Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5097 E. 2022/7853 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile satışı yapılan taşınmazda vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekalet verenin menfaatlerini gözetmeksizin taşınmazı düşük bir bedelle satması ve satış bedelinin ödendiğine dair delil sunulamaması vekalet görevinin kötüye kullanıldığının göstergesi olarak değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KARABURUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, aksi halde bedel davası sonunda İlk Derece Mahkemesince davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalı ... yönünden ise husumet yokluğundan davanın reddine ilişkin verilen kararın davalı ... mirasçıları tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalı ... mirasçıları tarafından temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, kök mirasbırakan ...’nın ölümü ile birlikte 706 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kendi mirasbırakanları .... ile davalı oğlu ...ye intikal ettiğini, davalılardan Sinan Hüsnü’nün dava konusu taşınmazdaki mirasbırakanlarından intikal eden ½ payın satılması ve bedelinin ödenmesi ya da kök mirasbırakan ....’dan intikal eden diğer taşınmazdaki payından kendi lehlerine davalı ...’nün feragat etmesi karşılığında Altındağ .... Noterliğinin 05.10.2016 tarihli ve ... yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin edildiğini, bahse konu vekaletname uyarınca intikal eden dava konusu taşınmazdaki 1/2 payın diğer davalı ...’e, ondan tekrar ....’ye satış suretiyle devredildiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, kendilerine bir bedel ödenmediğini ileri sürerek, dava konusu taşımazın miras payları oranında tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline, aksi halde bedele karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., dava konusu taşınmazın kök mirasbırakan .... tarafından sağlığında kendisine sözlü olarak vasiyet edildiğini, davacıların mirasbırakanı ....’a ise dava dışı 80 ada 61 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşacak 418,34 m²’lik kısmın vasiyet edildiğini, davacılar tarafından da vekaletnamenin bu doğrultuda verildiğini, iddiaların asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.

2. Davalı ..., dava konusu taşınmazda kayıt maliki olmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazdaki davacıların payının 18.10.2016 tarihinde davalı ...'ya, bir gün sonra da davalı ...'ye devredildiği resmi satış senedi ile taşınmazın gerçek değeri arasında fahiş farkın bulunduğu, satış bedelinin ödendiğine ilişkin bir delilin dosyaya sunulmadığı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalı ... yönünden ise husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... mirasçıları istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı ... mirasçıları istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazdaki pay devrinin kök mirasbırakan ...’nın sözlü vasiyeti doğrultusunda gerçekleştiğini, dinlenen tanık beyanlarının da bu doğrultuda olduğunu, kök mirasbırakan ...’nın sözlü vasiyetinin davalı olarak gösterilen ancak yargılama sırasında ölen mirasbırakanları Sinan Hüsnü’nün sağlık problemleri nedeniyle gerçekleştirilemediğini, harç ve vekalet ücretinin Mahkemece yanlış hesaplandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29.04.2022 tarihli ve 2021/2832 Esas, 2022/1215 Karar sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalı ... yönünden ise husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... mirasçıları temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı ... mirasçıları temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

3.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, (III) ve (IV./3.) numaralı paragraflarda gösterilen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı ... mirasçılarının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.467,21 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ... mirasçılarından alınmasına, 01.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.