Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5106 E. 2022/7519 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı temlikin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın, davacı ile yakın ilişkisi bulunmadığı, davalıya tüm malvarlığını vasiyet ettikten sonra dava konusu taşınmazı da satış yoluyla temlik ettiği, mirasbırakanın taşınmazı satmasını gerektirecek ekonomik sıkıntısının olmadığı ve bu eylemleriyle davacıdan mal kaçırma amacı güttüğü gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı ...’in vasiyetname ile maliki bulunduğu 1017 ada 102 parsel sayılı taşınmazdaki B blok 16 ve 27 nolu bağımsız bölümleri, bankalardaki çeşitli hesaplarında bulunan paraları kız kardeşi olan davalıya vasiyet ettiğini, daha sonra 16 nolu bağımsız bölümü 29/12/1992 tarihinde mirasçıdan mal kaçırmak amacı ile davalıya devrettiğini, ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, aksi halde saklı pay olan 1/2 oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakan ...'in abisi olduğunu, davalının mirasbırakana yıllarca baktığını, bakıcı tuttuğunu, parasını kendisinin ödediğini, mirasbırakanın maddi sıkıntı içerisinde olduğunu, taşınmazı satmak istediğini, 60.000.000 TL bedelle satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın dava konusu taşınmazı ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak için temlik ettiği, terditli tenkis talebi yönünden ise dava tarihi itibarıyla 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının mirasbırakanın evlilik dışı ilişkisinden dünyaya geldiğini, mirasından davacıya malvarlığı intikal etmediğini, mirasbırakanın tüm malvarlığını davalıya vasiyet ettiğini, vasiyetnameye konu dava konusu taşınmazı daha sonra satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, dosyadaki delillerin doğru değerlendirilmediğini, davalının temlikin gerçek satış olduğunu kanıtlayamadığını, gerçek değer ile resmi akitteki değer arasında fahiş fark olduğunu, mirasbırakanın mal kaçırmak amacını vasiyetname ile ortaya koyduğunu, taşınmazı ölünceye kadar bakma akdi ile de temlik etmediğini, vasiyetnamenin sağlık raporu alınmadan düzenlendiğini, bu hususun mahkemece resen değerlendirilmesi gerektiğini, vasiyetnamenin iptali davasının derdest olduğunu, mirasbırakanın şirketinden huzur hakkından kaynaklanan gelir elde ettiğini, emekli maaşı aldığını, taşınmazı satmasını gerektirir bir ihtiyacı olmadığını, bu yöne ilişkin eksik inceleme ile karar verildiğini, tedavi masraflarının davacı tarafından ödendiğini, davalının ise ev hanımı olup dava konusu taşınmazın satış bedelini ödeyebilecek ekonomik durumu olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; malvarlığının hastalık ve alkol nedeni ile mirasbırakan tarafından harcandığı, tanık beyanlarına göre davacının Türkiye'ye gelip gittiği, mirasbırakan ile arasının kötü olmadığı, iddianın kesin olarak kanıtlanmadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Muris muvazaası, 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Öte yandan, mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1945 doğumlu mirasbırakanın 15/05/2017 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı ... ile kardeşi ...’nın mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın maliki olduğu 1017 ada 102 parsel sayılı taşınmazdaki 16 nolu bağımsız bölümü 29/12/1992 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, temlikten önce mirasbırakanın Kadıköy 7. Noterliği'nin 17/06/1992 tarihli, 33914 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile tüm malvarlığını davalıya vasiyet ettiği anlaşılmaktadır.

3.2.2. Somut olayda, mirasbırakanın davacıyı 1985 yılında tanıma yolu ile nüfusuna kaydettirdiği, özellikle davalı tanığı olarak dinlenen ...’nun beyanından mirasbırakan ile davacının yakın ilişkileri olmadığının, mirasbırakanın davacıyı sahiplenmediğinin anlaşıldığı, babası Anastas Vasilyadis’in 03/03/1992 tarihinde ölmesi üzerine taşınmazdaki intifa hakkının terkin edildiği ve mirasbırakanın 17/06/1992 tüm malvarlığını davalıya vasiyet ettikten sonra, davaya konu taşınmazı 29/12/1992 tarihinde davalıya temlik etmekle vasiyetinden rücu ettiği, dava konusu taşınmazı satmasını gerektirecek ölçüde bir ekonomik sıkıntısının olmadığı; temlikin, kendisi ile yakın ilişkisi bulunmayan davacı kızından mal kaçırmak amaçlı olduğu anlaşılmaktadır.

3.3.3. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 saylılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın karar veren İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının davacıya iadesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, 15/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.