Logo

1. Hukuk Dairesi2022/555 E. 2022/4092 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04/11/2021 tarihli 2020/261 Esas 2021/314 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 24/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekilleri Avukat ... ve Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... vd.vekili Avukat ..., temyiz edilen davalılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... vd. vekili Avukat gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi,dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları ... ile birlikte ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. nin ortakları olduklarını, mirasbırakan...’un şirket adına kayıtlı 1662 parsel sayılı taşınmazın 60/66 payını şirketi temsilen davalı ...’e, 6/66 payın ise davalı ...’e satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, davalı ...’in edindiği payın 20/66’sını davalı ...’e, 20/66 payı ise diğer davalı ...’a satış yolu ile devrettiğini, yine 1665 parsel sayılı taşınmazda birçok meskenin kat irtifakına ayrılan 10/92 payını davalı ...’e satış göstermek sureyitle temlik ettiğini, ...’in daha sonra üçer adet bağımsız bölümü davalılar ... ve ...’e, bir adedini de davalı ...’a sattığını, ayrıca 1663 parsel sayılı taşınmazın 23/23 arsa payını satış göstermek sureti ile davalı ...’e temlik ettiğini, yapılan temliklerin murisleri ...’nün evlilik dışı birlikteliğinden olan oğluna daha sonra devredilmek üzere ve mal kaçırmak amacı ile yapıldığını, ayrıca şirket ana sözleşmesine göre şirket adına kayıtlı taşınmazların devredilebilmesi için ortaklar genel kurulu kararı ve devir tarihinde henüz ergin olmayan şirket ortağı davacı ...’ye atanan kayyımın onayı olması gerekirken bu hususlar yerine getirilmeden yapılan temlik ve tescillerin yolsuz olduğu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının öncelikle yolsuz tescil nedeni ile iptali ile şirket adına tesciline, olmadığı takdirde muris muvazaası nedeniyle iptali ile payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar Eşref ve Hasan, dava konusu taşınmazı davacıların murisinden değil, diğer davalı ...’den satın aldıklarını, davalılar ... ve ..., dava konusu taşınmazları muristen değil, şirketten bedelini ödemek suretiyle satın aldıklarını, dolayısıyla muvazaa iddiasının doğru olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını, davalı ..., dava konusu taşınmazı diğer davalı ...’den bedelini ödemek sureti ile satın aldığını, davalı ... dava konusu taşınmazı muristen değil ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’den bedelini ödemek suretiyle satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEMENİN İLK KARARI

Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/05/2015 tarihli 2010/323 Esas, 2015/530 Karar sayılı kararıyla; davacı ... tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davacılar bakımından davanın kabulü ile davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile şirket adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 01/03/2018 tarihli 2016/6978 Esas, 2018/1292 Karar sayılı kararıyla; “Hemen belirtilmelidir ki; dava konusu 1662, 1663 ve 1665 parsel sayılı taşınmazlardaki arsa paylarının ... İnşaat Turizm Ltd. Şti adlarına kayıtlı iken şirket temsilcisi olarak ... tarafından temliklerin yapıldığı, bir başka ifadeyle ...’nün kendi adına kayıtlı olan taşınmazların devrinin söz konusu olmadığı göz önüne alındığında eldeki davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil davası olmadığı açıktır. Her ne kadar, mahkemece bu şekilde nitelendirme ve değerlendirme yapılmış ise de, maddi vakıaları bildirmek taraflara hukuki nitelemeyi yapmak hakime aittir. İddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden davada yolsuz tescil hukuksal nedenine dayanıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, muris ...’nün şirket adına kayıtlı dava konusu taşınmazları satışı konusunda yetkisinin bulunup bulunmadığı, dava konusu taşınmazların keşfen belirlenen gerçek bedelleri ile resmi akitlerde gösterilen bedeller arasında fark bulunduğu da görülmekle, şirket kayıtlarında çekişme konusu taşınmazlar için ödenen gerçek bedellerin yer alıp almadığı araştırılmaksızın sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca, öncelikle muris ...'nün dava konusu taşınmazları satma yetkisi olup olmadığının saptanması, dava konusu taşınmazların gerçek bedellerinin şirket kayıtlarında yer alıp almadığı hususunun araştırılması, şirket kayıtlarında bu bedellerin yer almadığının belirlenmesi halinde ilk el olarak taşınmazları edinen davalılar ..., ... ve ...’e yapılan satışların geçersiz olacağı hususunun değerlendirilmesi, daha sonra ilk el olan davalılardan taşınmazları alan diğer davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’in yukarıdaki ilkeler de gözetilerek iyiniyetli olup olmadıkları hususunun araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, dava konusu her bağımsız bölüm yönünden dava tarihindeki değerleri gözönüne alınarak her bir bağımsız bölümün maliki olan davalı açısından ayrı ayrı yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazların tümü üzerinden tüm davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuş,davacılar ... ve ... ile davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ...'