"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : HATAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat istekli asıl ve birleştirilen dava sonunda, Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/10/2020 tarihli, 2017/230 Esas, 2020/167 Karar sayılı kararıyla asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 14/10/2021 tarihli, 2021/183 Esas, 2021/1302 Karar sayılı kararıyla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1. bendi uyarınca esastan reddi ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-2 bendi uyarınca kabulüne İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada taraf vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 25/05/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan ... ve vekilleri Avukat ... ile diğer temyiz eden davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar asıl ve birleştirilen davada, mirasbırakan babaları ...’ün, 300 parsel sayılı taşınmazı dava dışı 3. kişilerden bedelini bizzat ödeyerek satın alıp henüz 16 yaşlarındayken davalı oğlu ... adına tescil ettirdiğini, ayrıca kendi adına kayıtlı 701 (yeni 2797) ve 1202 (yeni 4375 ada 20) parsel sayılı taşınmazlarını da ...’in eşi (gelini) olan diğer davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, 300 ve 1202 parsel sayılı taşınmazların davalılar tarafından dava dışı 3. kişilere devredildiğini ileri sürerek 701 parsel sayılı taşınmaz bakımından miras payları oranında tapu iptali ve tescile, 300 ve 1202 parsel sayılı taşınmazlar bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asıl davada 10.000’er TL’nin, birleştirilen davada 1.000,00’er TL’nin devir tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, tazminat istemlerini ıslahla 1202 parsel sayılı taşınmaz için 45.528,00’er TL’nin, 300 parsel sayılı taşınmaz için 23.855,00’er TL’ye yülseltmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, 1202 ve 701 parsel sayılı taşınmazları mirasbırakana bedelini ödeyerek satın aldıklarını, mirasbırakanın en değerli taşınmazı olan dava dışı 130 parseli 3. kişilere sattığını, satış paralarını sağlığında çocuklarına dağıttığını, tüm çocuklarının mirasbırakandan haklarını aldığını, 300 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından temlik edilmediğini belirtip asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/10/2020 tarihli, 2017/230 Esas, 2020/167 Karar sayılı kararıyla; 300 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakandan intikal etmeyip kadastro tespiti neticesinde senetsizden zilyetliğe dayalı olarak davalı ... adına tespit görüp tescil edildiği, bu parsel bakımından 01/04/1974 tarihli, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesiyle 300 parsel sayılı taşınmaz yönünden asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, 701 (yeni 2797) ve 1202 (yeni 4375 ada 20) parsel sayılı taşınmazlar yönünden muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili, mirasbırakan ... ve çocuklarının dededen kalma 300 parsel sayılı taşınmazı kullandıklarını, mirasbırakanın kadastro tespiti ile taşınmazı en büyük çocuk olması sebebiyle davalı ... adına tescil ettirdiğini, kadastro tespitinin yapıldığı yıllarda çok genç yaşta olan ve çalışması da bulunmayan davalı ...'in mal sahibi olmasının mümkün olmadığını, devrin muvaalı olduğunu, 300 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin doğru olmadığını ileri sürerek 300 parsel sayılı taşınmaz yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.2. Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili, kabul kapsamındaki 701 (yeni 2797) ve 1202 (yeni 4375 ada 20) parsel sayılı taşınmazlar yönünden satışın gerçek olduğunu, alım gücünün varlığını, bedellerin ödendiğini ispatladıklarını, taşınmazın satış tarihindeki değeri ile satış bedeli arasında fahiş bir fark bulunmadığını, kaldı ki bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını, hükmedilen bedele devir tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 14/10/2021 tarihli, 2021/183 Esas, 2021/1302 Karar sayılı kararıyla; 300 parsel sayılı taşınmaz bakımından yerel mahkemece belirtilen gerekçe ile davanın reddinin doğru olduğu, dava dışı 3. kişi adına kayıtlı 1202 parsel sayılı taşınmaz yönünden muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle bedel isteğinin kabulüne karar verilmesinin de doğru olduğu ne var ki, faiz başlangıcında taşınmazın 3. kişiye satış tarihi değil dava tarihinin esas alınması gerektiği, öte yandan 701 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından mirasbırakana bedeli ödenerek gerçek satışla temlik alındığı, muvazaa iddiası ispatlanamadığından belirtilen parsel