"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Esastan Ret
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 13.12.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davalı ... ve vekili Avukat ... Kodal geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 694 ada 14 parsel sayılı taşınmazın ½ payının maliki olduğunu, davalı ...’un dava konusu taşınmaz için kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapacağını söyleyerek hileli davranışları ile kendisini vekil tayin ettirdiğini, aldığı vekaletname ile de taşınmazı davalı eşi Muazzez’e devrettiğini, kendisine bedel ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, taşınmaza kat irtifakı tesis edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazdaki 7, 6, 5 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmazsa fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile bedelin dava tarihinden işleyecek faizi ile davalı ...’dan tahsiline karar verilmesini istemiş, aşamada kısıtlanarak vesayet altına alınmıştır.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.06.2015 tarihli ve 2010/715 Esas, 2015/797 Karar sayılı kararıyla; davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, bedel isteminin 102.800,00 TL üzerinden davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 19.12.2019 tarihli ve 2018/5255 Esas, 2019/12868 Karar sayılı kararı ile “...Davalı ...’nin fotokopi olarak dosyaya sunmuş olduğu belgenin, aslının dosyaya sunulması ve imzaların davacıya ait olduğunun tespiti halinde ödeme belgesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, davalıdan söz konusu belgenin aslının bulunup bulunmadığının sorulması, belge aslının sunulması halinde davacı vekilinin 04.02.2015 tarihli beyan dilekçesi ile müvekkilinin imza incelemesine hazır olduğunu bildirmesi karşısında, imza incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir” gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece 16.03.2022 tarihli ve 2020/333 Esas, 2022/101 Karar sayılı kararı ile bozma kararında davalı ...’nin fotokopi olarak dosyaya sunmuş olduğu belgenin, aslının dosyaya sunulması ve imzaların davacıya ait olduğunun tespiti halinde ödeme belgesi niteliğinde olduğunun kabulü gerektiğine işaret edildiği, söz konusu belgenin aslının ibraz edildiği, belge üzerinde yaptırılan imza incelemesi neticesinde davalı tarafından sunulan belgedeki imzanın davacıya ait olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiği, davacının altında imzası bulunan ve davalı tarafından sunulan belgenin ödeme belgesi niteliğinde olduğunun kabulünde hukuken zorunluluk bulunduğu ve davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, davalının sunduğu defter sayfasının delil olarak kabul edilemeyeceğini, defterdeki yazıların dava konusu olaya ilişkin olduğuna dair bir ibare olmadığını, vekalet ile elde ettiği kazanımı vekil edene ödediğini davalının ispat etmesi gerektiğini, defterde yazılı tutarın taşınmazın o tarihteki değerinin onda birine tekabül ettiğini, harcın tamamlanmadığını ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, taşınmazın güncel değerinin hesaplanması için ek rapor aldırılması talebinin dikkate alınmamasının da hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3. Değerlendirme
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının iradesinin satış olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ne var ki, eldeki davada vekil ...'un vekilin sorumluluğu ve hesap verme mükellefiyeti içerisinde taşınmaz bedelinin tamamını vekil edene ödeyip ödemediği hususu çözümlenmelidir.
Satış tarihinde taşınmazın bedelinin ne kadar olduğu konusunda bir uyuşmazlık olmadığı gibi, davalı vekil tarafından davacıya bir kısım ödemelerin yapıldığı dosya içerisinde bulunan davacının imzasını taşıyan ödeme belgesinden anlaşılmaktadır. Ancak, bu belge altında "Hesap Kapandı" şeklindeki ibarenin imzalardan sonra yazıldığı görülmektedir. Bu bağlamda anılan ibarenin davacı tarafından yazılması halinde vekilin borcunun kalmadığı, yazının davalı ya da üçüncü bir kişi tarafından yazılmış olması halinde ise "Hesap Kapandı" yazısının davacıyı bağlamayacağı kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca, öncelikle davalı ... tarafından sunulan belgedeki "Hesap Kapandı" yazısının davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması, yazının davacının eli ürünü olduğunun anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmesi, yazının davacının eli ürünü olmadığının tespiti halinde ise taşınmazın temlik tarihindeki rayiç bedelinden davalının yaptığı ödemeler mahsup edilmek suretiyle kalan bedelden faizi ile birlikte davalı vekilin sorumlu tutulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasanın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalı ... Kızıldıze'den alınmasına,
Alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
09.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.