ın karar düzeltme istekleri Dairenin 20.12.2018 tarih ve 2018/3851 E.,2018/15820 K.sayılı kararıyla reddedilmiştir.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli 2019/06 Esas, 2019/242 Karar sayılı kararıyla; asıl ve birleşen davalarda davacı ... tarafından açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, diğer davacılar tarafından açılan davaların reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 07/07/2020 tarihli 2019/4779 Esas, 2020/3553 Karar sayılı kararıyla; “...Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “üçüncü kişinin belgeyi ibraz etmemesi” başlıklı 221. maddesinin 1. fıkrasında; “ Mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazı emreder”, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen herkes, elindeki belgeyi ibraz etmek; belgeyi ibraz edememesi halinde ise bunun sebebini delilleri ile birlikte açıklamak zorundadır. Mahkeme yapılan açıklamayı yeterli görmezse, bu kimseyi tanık olarak dinleyebilir” düzenlenemelerine yer verilmiş, 222. maddesinde ise ticari defterlerin ibrazı hususu düzenlenmiştir. Somut olaya gelince, davacılar tarafından istenilen ticari defterlerin davacıların elinde bulunmaması nedeniyle ibrazı mümkün olmayıp, özellikle HMK 221/2 maddesi göz önüne alınarak, öncelikle mahkemece ticari defterlerin ibrazı için usulünce dava dışı ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti’ne müzekkere yazılarak şirketten istenmesi, ibraz edilememesi halinde sebebinin açıklanmasının istenmesi, bundan sonra da yine ibraz edilememesi halinde davacılar aleyhine değerlendirme yapmak mümkün olmadığından bu hususun davacılar lehine değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi, öte yandan uyulmasına karar verilen önceki bozma ilamında belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, ilk el olan davalılar ..., ... ve ...’den, taşınmazları alan diğer davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’in iyiniyetli olup olmadıklarının araştırılması varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş; davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın karar düzeltme istemleri Dairenin 12.11.2020 tarihli ve 2020/3018 E., 2020/5972 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.

6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/11/2021 tarihli 2020/261 Esas, 2021/314 Karar sayılı kararıyla; HMK'nın 221. maddesi gereğince dava dışı ... İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.'ne müzekkere yazıldığı, şirketin halihazırdaki müdürü tarafından 2000 yılı ticari defterlerinin imha edilmesi veya kaybedilmesinin ihtimal dahilinde olduğu gerekçesiyle mahkemeye ibraz edilemediği, şirket müdürü tarafından ticari defterlerin sunulamamasına dair yapılan açıklamanın yeterli görüldüğü ve şirket müdürünün tanık olarak dinlenilmesine gerek olmadığı, asıl ve birleşen davalarda; davacıların davaya konu taşınmazları kendi adlarına değil, dava dışı şirket olan ... İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti adına tescilini talep ettikleri, dolayısıyla davacıların şirketteki ortaklıkları nedeniyle dolaylı olarak, şirketin ise doğrundan davadan lehine hak iddia eden taraf olduğu, davaya konu taşınmazların dava sonucunda dava dışı şirket adına tesciline karar verilmesi talep edildiğinden, ticari defterlerin ibraz edilememesinin şirket lehine değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bunun yanında ticari defterlerin, hangi koşullarda lehe ve aleyhe delil olarak kabul edileceği HMK'nın "ticari defterlerin ibrazı ve delil olması" başlıklı 222. maddesinde belirtilmiş olduğu, bu maddeye göre ticari defterlerin, delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiği, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağının düzenlendiğini,eldeki davada mahkemece istenilen ticari defterlerin ibraz edilemediği, bununla birlikte bir imha tutanağı veya bir zayi belgesinin de sunulamadığı, HMK'nın 222. maddesinde "ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin sahibi lehine delil teşkil edemeyeceği" hükmünün göz önünde bulundurulduğu, davaya konu devirlerle ilgili olarak şirket defterlerinde bir kaydın mevcut olup olmadığı dosya muhteviyatına göre tespit edilemediğinden, ticari defterlerin ibraz