Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5135 E. 2022/6661 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Adana 5.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 07.10.2021 tarih ve 2018/711 Esas, 2021/531 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı ... mirasçıları olan dahili davalılar .... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ....’ten intikal eden 3320 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 180/1079 payına davalı ... ile birlikte elbirliği mülkiyeti şeklinde malik olduklarını, davalı ...'ın yanılma, aldatma ve korkutma ile temin ettiği vekaletname ile dava konusu payı, diğer davalı ...'ya satış yolu ile temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adlarına tescil edilmesini istemişler; davacı ...’nin yargılama sırasında ölümü üzerine davacı ... ile davalı ...’ın mirasçı olarak kaldıkları anlaşılmakla, davacı ...’nin payı yönünden tereke temsilcisi huzuruyla yargılamaya devam olunmuştur.

II. CEVAP

1. Davalı ..., ikrah ve hile ile vekaletname temin edildiği iddiasının asılsız olduğunu, davacıların kendi iradeleri ile Berlin Başkonsolosluğundan vekaletname düzenlettirdiklerini, dava konusu taşınmazı belli bir bedel karşılığında davalı ...’ya sattığını, herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ..., dava konusu payı 25/05/2012 tarihinde, bedeli mukabilinde hukuka uygun şekilde davalı ...’tan satın aldığını, iyiniyetli 3. kişi olduğunu, davacılar ile davalı ... arasındaki sorunlar nedeniyle mağdur edildiğini, ödeme belgesi bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş; davalı ...’nın yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları Esra, Canan ve Haluk davaya dahil edilmiş; dahili davalılar davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Adana 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.03.2015 tarihli ve 2013/113 E., 2015/245 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 17.09.2018 tarihli 2015/5632 Esas, 2018/12439 Karar sayılı kararıyla; “...vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemli davalarda, vekille alıcının el ve işbirliği içinde kayıt malikini zarara uğratmak kastı ile hareket edip etmediğinin tespiti zorunludur. Eldeki davada; davalı ..., 27.03.2012 tarihinde Berlin Başkonsolosluğunda düzenlenen ve taşınmaz satış yetkisi içeren vekaletnameyi kullanarak davacılar ile elbirliği halinde malik olduğu 3320 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 180/1079 payını, baldızı olduğu ileri sürülen diğer davalı ...'ya satış yolu ile temlik etmiştir. Hâl böyle olunca, Mahkemece, davacıların iddiaları bakımından hükme elverişli araştırma, inceleme ve bir değerlendirme yapılmaksızın, özellikle mirasbırakanın dava konusu taşınmaz dışında maliki olduğu başka taşınmazların, aynı vekaletname ile davalı tarafından gerçekleştirilmiş başka devirlerin olup olmadığı araştırılmadan, yine keşif yapılarak taşınmazın gerçek değeri belirlenmeden kesin bir kanaate ulaşmaya imkan verecek nitelikte deliller toplanmadan yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 07.10.2021 tarihli ve 2018/711 Esas, 2021/531 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davalı vekil ... tarafından aynı vekaletnameler ile dava dışı başkaca taşınmazlarda davacıların paylarının davacılar adına intikalinin yaptırıldığı, dava konusu taşınmazdaki payların ise vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davalı ...’na devredildiği, bedeller arasında fark olduğu, davacılara satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanamadığı, davalı ... ile baldızı olan davalı ...’nun el ve işbirliği içinde harekat ederek davacıları zararlandırdıkları gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... mirasçıları dahili davalılar .... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı ... mirasçıları dahili davalılar ..... ve ... vekili temyiz isteminde özetle; salt bedeller arasındaki oransızlığın iddianın ispatı açısından tek başına yeterli delil olamayacağını, davacılar tarafından davalı vekil ...’in dava konusu taşınmazların satışı konusunda açıkça yetkilendirildiğini, usulüne uygun vekaletname uyarınca devrin yapıldığını, bedelin ödendiğini, davacılar tarafından iddianın usulünce ispat edilemediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

6.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

6.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesi “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.”

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, (IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

6.3.2. Ne var ki, mirasbırakan İzzet adına kayıtlı 180/1079 payın davalı ...’ya devredildiği, mirasbırakan ....’ten sonra davacı eşi ....’nin yargılama sırasında ölümü ile geride davacı ... ve davalı vekil Vedat’ın kaldığı, bu halde her birinin miras payının ½ olduğu, bu oran üzerinden iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, infaza elverişli olmayacak şekilde metrekare (m²) üzerinden iptal ve tescile karar verilmiş olması, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesinde ölümle kişiliğin sona ereceği belirtildiği halde; ölü ... adına tescile karar verilmiş olması, ayrıca dava 5.000 TL değer gösterilerek açılmış, keşfen dava konusu taşınmazın dava tarihindeki tamamının değeri 140.000,00 TL, davaya konu pay değeri ise 96.250,00 TL tespit edilerek harç ikmal edilmiş olup, alınması gereken karar ve ilam harcının bu değer üzerinden belirlenmesi gerektiği halde keşfen saptanan dava konusu taşınmazın tamamının değeri üzerinden karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru değil ise de bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; hükmün 1. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 1.bent olarak,

“Adana ili .... ilçesi .... Mahallesinde bulunan 3320 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davalı ...’nun adına kayıtlı olan 180/1079 paydan, 1980/17264 paya ilişkin tapu kaydının iptaline1440/17264 payın davacı ... adına, 540/17264 payın ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 900/17264 payın ise davalı ... .... mirasçıları üzerinde bırakılmasına” hükmün 2. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 2.bent olarak, “Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.574,84 TL karar ve ilam harcından peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 2.390,85 TL'nin mahsubu ile bakiye 4.183,99 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına” cümlesinin yazılmasına kararın bu haliyle 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıya 1086 sayılı HMUK'nın 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.