Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5171 E. 2024/375 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetlik iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, mahkeme kararının gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunup bulunmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde birleştirilen davanın reddine karar verildiği halde, hüküm fıkrasında davalının istinaf başvurusunun reddine, davacıların istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/348 E., 2022/645 K.

HÜKÜM/KARAR : Asıl Dava Kabul - Birleştirilen Dava Kısmen Kabul /Kabul-Karar Kaldırılarak Asıl Dava Kabul - Birleştirilen Dava Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/198 E., 2021/259 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleştirilen davada davalı vekili ve katılma yoluyla birleştirilen davada davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, birleştirilen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleştirilen davada davacılar vekili ve asıl dava yönünden davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacılar; ... mahallesinde bulunan mirasbırakan anneleri ...'e ait olan yaklaşık 3.500 m2 taşınmazın davalıya ait olan 250 ada 195 parsel sayılı taşınmaz içerisine, yine aynı yerdeki mirasbırakan annelerine ait yaklaşık 2.780 m2 miktarlı taşınmazın da davalıya ait 250 ada 196 parsel sayılı taşınmaz içerisine alınarak davalı adına tespit ve tescil edildiğini, kadastro tespitinin hatalı olduğunu ileri sürerek belirtilen taşınmaz bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

Birleştirilen davada davacılar; ... mahallesi 250 ada 196 parsel sayılı taşınmazın sınırlarının keşfen belirleneceği 2.750 m2'lik kısmının mirasbırakanları ...'e ait olduğu halde kadastro sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini, davalının kadastro sırasında yapılan hatayı düzelteceğini beyan etmesine rağmen kendilerini oyaladığını ileri sürerek taşınmazın 2.750 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı; iddiaların doğru olmadığını, asıl davada davacılara ait yaklaşık 500 m2'lik taşınmazın kendi taşınmazı içerisine yazıldığını, tapu masrafı daha yüksek çıkacağı için aralarında anlaşıp bu kısma isabet eden 1.750,00 TL bedeli davacılara ödediğini, birleştirilen davada ise dava konusu taşınmaz öncesinde dava dışı ...'ye ait iken 25.10.1997 tarihli satış senedi ile dava dışı ...'e satıldığını, adı geçenden de 27.09.1998 tarihinde kendisinin satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.2018 tarihli ve 2016/325 E. 2018/442 K. sayılı kararıyla; asıl davada, dava konusu 195 parsel sayılı taşınmaz yönünden iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, diğer dava konusu 196 parsel yönünden ise dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamıyla taşınmazın fen bilirkişisi krokisinde B harfiyle gösterilen kısmının davacıların mirasbırakanına ait olduğu gerekçesiyle B harfi ile gösterilen 564,44 m2'lik kısım yönünden davanın kabulüne, kalan kısımlar bakımından davanın reddine karar verilmiş; birleştirilen dava yönünden ise fen bilirkişi raporunda C harfi ile gösterilen kısmın davacıların mirasbırakanı ...' tarafından kullanıldığı gerekçesiyle 196 parselin fen bilirkişi krokisinde C harfi ile gösterilen 1.358,69 m2'lik kısmı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 18.04.2019 tarihli ve 2019/207 E. 2019/280 K. sayılı kararıyla; asıl ve birleştirilen davada eksik inceleme ve araştırma sonucunda karar verildiği, asıl ve birleştirilen dava bakımından, yeniden keşif yapılarak zilyetliğin başlangıcı, intikali, kimler tarafından sürdürüldüğü, kesintiye uğrayıp uğramadığı, uğradıysa sebepleri hususlarının açıklığa kavuşturulduktan sonra karar verilmesi gerektiğinden bahisle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, asıl davada dava konusu 196 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 2.158.24 m2'lik kısmı ile 195 parsel sayılı taşınmazın (E) harfi ile gösterilen 1.388.64 m2'lik kısmının davacıların mirasbırakanına ait olduğu, birleştirilen davada ise 195 parsel sayılı taşınmazın (C) harfi ile gösterilen 1.358.64 m2'lik kısmının davacıların mirasbırakanlarından davacılara intikal ettiği, belirtilen yerlerde davalının zilyetliğinin bulunmadığı, krokide (D) harfi ile gösterilen kısmın ise dava dışı Hazineye ait parselde kaldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüyle fen bilirkişisi krokisinde (A) ve (E) harfi ile gösterilen kısımların davacılar adına tesciline, birleştirilen davanın ise kısmen kabulüyle (C) harfi ile gösterilen kısmın davacılar adına tesciline, (D) harfi ile gösterilen kısım yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili ve katılma yoluyla birleştirilen davada davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Asıl ve birleştirilen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlarda davacıların zilyetliğinin bulunmadığını, bilirkişi raporuyla taşınmazın 40-50 yıldan bu yana ekilip biçilmediğinin ortaya çıktığını, dolayısıyla taşınmazlarda davacıların zilyetliğinin bulunmadığını, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

