"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili, davacıların mirasbırakanları ...’ün 1024, 1244, 1247, 1267, 1331, 1512, 1545, 1809, 1811, 1968, 1972 ve 1982 parsel sayılı taşınmazlarını davalı kardeşine ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalının murise ölünceye kadar baktığını, ihtiyaçlarını karşıladığını, murisin sözleşme tarihindeki yaşı ve sağlık sorunları gözetildiğinde mal kaçırma amacı bulunmadığının anlaşılacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.03.2019 tarihli ve 2016/108 Esas, 2019/142 Karar sayılı kararıyla; davalının murise yaptığı bakımın bir kardeşten beklenebilecek düzeyde olduğu, murisin ceza infaz kurumundan tahliye edildikten sonra vefatına kadar olan süreç içerisinde murise, hem davalının, hem de davacı ...'nin baktığı, ayrıca muris ceza infaz kurumuna girmeden önce de evlenene kadar davacı ... tarafından bakım ihtiyaçlarının giderildiği, sadece davalının murise bakımının murisin mal varlığı olan dava konusu taşınmazların temlikini gerektirecek nitelikte olmadığı, murisin gerçek iradesinin ölünceye kadar bakma akdi değil, davacı mirasçılarından mal kaçırmaya yönelik bağış amacını taşıdığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2019 tarihli ve 2019/522 Esas, 2019/522 Karar sayılı kararıyla; asıl dava ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 20.01.2021 tarihli ve 2019/3683 Esas, 2021/276 Karar sayılı kararıyla; "...dava konusu taşınmazların ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte tapu kayıtları (özellikle mirasbırakandan davalıya geçişi gösterir resmi akit, tapu kütüğü v.s.) temin edilmeden, mirasbırakanın akit ve ölüm tarihindeki terekesinin tamamı belirlenmeden, davalının bildirdiği tanıklar dinlenilmeden eksik araştırma ile sonuca gidildiği görülmektedir.
Öte yandan, tanık delili 6100 sayılı HMK’nın 240 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve ne şekilde dinlenecekleri hüküm altına alınmıştır. O halde; tanık dinleme yöntemine ilişkin anılan usul hükümleri göz ardı edilerek davalının tanık listesinde bildirdiği yedi tanıktan sadece... ve ...’ın dinlenerek diğer tanıklar yönünden davalının feragati bulunmaması ve ...nın 241. maddesi gereğince bir ara karar kurulmaksızın sonuca gidilmesi savunma hakkını zedeleyen bir usul hatasıdır.
Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca gerekli araştırma ve incelemenin eksiksiz yapılması, dava konusu taşınmazların ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte tapu kayıtlarının temin edilmesi, mirasbırakanın akit ve ölüm tarihindeki terekesinin tamamının belirlenmesi, özellikle çekişme konusu taşınmazlardan başka taşınmazının bulunup bulunmadığının araştırılması, davalının tanık listesinde bildirdiği; ...ve ... dışındaki diğer tanıkların ...nın 243 vd. gereğince duruşmaya çağrılarak usulünce dinlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın temlikteki gerçek iradesinin açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması ve ondan sonra hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan hususların gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığı" gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının murise yaptığı bakımın bir kardeşten beklenebilecek düzeyde olduğu, murisin ceza infaz kurumundan tahliye edildikten sonra vefatına kadar olan süreç içerisinde murise, hem davalının, hem de davacı ...'nin baktığı, ayrıca muris ceza infaz kurumuna girmeden önce de evlenene kadar davacı ... tarafından bakım ihtiyaçlarının giderildiği, sadece davalının murise bakımının murisin mal varlığı olan dava konusu taşınmazların temlikini gerektirecek nitelikte olmadığı, sözleşmeye konu olan malvarlığının murisin bütün malvarlığı olduğu ve yapılan devirlerin makul karşılanabilecek sınırları aştığı, murisin gerçek iradesinin ölünceye kadar bakma akdi değil, davacı mirasçılarından mal kaçırmaya yönelik bağış amacını taşıdığı gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 1972 parselde murisin 13/16 hissesi bulunmasına rağmen bilirkişi raporunda taşınmazın tamamı üzerinden hesaplama yapıldığını, birleştirilen dosya yönünden tamamlama harcının yatırılmadığını, davacı ...'nin temlik işleminden 1 hafta sonra haberdar olduğunun tanık anlatımlarıyla açıklığa kavuştuğu halde davasını 32 yıl sonra açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, Yargıtay bozma kararının gereğinin yerine getirilmediğini, muris ...'nin ceza infaz kurumundan tahliyesinden sonra 12 yıl yaşadığı halde İlk Derece Mahkemesince, murisin tahliyeden sonra 1-2 yıl yaşadığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, davacı ...'nin kocası ile arası bozuk olduğundan murisin kendisine kızgın olduğu gerekçesiyle mal kaçırma amacıyla muvazaalı işlemde bulunduğu yönündeki iddiasının dikkate alınmadığını, davacı ...'nin 1960 doğumlu olduğu, murisin ise 1965 yılında ceza infaz kurumuna alındığı, bu nedenle davacı ...'nin davalıya baktığı yönündeki iddianın yerinde olmadığını, nitekim murisin tahliyesi sonrasında davacı ...'nin babasının, murisin yanında kalmasına izin vermediğinin tanık anlatımlarıyla ortaya çıktığını, murise davalının baktığının tanık anlatımlarıyla ispatlandığını, murisin devamlı bir gelirinin olmadığı, sağlık durumunun yerinde olmadığının ispatlandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706, ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı tarafın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dava konusu taşınmazlardan 1972 parsel sayılı taşınmazda muris ...'ün 13/16 pay sahibi olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince 1972 parsel sayılı taşınmazın tamamının değeri harca esas alınmıştır.
3.Toplam dava değerinin 1.410.833,28 TL (davacıların dava konusu taşınmazlar üzerinde miras payı dikkate alınarak, asıl davada 56/168 hisse, birleştirilen davada 56/168 hisse), alınması gereken harcın asıl ve birleştirilen dava bakımından ayrı ayrı 32.124,67 TL olarak hesaplanması gerekirken, murisin dava konusu 1972 parselde 13/16 pay sahibi olduğu gözetilmeden 1.412.169,22 TL üzerinden 32.155,09 TL dava harcına hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 ... maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının açıklanan nedenle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının asıl dosya yönünden yapılan harç hesaplaması kısmında yer alan “Davaya konu taşınmazların keşif sonucu tespit edilen değeri ve davacının miras payı dikkate alınarak (470.723,07 TL üzerinden) hesaplanan 32.155,09 TL karar harcından, peşin alınan 85,39 TL ve asıl dosya için yatırılan 8.031,50TL (her iki dosya için toplam olarak yatırılan 16.063,00TL'nin 1/2'si) olmak üzere toplam 8.116,89 TL harcın mahsubu ile 24.038,20 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,” cümlesinin çıkartılarak yerine “Davaya konu taşınmazların keşif sonucu tespit edilen değeri ve davacının miras payı dikkate alınarak (470.277,76 TL üzerinden) hesaplanan 32.124,67 TL karar harcından, peşin alınan 85,39 TL ve asıl dosya için yatırılan 8.031,50 TL (her iki dosya için toplam olarak yatırılan 16.063,00 TL'nin 1/2'si) olmak üzere toplam 8.116,89 TL harcın mahsubu ile 24.007,78 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına” cümlesinin yazılmasına,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının birleştirilen dosya yönünden yapılan harç hesaplaması kısmında yer alan "Davaya konu taşınmazların keşif sonucu tespit edilen değeri ve davacların miras payı dikkate alınarak (470.723,07TL üzerinden) hesaplanan 32.155,09 TL karar harcından, peşin alınan 29,20-TL ve birleştirilen dosya için yatırılan 8.031,50 TL (her iki dosya için toplam olarak yatırılan 16.063,00TL'nin 1/2'si) olmak üzere toplam 8.060,70-TL harcın mahsubu ile 24.094,39-TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına," cümlesinin çıkartılarak yerine “Davaya konu taşınmazların keşif sonucu tespit edilen değeri ve davacıların miras payı dikkate alınarak (470.277,76 TL üzerinden) hesaplanan 32.124,67 TL karar harcından, peşin alınan 29,20 TL ve birleştirilen dosya için yatırılan 8.031,50 TL (her iki dosya için toplam olarak yatırılan 16.063,00 TL'nin 1/2'si) olmak üzere toplam 8.060,70 TL harcın mahsubu ile 24.063,97 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,” cümlesinin yazılmasına hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.