Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5209 E. 2023/3200 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonrası açılan tapu iptali ve tescil davasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların geldiği parselin kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/294 E., 2019/127 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 06.06.2023 Salı günü için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı. İncelemenin dosya üzerinden yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 105 ada 33 ve 35 parsel sayılı taşınmazların evveli itibariyle tapulu olup, tarafların kök murisi ...’den geldiğini, ...’nin 29.06.1983 tarihinde taşınmazdaki payını tapudan gelini ...’ye devrettiğini, söz konusu tapu kaydının kadastro tespiti sırasında, dava konusu taşınmazların geldisi olan 105 ada 30 parsel sayılı taşınmaza revizyon gördüğünü, taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra 2014 yılında bu defa Emine’nin de payını kendi gelini ...’ye devrettiğini, bu devir işlemlerinin müvekkillerinden mal kaçırma amacıyla, muvazaalı şekilde yapıldığını, müvekkillerinin sonradan devir işlemlerinden haberdar olduğunu, muris ...’nin taşınmazlarını satmasını gerektirecek bir durum bulunmadığı gibi Emine ve ...’nin de taşınmaz satın alabilecek ekonomik gücünün bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazlardaki ... payının müvekkillerinin miras payı oranında iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazlardaki payını tapu siciline güvenerek, iyiniyetle ...’den satın aldığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamından, davanın, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, tarafların kök murisi ...’nin, dava konusu taşınmazların geldisi olan 105 ada 30 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydındaki 1/4 payını, 29.06.1983 tarihinde gelini ...'ye sattığı, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 25.04.1991 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 10.11.2017 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 1983 ve 2014 yıllarında yapılan devirlerin müvekkillerinden mal kaçırma amacıyla, muvazaalı şekilde yapıldığını, bu nedenle eldeki davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığını, Mahkemece delilleri toplanmaksızın, davalıların taşınmazdan pay alabilecek maddi gücü olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın karar verildiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davanın, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla, Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 105 ada 30 parsel sayılı 17.446,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle 6 pay kabul edilerek, 3 payı ..., 1’er payı ise ..., ... ve ... adına tespit ve 25.04.1991 tarihinde tescil edilmiş; taşınmazın 2007 yılında ifrazıyla dava konusu 105 ada 33 ve 35 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı 105 ada 34 parsel sayılı taşınmaz oluşmuş; 3/6 pay sahibi ... dava konusu 105 ada 33 ve 35 parsel sayılı taşınmazlardaki payının tamamını 19.12.2014 tarihinde ...’ye kayden satarak devretmiştir.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dava konusu taşınmazların geldisi olan 105 ada 30 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 25.04.1991 tarihinden, eldeki davanın açıldığı 10.11.2017 tarihine kadar, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği anlaşıldığından, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.