"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi ...’ın 1430 ada 43 parseldeki 4 no.lu bağımsız bölümün intifa hakkını uhdesinde tutup, çıplak mülkiyetini davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücünün bulunmadığını, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, mirasbırakanın da satış parasıyla kendisine yazlık ev ve arsa aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.12.2019 tarihli ve 2018/61 E., 2019/576 K. sayılı kararıyla; satışın gerçek olduğu, muvazaa iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17.05.2021 tarihli ve 2020/349 E., 2021/733 K. sayılı kararıyla; iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairece “... her ne kadar davalı tanıkları taşınmazın bedeli karşılığında temlik edildiğini ve mirasbırakanın bu bedel karşılığında başka taşınmaz aldığını belirtmiş iseler de, davacı tanığı olarak dinlenen tarafların babası ... ..., temlikin mal kaçırma amaçlı ve bedelsiz olduğunu, davacının Türk olmayan birisiyle evlenmesinden dolayı mirasbırakanın davacıya küskün olduğunu beyan ettiği, mirasbırakanın kendisine taşınmaz satın almak için yaptığı temliki işlemde dava konusu taşınmazın tam değeri yerine intifa hakkını uhdesinde bırakarak daha düşük olan çıplak değeri üzerinden gerçek bir temlik yapmasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, tarafların en yakın akrabası olan davacı tanığının beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, değinilen bu somut olgular yukarıdaki ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; bozma kararında belirtilen tanık olarak dinlenen baba ... ... ...’in mirasçı olmadığını, ailenin büyüğü baba her şeyi bilir düşüncesiyle karar verilmesinin doğru olmadığını, muvazaanın söz konusu olmadığının tanık beyanları ile ispatlandığını, annelerinin mal kaçıracak biri olmadığını, kredi evraklarını temin edemediğini, tek tanık ... ...'nın demans olduğunu, beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, ..., ... ... ve ... ...’in tanık olarak dinlenmesine ilişkin taleplerin kabul edilmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, ... ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dairenin 25.11.2021 tarihli ve 2021/7018 E., 2021/7220 K. sayılı kararında tarafların babası, mirasbırakan ...’nin boşandığı eşi ... ...’nın mirasbırakanın mirasçısı olduğu sehven belirtilmiş olup, Mahkemece davanın kabulü ile taşınmazın davacının 1/2 miras payına ilişkin tapu kaydının iptaline karar verildiğine göre, kalan payın davalı üzerinde bırakıldığı açıktır.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 12.808,12 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.