"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ...'un maliki olduğu 2174 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 1 numaralı bağımsız bölümünü 15.06.2005 tarihinde satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu bağımsız bölümün kendi adına, ... Mahallesinde bulunan, 2174 ada 4 parselde bulunan 3 no.lu bağımsız bölümün de davacı adına kayıtlı olduğunu, İncesu Baraj göleti inşaat projesi kapsamında, köy sakinlerinin evlerinin baraj suları altında kaldığını, bunun üzerine idari makamlarca 1974 yılında ..., 258 pafta 2174 adanın tahsis edildiğini, ancak sadece evlilerin ev başvurusunda bulunabildiğini, muris babalarının bu imkandan yararlanmaları için davacı ve kendi adına iki daire yazdırdığını, davacı evli olduğundan 3 numaralı bağımsız bölümün tapusunun davacı adına çıkarıldığını, kendisi o tarihte bekar olduğundan kendisi için yazdırılan dairenin babası adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın 2005 yılında kendi adına tescil edildiğini, tenkis talebinin de yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.01.2020 tarihli ve 2018/957 E., 2020/54 K. sayılı kararıyla; tanık beyanlarına göre, İncesu köyünü su bastığı, bekarlara Devletin ev vermediği, evlilere verdiği, davalının o tarihte bekar, davacının ise evli olduğu, bu yüzden murisin iki evini davacı ve davalı arasında paylaştırdığı, davacının evi alınırken de paranın muris tarafından ödendiği, bekar olduğu için davalıya haksızlık olmaması için murisin devir işlemini yaptığı, murisin gerçek niyetinin davacıdan mal kaçırmak olmadığı kanaatine ulaşıldığı, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın muris tarafından tapuda satış gösterilmesine rağmen bedelsiz olarak davalı tarafa devredildiğini, davalının taşınmazın kendisine bağışlandığını kabul ettiğini, bu durumun mal paylaştırma değil muvazaanın kanıtı olduğunu, davalı tanıklarının 45 yıl öncesi için bilgi sahibi olmalarının mümkün olmayacağını ayrıca murisin demans yani bunama hastalığının Mahkemece dikkate alınmadığını, tenkis talebiyle ilgili de hatalı karar verildiğini, 31 yıl önce bedelini ödeyerek adına tescil ettirdiği taşınmazın 2005 yılında davalıya bağışlanan dava konusu taşınmazın karşılığı olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.05.2022 tarih ve 2020/892 E.-2022/933 K. sayılı kararı ile davacının dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde murisin temlik tarihinde ehliyetsiz olduğuna dair bir vakıa ileri sürmediği, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayanmadığı, ön inceleme celsesinde de Mahkeme tarafından uyuşmazlığın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olduğunun tespit edildiği, bu aşamadan sonra karşı tarafın açık muvafakati olmaksızın veya ıslah yapılmaksızın davacı tarafından ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayanılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle Mahkemece ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak yargılama yapılmamış olmasında da bir isabetsizlik bulunmadığı, muris muvazaası yönünden ise; Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili dilekçesinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararında; davacı tanıklarının murisin davacıdan mal kaçırma kastı olduğuna dair beyanda bulunmadıkları belirtilmiş ise de; tanıkların devirden haberdar olmadıklarını ve taşınmazın hala muriste olduğunu bildiklerini ifade ettiklerini, aynı köyde yaşayan tanıkların murisin devir işleminden haberdar olmamasının murisin mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini gösterdiğini, davacı adına kayıtlı dairenin bedelinin muris tarafından ödendiğine ilişkin bir delil bulunmadığını, davacının bedelini ödeyerek 1974 yılında adına tescil ettirdiği taşınmaz ile 32 yıl sonra, murisin akıl hastalığının olduğu dönemde davalı tarafa bağışlanan taşınmaz arasında mal paylaşımı ilişkişi kurulmasının doğru olmadığını, davalı tanık beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunu ve hükme esas alınacak nitelikte olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi şöyledir:
"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı TMK'nın 6. maddesi şöyledir:
"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.