Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5308 E. 2023/2494 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekil tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekalet verenin şirketine taşınmaz üzerine ipotek tesis ettirmesi ve diğer delillerden vekalet görevinin kötüye kullanıldığına dair iddiaların ispatlanamaması gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, amcasının oğlu olan davalı ...’ı ... 1. Noterliğinin 13.04.2012 tarihli 03551 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile inşaat işlerini yürütmesi amacıyla vekil kıldığını, davalı ...'ın vekalet görevini kötüye kullanarak müvekkili adına kayıtlı 32 parsel sayılı taşınmazdaki 7 no.lu bağımsız bölümü, kardeşi olan diğer davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin bilgisi dışında yapıldığını, kendisine satış bedeli ödenmediğini, davalıların el ve ... birliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından vekil kılınan müvekkili ...'ın davacının emir ve talimatı ile hareket ettiğini, dava konusu taşınmazı da bu emir ve talimat doğrultusunda davalı ...'a 2015 yılında devrettiğini, devirden sonra taşınmazın üçüncü kişiye devredilmediğini, tapu kaydına davacının tek hissedarı olduğu ... İnşaat Mühendislik Taahhüt Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. lehine 290.000,00 TL’lik ipotek konulduğunu, müvekkillerinin taşınmaz değerinden daha fazla ipotek bedeli ödemek zorunda kaldıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların kardeş olmaları nedeniyle ...’ın iyiniyetli kabul edilmeyeceği, aksi yönde davalılar tarafından delil ibraz edilmediği, davacı lehine taşınmaz üzerine ipotek şerh edildiği yönündeki savunmaların ayrı bir davada ileri sürülebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline, davalı ... yönünden ise husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili, İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme sonucu karar verildiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydına davacının şirketi lehine ipotek tesis edildiğini, bu hususun davacının temlikten haberdar olduğu ve icazet verdiği anlamına geldiğini, müvekkillerinin ipotek borcunu ödediklerini ve taşınmazı başka bir kişiye temlik etmediklerini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın davalı vekil ... tarafından kardeşi olan diğer davalı ...'a satış suretiyle temlik edildiği, getirtilen kayıtlara göre 08.04.2015 tarihli resmi akit ile ... İnşaat Mühendislik Taahhüt Tur. San. Ltd. Şti. ile dava dışı Banka arasındaki krediler nedeniyle taşınmaz tapu kaydına ipotek tesis edildiği, ticaret sicili kayıtlarına göre davacı ...'ın adı geçen şirketin ortağı ve yöneticisi olduğu, vekaleten gerçekleşen satış işleminden iki gün sonra davacının yöneticisi ve ortağı olduğu Şirketin kredileri nedeniyle taşınmaza ipotek tesis edilmiş olması ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde temlikin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği, davacı tarafından talimata aykırı davranıldığı ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, müvekkilinin amcasının oğlu olan davalı ...'a geniş yetkiler içeren vekaletname verdiğini, davalının vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazı değerinin çok altında bir bedelle satış suretiyle kardeşi olan diğer davalıya temlik ettiğini, davalıların davacının şirketi lehine ipotek tesis edildiği yönündeki savunmalarının dava ile bir ilgisi olmadığını, ipotek işlemlerini davalı ...'ın yaptığını, davalıların taşınmaz bedelini ödediklerini ispatlayamadıklarını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, davalı ...'ın davacının şirketinde çalışan iken, vekalet görevini kötüye kullanarak menfaat temin ettiğini ve lüks tatiller yapıp kendisine ofis satın aldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bilindiği üzere; ... Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi şöyledir: "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

4721 sayılı TMK'nın 6. maddesi şöyledir: "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.