Birleştirilen davada davacılar vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; birleştirilen davada reddedilen (D) kısmı yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdirinin doğru olmadığını, toplanan tüm delillerle davanın kabulünün gerektiğini, yine kabul kararı verilen (C) harfi ile gösterilen taşınmaz 1.358,69 m2 olması gerekirken 1.358,64 m2 olarak yazıldığını, m2 hatasının düzeltilmesini gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada dava konusu 196 parsel sayılı taşınmazda (A) ile gösterilen ve 195 parsel sayılı taşınmazda (E) ile gösterilen kısımlar yönünden davacılar lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu anlaşıldığından asıl davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, birleştirilen davada ise asıl davanın davacısı olup birleştirilen davada tanık olarak dinlenen ...'in beyanına göre diğer davacı tanığı ...'ün beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği, buna göre birleştirilen davada davacıların mirasbırakanı ... yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde kabulünün, ayrıca asıl ve birleştirilen davalar bağımsızlıklarını korumalarına rağmen yargılama giderlerinin birlikte değerlendirilmesinin doğru olmadığı, kabule göre de birleştirilen davada davalı yönünden verilen hüküm tam kabul niteliğinde olmasına rağmen davacı aleyhine vekalet ücreti takdirinin de isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin ise birleştirilen dosya bakımından katılma yoluyla istinaf talebinin kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen dava yönünden davacılar vekili ve asıl dava yönünden davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Birleştirilen davada davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen davada verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun reddine karar verildiği halde hükmün kaldırıp birleştirilen davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, birleştirilen davada tanıkları ...'in dava konusu taşınmazı davacıların mirasbırakanın yıllarca ekip biçtiğini beyan ettiği halde Bölge Adliye Mahkemesince bu tanığın beyanının esas alınmamasının doğru olmadığını, ayrıca davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de fazla olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Asıl davada davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün asıl dava yönünden temyiz edildiğini, asıl davada davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluşmadığını, gerçeğe aykırı beyanda bulunan tanıkların beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, ayrıca davacıların taleplerinden daha azına hükmedildiği davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken tam kabul kararı verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleştirilen dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi,

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci ve 298 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; asıl ve birleştirilen davada dava konusu ... ada 195 ve 196 parsel sayılı taşınmazların senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin (c) fıkrasında ''Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini'' içermesi gerektiği belirtilmiştir. Aynı Yasa'nın 298/2 nci maddesinde ise ''Gerekçeli karar, tefhim olunan hüküm sonucuna aykırı olamaz.'' düzenlemesine yer verilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki; Mahkeme kararları, gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmının birbirine uymamasının çelişki yaratacağı ve kararların farklı ve çelişkili olmasının mahkemelere olan güven ilkesini zedeleyeceği kuşkusuzdur.

Somut olaya gelince, Bölge Adliye Mahkemesince, birleştirilen davanın reddine karar verildiği halde, hüküm fıkrasında davalının istinaf başvurusunun reddine, davacıların istinaf başvurusunun ise kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kararın anılan yasal düzenlemeler ve hükümlere uygun olduğu söylenemez. Bir başka ifade ile gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmaktadır.

Hâl böyle olunca, kararların farklı ve çelişkili olması Mahkemelere olan güven ilkesini zedeleyeceği, bu durumun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, ve 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi bozma nedeni kabul edildiğinden, çelişki giderilmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı HMK'nın 371/1-a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Alınan peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.