yönünden davanın reddinin gerektiği, gerekçeleriyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1. bendi uyarınca esastan reddi ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-2 bendi uyarınca, belirtilen nedenlerle kabulüne yerel mahkemenin kararı kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına, 300 ve 701 parsel sayılı taşınmazlar yönünden asıl ve birleştirilen davanın reddine, 1202 parsel sayılı taşınmaz yönünden asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili, mirasbırakan tarafından aynı akitle davalıya temlik edilen 2 parça taşınmazın biri yönünden muvazaanın varlığı kabul edilip diğeri yönünden kabul edilmemesinin çelişkili ve hatalı olduğunu, 701 parsel sayılı taşınmazın temlikinin de muvazaalı olduğunu, davalılar tarafından taşınmazın 1988 yılında satın alındığı savunulmuşsa da taşınmaz üzerine dava dışı mirasçılar ..., ... ve ...tarafından da ev inşa edildiği, taşınmaz üzerindeki evlerin mirasbırakan ve onun erkek çocuklarının kullanımına bırakıldığını, bu hususun keşifte yapılan mahkeme gözlemi ile de sabit olduğunu, banka aracılığıyla mirasbırakana gönderilen paranın dava konusu taşınmazla bir ilgisinin bulunmadığını, dekontta açıklama bulunmadığını, bu paranın gönderilmesinden bir gün sonra dava dışı mirasçı ...'un dava dışı 1091 parseli satın alıp daha sonra 13/07/1990 tarihinde davalı ...'ye devrettiğini, davalı ...'nin Türkiye'ye giriş – çıkış bilgilerinin kontrol edilmesi halinde dahi istinaf mahkemesi gerekçesinin çürütüleceğini, davalılar tarafından sunulan adi yazılı satış sözleşmesinin sonradan düzenlendiğini, davalının alım gücünün olmadığını, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının olmadığını, ayrıca kabul kapsamındaki taşınmaz bakımından faiz başlangıcının dava tarihinden değil devir tarihinden itibaren olması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2.2. Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili, ispat yükü davacılarda olmasına rağmen İstinaf Mahkemesince 1202 parselin satın alındığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamı ile muvazaa iddiasının kanıtlanamadığını, taşınmazın bedeli ödenerek satın alındığını, mirasbırakanın satış bedeli ile 701 parsel sayılı taşınmaza ev yaptırdığını, 3. kişilere sattığı dava dışı 130 parselin satış bedelini mirasçılarına bölüştürdüğünü ileri sürerek 1202 parsel sayılı taşınmaz bakımından hükmün bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu iptali ve tescil, tazminat isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği belirtilmiştir.
3.3.1. Somut olayda, mirasbırakan tarafından davalı ...'ye devredilen kabul kapsamındaki 1202 (yeni 4375 ada 20) parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri üzerinden asıl ve birleştirilen davada davacıların her biri lehine ayrı ayrı 45.528,00 TL bedele hükmedilmiş olup, anılan değerin 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Asıl ve birleştirilen davada davalıların temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bilindiği üzere; 6100 sayılı ...nın 362.maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de "miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2021 yılı itibarıyla HMK.'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 78.630,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davalarında davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda, mirasbırakan tarafından davalı zahideye devredilen kabul kapsamındaki 1202 (yeni 4375 ada 20) parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri üzerinden asıl ve birleştirilen davada davacıların herbiri lehine ayrı ayrı 45.528,00 TL bedele hükmedilmiş olup, anılan değerin 2021 yılı itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78630 TL'nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan asıl ve birleştirilen davada davalıların temyiz dilekçesinin değerden reddine karar vermek gerekmiştir.
3.3.2. Asıl ve birleştirilen davada davacıların temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, (IV.3.) numaralı paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
1- Asıl ve birleştirilen davada davalıların temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,
2-Asıl ve birleştirilen davada davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına, gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, davalılar tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde davalılara iadesine, aşağıda yazılı 21,40'ar TL bakiye onama harcının temyiz eden, asıl davada davacı ...'tan ve birleştirilen davada davacı ...'ten ayrı ayrı alınmasına, 25/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.