edilememesi halinin şirket lehine delil teşkil edemeyeceği, dosyada mevcut bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere, devir tarihinde, ...'nün, bu devirleri yapmaya tek başına yetkili olduğu; zira, ortaklar kurulunun 30/12/1998 tarihli ve 52 nolu kararıyla, ...'nün, münferiden tek imza ile, tapu dairelerinde şirketi temsile yetkili olduğuna oy birliğiyle karar verildiği; davaya konu taşınmazların devir tarihleri olan 29.02.2000, 09.05.2000, 25.05.2000, 14.05.2000 tarihlerinde devir işlemlerinde ...'nün taşınmazları devretme yetkisinin bulunduğu ve bu nedenle TMK'nın 1025. maddesi gereğince davacıların yolsuz tescil iddiasının ispatlanamadığı,ayrıca dava dilekçesinde, muris ...'nün, ikinci eşine ve ondan olan oğluna, mal kaçırmak kastıyla devir yapma niyetinde olduğu beyan edilmesine rağmen, bu kişilere herhangi bir devir yapılmadığı; davalıların da, devirlerin yapıldığı 2000 yılından, dava tarihine kadar murisin ikinci eşi olduğu söylenen kişiye veya ondan olan oğluna herhangi bir devir yapmadıkları, davacıların terditli talepleri olan tenkis isteği yönünden 571. maddesi gereğince mirasçıların saklı paylarının zedelenmesini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl, her halükarda vasiyetnamenin açılması veya diğer tasarruflarda mirasın açılmasının üzerinden 10 yıl geçmekle düştüğü, somut uyuşmazlıkta davacıların mirasbırakanı 1954 doğumlu ...’nün 19.05.2000 tarihinde öldüğü, eldeki davaların 2010 tarihinde açıldığı, davaya konu taşınmazların muris ... adına değil, ... İnşaat Turizm Ltd. Şti adına kayıtlı olduğu, murisin ölüm tarihinden itibaren tenkis davasının dinlenebilirliği için hak düşürücü sürelerin dolmuş olduğu gerekçeleriyle asıl ve birleşen davalarda davacı ... tarafından açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, diğer davacılar tarafından açılan davaların reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Dava konusu uyuşmazlığın şirket ortaklarından ve şirketten muvazaalı olarak kaçırılan 97 adet bağımsız bölümün tekrar şirkete iadesine yönelik BK 18. madde ve 19. madde uyarınca açılmış tapu iptali ve tescil davası olduğunu, eldeki davada yolsuz tescil iddiasının yanında davacıların aynı zamanda mirasçı olmaları nedeni ile muris muvazaası da ileri sürüldüğünü, ancak bu talep yönünden inceleme yapılmadığını, eldeki davada, ticari defterlere delil olarak dayanılmadığını, tapuda görünenden fazla ödeme yapıldığına dair bir savunma ve delil sunulmadığını, bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen bozma gereklerinin yerine getirilmediğini, Dairenin son bozma kararı ile davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, defterleri saklama ve ibraz yükümlülüğünün, Bodrum ve Kayseri şubelerinin müdürü olan davalı ...’in sorumluluğunda olduğunu, davalı ...’in şirket müdürü olduğu dikkate alındığında, kendisinin de TTK 553 ve 555. hükümlere göre şirkete karşı sorumlu kişi olduğunu, dava dışı şirket tarafından maddi imkansızlık nedeniyle, defterlerin sunulmamasından davacılar aleyhine bir sonuç çıkarmanın hukuken mümkün olmadığını, çünkü davalılara göre defterlerle ispat edilecek bir hususun söz konusu olmadığını, şirket defterleri bulunamadığından davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, davalıların, tapuda görünen bedel kadar elden ödeme yaptıkları savunması karşısında, defterler üzerinden ispat edilecek bir husus da bulunmadığını, şirket müdürü ...’nün taşınmaz satış yetkisine haiz olmadığını, şirket ana sözleşmesine göre şirket adına kayıtlı taşınmazların ortaklar kurulunun aldığı karara istinaden şirket müdürüne verilen özel yetki ile üçüncü kişilere devredilebileceği ancak, böyle bir karar olmaksızın gizlice davalılara devirlerin yapıldığını, tüm devirlerin, yetkisiz kişi tarafından yapıldığından, yapılan tescillerin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu, davaya konu devirlerin, şirket ortaklarından ve şirketten mal kaçırmak için gerçekleştirildiğini, bu devirlerin TB 19. maddesi gereği hükümsüz olduğunu, tanık beyanları ile taşınmazlar için bedel ödenmediğinin sabit olduğunu, ikinci el davalıların kötü niyetli olduğunu belirterek kararın bozularak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil,olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1.Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

9.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (IV.10.2.) no.lu paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, (IV/6.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV.7.) no.lu paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacılar ... ve ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar ... vd. vekili ile davalılar ... vd. vekilleri için 3.815,00'er TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.