tarihli ve 2010/644 E., 2013/20 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların dava dışı kişiler adına kayıtlı bulunması ve zamanaşımı süresinin geçmiş olması gerekçeleriyle tapu iptali-tescil ve tazminat isteklerinin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 16.09.2013 tarihli, 2013/8822 Esas ve 2013/12537 Karar sayılı kararı ile, “... Somut olayda davacılar, dava konusu 40, 41, 42 ve 57 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakan ...'nın...'dan kendisine intikal eden payı muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini, yine anılan taşınmazlarda...'dan kendilerine intikal eden payın da vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davalıya devredildiğini iddia ettikleri halde mahkemece anılan iddialar bakımından yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda hükme yeterli bir inceleme ve araştırma yapıldığını söylebilme imkanı yoktur. Her ne kadar, mahkemece her iki istek bakımından da zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda da değinildiği üzere hem vekalet görevinin kötüye kullanılması hem de muris muvazaasına ilişkin taleplerin herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığı açıktır. Ayrıca davalı taraf, ...'nın 22.04.1974 tarihli vasiyetname ile tüm malvarlığını... Vakfına bıraktığını, davacıların ...'nın terekesindeki taşınmazlar için dava ehliyetlerinin bulunmadığını ileri sürmüşse de ...'nın söz konusu vasiyetnameden sonra dava konusu satış işlemlerini gerçekleştirdiği gözetildiğinde bu taşınmazlar bakımından vasiyetnamenin hükümsüz hale geldiği de tartışmasızdır. Hal böyle olunca yukarıdaki ilkeler uyarınca işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02.05.2018 tarihli ve 2014/366 Esas ve 2018/190 Karar sayılı kararıyla; tazminat isteği yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 09.06.2021 tarihli, 2018/3968 Esas ve 2021/3209 Karar sayılı kararı ile, “…Hal böyle olunca; 1459 ada 40, 41 ve 42 sayılı parsellerdeki...′dan eşi ...′ya intikal eden ve ... tarafından da davalı Şirkete temlik edilen paylar yönünden muris muvazaası hukuksal nedeni çerçevesinde; aynı parsellerdeki...′dan davacılara intikal eden ve davacıların adına anne ve babaları tarafından velayeten hareket edilerek yetkili kılınan vekil aracılığıyla davalı şirkete temlik edilen paylar yönünden ise velayet yetkisinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılarak sonuçlarına göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de; davacıların miras paylarının tamamını talep edebilecekleri göz ardı edilip 743 sayılı Medeni Kanun′un 458. maddesine yanlış anlam yüklenerek taleplerinin saklı payları ile sınırlandırılması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
6. Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 16.11.2021 tarihli ve 2021/338 Esas ve 2021/587 Karar sayılı kararıyla; muris...’dan davacılara intikal etmesi gereken payın davacıların mirastan ıskat edilen babaları... tarafından davacılara velayeten vekil vasıtası ile satışının yapıldığı, bu hisseler yönünden velayet hakkının kötüye kullanılması sebebine dayanıldığından, ...’dan davacılara intikal etmesi gereken parseller yönünden davaya bakma görevinin Aile Mahkemesinde olması sebebi ile tefrik kararı verilerek (2021/472 Esas sayılı dosya) ayrı bir esasa kaydedildikten sonra Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, muris ...’dan davacılara intikal etmesi gereken 1/144'er hisse yönünden ise muris ...'nın eşi...’dan kendisine isabet eden paylarını diğer mirasçılar ile birlikte 11/02/1975 tarihli resmi akit ile davalı şirkete devrettiği, aynı akit ile davacıların babasının muris...’dan davacılara intikal eden payları davalı şirkete devrettiği, davalı şirketin bu taşınmazları satın almaya gücünün yettiği, bedel farkının bulunmadığı, muris ...'nın iradesinin mal kaçırmaya yönelik olduğunun davacılar tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, muvazaa iddiaları yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin babası...'nın yine müvekkilinin annesi ile evlilik dışı birliktelik yaşamasının Adana yöresinde kabul edilmediğini ve... ile ... tarafından hiçbir zaman onaylanmadığını, ...’nın davacının babası...'yı mirastan pay almasını engellemek adına mirasından dahi ıskat ettiğini, eldeki davanın iki defa Yüksek Mahkeme incelemesinden geçtiğini ve Yerel Mahkemenin de bozma ilamına uyduğunu, ilk kararda muvazaa olgusunun varlığının açıkça tespit edildiğini ve Yargıtay tarafından bu konuda bir hüküm verilmemesi nedeni ile esasında bozma konusu olmayan muvazaa olgusu yönünden usuli kazanılmış haklarının doğduğunu, davalı tarafın taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığına dair hiçbir delil ya da belgeyi sunamadığını, ... tarafından yapılan satış işleminin haklı ve makul bir nedeninin olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
8.2. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, Yerel Mahkemece verilen kararın tüm dosya kapsamına aykırı olduğunu, ayrıca müvekkili lehine doğan usuli kazanılmış hakkın da ihlal edildiğini, ...’nın davacı müvekkilini mirasından mahrum bırakma amacıyla hareket ettiğini ve sadece dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak değil, bir bütün halinde kendisine...'dan intikal etmiş olan tüm taşınmazlarla ilgili benzer usullerle aynı tasarrufu gerçekleştirdiğini ve bütün taşınmazların Holding Şirketine devredilerek davacının babaannesinin mirasından yararlanmasının engellendiğini, ...’nın böyle bir devir yapmaya ve gelir elde etmeye ihtiyacının olmadığını, davalı dava konusu devrin muvazaalı olmadığını iddia etse de, bu iddiasını ispat edecek satış bedelinin ödendiğine dair makbuz veya dekontu dosyaya sunamadığını, yine davalının ... Ailesinin holding şirketi olduğu göz önünde bulundurulduğunda iyi niyetli üçüncü şahıs konumunda olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. Muris muvazaasında; 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
9.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
9.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemelerine yer verilmiştir.
9.3. Değerlendirme
(IV/5) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, temyiz karar harçları peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.