"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...’un 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazlarını kızı olan ...’ın eşine, onun da davalıların mirasbırakanı ...’e bağış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile kök mirasbırakanları adına tescilini istemiş, yargılama aşamasında 08.02.2022 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, yapılan satış ve bağış işlemlerinin gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.01.2020 tarihli ve 2019/254 E., 2020/748 K. sayılı kararıyla; kadastro öncesi nedene dayanan davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.06.2020 tarihli ve 2020/414 Esas, 2020/748 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinde ve hükmün fer'ilerinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 27.07.2020 tarihli ek karar ile verilen hükmün kesin nitelikte olduğu, temyiz kabiliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle temyiz isteğinin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 23.06.2021 tarihli ve 2020/2739 E., 2021/3516 K. sayılı kararı ile; "...Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın değeri keşfen saptanmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Aynı Yasa'nın 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Harçlar Kanunu'nun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur. Hal böyle olunca, taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu 16. madde uyarınca taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların kök murisi ...'un 25/07/1980 tarihinde öldüğü ve ilgili taşınmazların kadastro tespitinin murisin vefatından sonra 03/10/1980 tarihinde yapılıp, 16/06/1982 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla; 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, dava dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü iddialarını tekrarlayıp, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davaların herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmadığını, Mahkemece Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesi gerekçe gösterilerek verilen kararın hatalı olduğunu, davacı ...'nin yıllarca yurt dışında yaşadığını, dava konusu taşınmazların devredildiğini ve söz konusu yerlerden kadastro geçtiğini bilmediğini, her ne kadar muris, damadına satış göstererek tapuları 1959 ve 1962 yıllarında devretmiş ise de; muvazaanın burada başladığını, ancak 2003 yılında gerçek bir iradenin tecellisi olan davacının kız kardeşi ...'ye bağış yapıldığı anda vücut bulduğunu, yani mal kaçırma olayının 2003 yılında tamamlandığını ve gerçek halini aldığını, dolayısıyla Kadastro Kanunu'nun somut olayda uygulanma imkanı bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; dava değerinin keşif ile belirlenmiş olması ve belirlenen değer üzerinden nispi harç ikmal edilmiş olmasına rağmen, Mahkemece davalı taraf lehine belirlenen dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 5.100,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının doğru olmadığını belirterek kararın bu yönden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin olup, davada, hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanamayacağı uyuşmazlık konusu yapılmıştır.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
Söz konusu hak düşürücü süre dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, somut olayda murisin kadastro tespitinden önce öldüğü, davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu ve bu nedenle davanın reddine karar verildiğinden AAÜT’nin 7/2. maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar ve davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20'şer TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılar ve davalılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.