Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5316 E. 2024/123 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen taşınmaz satışına ilişkin tapu iptali ve tescil talebinin reddine karşın, terditli olarak ileri sürülen bedel talebinin kısmen kabulüyle davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve ilk el konumundaki davalının da elbirliği içerisinde olduğunun mahkemece kabul edildiği, davalıların tapu maliki olmaması nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinin reddedildiği, terditli talep olan bedel isteminin kısmen kabulünün ise davanın kabulü sonucunu doğurduğu gözetilerek davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmadığından, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

...

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescili talebi yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine, bedel isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; yurt dışında yaşaması nedeniyle yurt içindeki işlerini yürütebilmesi amacıyla davalı yeğeni ...’i 20.01.2003 tarihinde geniş yetkiler içeren vekaletname ile vekil tayin ettiğini, davalı ...’in vekalet görevini kötüye kullanarak 26 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payını diğer davalı ...’a 29.12.2004 tarihinde satış yoluyla devrettiğini, yapılan devrin bilgisi ve onayı dışında olduğunu, satış bedeli ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek çekişmeli taşınmazda devre konu payın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmaması halinde taşınmazın reel değeri olan 250.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ...; davacının bilgisi ve talimatları doğrultusunda devri gerçekleştirdiğini, davacının da dahil olduğu bir zirai işletme ortaklığının kararı ile dava konusu taşınmazın satıldığını ve yerine başka bir taşınmaz alındığını, dava konusu taşınmazda davacının payının ¼ olmadığını, yeni alınan taşınmazda payının ¼ olduğunu, o taşınmazdaki haklarından 26.02.2007 tarihli el yazısı ile yazıp imzaladığı belge ile vazgeçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ...; iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, satış bedelini mirasçılardan ...’e ödediğini, öte yandan dava açılmadan önce taşınmazdaki payını devrettiğinden aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 25.02.2014 tarihli ve 2013/175 Esas, 2014/106 Karar sayılı kararı ile; tapu iptali ve tescil isteği yönünden dava tarihi itibariyle davalıların tapu kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine, davalı ...’e yönelik tazminat isteğinin zamanaşımına uğraması nedeniyle reddine, davalı ...’a yönelik tazminat isteğinin ise kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 03.04.2018 tarihli ve 2015/10220 Esas, 2018/8662 Karar sayılı kararı ile; tapu iptali ve tescili istemi yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu, bedel istemi yönünden hatalı değerlendirme ve eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılarak davalılar ... ve ...'in birbirlerini önceden tanıdıkları, davalıların ödemeye ilişkin herhangi bir makbuz sunmadığı, ... mahallesinde alındığı iddia edilen 12305 ada 3 parsel sayılı taşınmazın dava konusu taşınmazı satmadan 3 ay önce alındığı, taşınmazın davalı ... tarafından ...'a satıldığı tarih itibari ile misli ile fiyat farkı bulunduğu, davacı tarafından satılan yerin greyfurt bahçesi olduğunun ispatlanamadığı, tarla olan kısmın satıldığının değerlendirildiği gerekçesiyle davalıların tapu kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle iptal - tescil isteğinin pasif husumet yokluğundan reddine, bedel isteminin ise kısmen kabulüne verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının aile işletmesinin gerektirdiği bir çok alım satım yaptığını, 2007 yılında düzenlenen protokol ile taşınmazların paylaşıldığını ve ortakların birbirini ibra ettiğini, iddianın ispatlanamadığını, davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, temlikin gerçek bir satış olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu gösterir bir delilin bulunmadığını, mirasbırakanın 1/2 payının tamamının alındığını, sadece davacının payının alınmadığını, davacının payını kendisinin almasının tamamen tesadüf olduğunu, ne davacıyı ne diğer malikleri ne de vekili tanımadığını, gerekçenin aksine tanıkların davalının vekili öncesinde tanıdığı yönünde bir beyanda bulunmadığını, davalının iyiniyetli olduğunu, 18 yıl öncesinin işlemine ilişkin dekont sunulmasının zor olduğunu, reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/1 inci ve 506 ncı maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nu 1023 üncü maddesi,

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Dosya içeriğinden, dava konusu 26 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payı davacı ...'in mirasbırakanı olan ...'ye ait iken ölümü üzerine 29.12.2004 tarihli resmi senet ile mirasçılarına intikal ettiği, davacının 24/128 miras payı karşılığının taşınmazın 24/256 payı olduğu, intikalin yapıldığı resmi senetle mirasçılardan dava dışı ...,...,.. ve davacı ...'in paylarının davalı ...'ya satış suretiyle temlik edildiği, anılan işlemi davacı adına vekili olan davalı ...'in yaptığı, ...'ın da taşınmazdaki paylarını 2005 yılında üçüncü kişiye sattığı görülmüştür.

3.Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemece vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, ilk el konumunda olan davalı ...'ın da el ve işbirliği içerisinde olduğu kabul edilmek ve son kayıt malikinin taraf olmadığı gözetilmek suretiyle davanın bedel istemi yönünden kabulüne verilmiş olması doğrudur.

4.Diğer taraftan; davacının öncelikli talebinin tapu iptali ve tescili olduğu, bu talebinin kabul edilmemesi halinde ise terditli olarak bedel isteminde bulunduğu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve ilkel konumundaki ...'ın da el ve işbirliği içerisinde olduğu hususunun Mahkemece de benimsendiği ancak davalı ... kayıt maliki olmadığı için tapu iptali ve tescili talebinin reddedildiği ve terditli talep olan bedel isteminin kabul edildiği anlaşılmıştır.

Ne var ki, dava konusu taşınmazdaki davacı payına dava tarihi itibariyle isabet eden değer 116.471,13 TL olmasına rağmen Mahkemece hatalı değerlendirme ile 17.923,19 TL üzerinden hüküm kurulmuş ise de, Mahkemece davacının terditli talebinin kabul edilmesinin davanın kabulü sonucunu doğurduğu gözetilerek davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik yoktur.

5. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...