"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
EK KARAR TARİHİ : ...
SAYISI : 2020/175 E., 2021/493 K.
DAVALILAR : Hazine vekili Avukat ..., ... vekilleri Avukat ..., Avukat ...
ASLİ MÜDAHİLLER : ..., ..., ... vekilleri
Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2020 tarih, 2016/15565 Esas, 2020/1153 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; kararın davalı Hazine, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, davalı ... Belediyesi vekilinin temyiz başvurusunun süresinde nispi temyiz harcı tamamlanmadığından 21.06.2022 tarihli ek karar ile yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karar davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... Mahallesi çalışma alanında bulunan doğusu; yol ve dik bayır, batısı; kısmen tapulama harici yer, kısmen ... parsel ve yol, kuzeyi; kısmen tapulama harici yer ve kısmen ... parsel, güneyi; ... ve 607 sayılı parseller ile çevrili bulunan taşınmazı 31 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla zilyetliğinde ve tasarrufunda bulundurduğunu, taşınmazın evveliyatında ...,... zilyetliğinde iken 1975 yılında harici satış sözleşmesi ile babası ...'a satıldığını, ... ’ın bu taşınmazdan ayrılan 604 ve 609 parselleri uhdesinde bırakarak 600 parsel sayılı taşınmazı kardeşi ...'a ve taşınmazın diğer kısmını ise kendisine 2.000,00-TL bedelle satarak zilyetliğini devir ve teslim ettiğini, taşınmazın 1981 yılından beri imar ve ihya edildiğini, üzerinde muhtelif meyve ağaçlarının bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Asli Müdahiller ..., ... ve ... vekili Av. ... tarafından 06.11.2013 tarihinde mahkememize sunulan dilekçe ile dava konusu taşınmazın ve diğer taşınmazların ana parselinin müvekkillerinin murisleri ... ve ...'e ait olduklarını belirterek müdahillik talebinin kabulü ile taşınmazın asli müdahiller adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, asli müdahil vekili 22.01.2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalılardan Hazine vekili, dava konusu taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanmasından itibaren zilyetlik hesabının yapılması gerektiğini, bu sürenin 20 yıl olduğunu ancak bu şartın gerçekleşmediğini belirterek davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 25.02.2016 tarih, 2013/260 Esas, 2016/99 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın köy boşluğunda yer aldığı ve arsa niteliğinde olup belediyenin imar planı içerisinde bulunduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/c ve 442 sayılı Köy Kanunu'nun 8 inci maddesi gereğince davacının zilyetlik yoluyla edinimi mümkün olmayan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine, 27.09.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen 2.764,01 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2020 tarih, 2016/15565 Esas, 2020/1153 Karar sayılı sayılı kararı ile; köy boşluğu olarak tescil harici bırakılan dava konusu taşınmazın zilyetlik yolu ile edinilmesini engelleyen bir yasal düzenleme bulunmadığı, öncesi imar-ihya gerektiren yerlerden olmadığından taşınmazın imar planına alınmasının da kazanılmasına engel nitelikte olmadığı, bu halde zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının dava tarihine göre değerlendirilmesi gerektiği, somut olayda çekişmeli taşınmaz hakkında kesinleşmiş bir imar planı da bulunmadığı, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verildiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; hava fotoğraflarının incelendiği, yeniden keşif yapılarak tanıkların dinlendiği ve iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş, davalı ... Belediyesi vekilinin temyiz başvurusunun, süresinde nispi temyiz harcı tamamlanmadığından 21.06.2022 tarihli ek karar ile yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karar davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
B.Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, imar ihyanın ne zaman tamamlandığının ve zilyetliğin süresinin saptanmadığını, D2, D3, D4 ve D5 olarak gösterilen taşınmaz üzerindeki yapılar yönünden davanın reddi gerektiğini, dava değerinin taşınmazın üzerindeki yapıların değeri ile birlikte hesaplanmasının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili ek karara yönelik temyiz dilekçesinde özetle; ek kararın yerinde olmadığını, dava konusu taşınmazın salt imar alanında bulunması nedeniyle belediyenin davaya dahil edildiğini, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek ek ve asıl kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,
Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmazın 1980 yılında yapılan kadastro çalışması sırasında köy boşluğu olarak tespit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Hemen belirtmek gerekir ki, Mahkemece, eksik ödenen temyiz harç ve giderlerinin bir haftalık kesin sürede ödenmesi için usulüne uygun olarak düzenlenen muhtıra davalı ... Belediyesi vekiline tebliğ edilmiş, temyiz harç ve giderleri davalı vekili tarafından bir haftalık yasal süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılmamış olup temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin Mahkemece verilen 21.06.2022 tarihli ek kararın onanması gerekir.
4. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 1999 yılında dava konusu taşınmaz üzerinde krokide (D2), (D3), (D4) ve (D5) ile gösterilen ve mevcutta 3 katlı binanın olduğu yerde yapı bulunmadığı, ancak (E) ile gösterilen ve davacının iddia ettiği sınırlarda kullanım olduğu, 2011, 2013, 2017, 2019 yıllarına ait uydu görüntülerinde davaya konu (E) ile gösterilen alanda söz konusu durum değişmemek ile birlikte davacının iddia ettiği sınırlarda bir bütün olarak kullanım olduğu, 40 yıl öncesinde taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında köy boşluğu olarak bırakıldığı, daha sonra taşınmazın 1982-1983 yılları arasında imar ihya edilerek evin bahçesine kazandırıldığı, taşınmazın toprak yapısı, derinliği ve üzerinde yetiştirilen bitki örtüsüne bakıldığında 1983 yılından beri ev ve evin bahçesi olarak kullanıldığı, davacının dava konusu ettiği alanda çok eskiye dayanan zilyetliğinin olduğu gerekçesi ile krokide (E) harfi ile gösterilen 2.764,01 m² yüz ölçümlü taşınmaz bölümü yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
5. Şöyle ki, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini belirlemede en iyi yöntem hava fotoğrafı incelemesi olup 15.03.2021 tarihli harita mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda 1954, 1984 ve 1999 yıllarında D2, D3, D4 ve D5 ile gösterilen alanda yapı ve (E) harfi ile gösterilen sınırlarda kullanım olduğunun; 09.04.2021 tarihli ziraat ve inşaat bilirkişileri tarafından düzenlenen raporda E harfi ile gösterilen alanın bir kısmında 3 katlı betonerme yapı olduğunun, kalan kısmın binanın bahçesi olarak kullanıldığının ve bahçe kısmında 40 yaşlarında 4 adet dut ağacı, 30 yaşlarında 2 adet dut ağacı, 20 yaşlarında 1 adet ceviz ağacı, 20 yaşlarında 7 adet dut ağacı, 2 yaşlarında 4 adet elma ağacı, 2 yaşlarında 6 adet hurma ağacı, 2 yaşlarında 1 adet ceviz ağacı ve 2 yaşlarında 10 adet kayısı ağacının dikili olduğunun, 1983 yılından beri taşınmazın ev ve bahçesi olarak kullanıldığını belirtildiği görülmüştür.
6. Ne var ki, dava konusu taşınmazın çevresindeki taşınmazların hükmen tescil kararı ile malikleri adına tescil edildiği, ancak hükmen tescil kararlarının ve krokide (E) harfi ile gösterilen kısmın içinde yer alan dava dışı 600 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının (varsa hükmen tescil kararının) getirtilmediği; öte yandan, 09.04.2021 tarihli ziraat ve inşaat bilirkişileri tarafından düzenlenen raporda yer alan fotoğraflarda taşınmazın güney kısmı olarak belirtilen alanın yol olarak göründüğü ve bu kısmın da krokide E harfi ile gösterilen alanın içine dahil edildiği ancak anılan kısmın davacı tarafından bahçe içine dahil edilmediği; diğer taraftan, aynı taşınmaza ilişkin olarak 30.06.2005 tarihinde Kahta Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/385 Esas sayılı dosyasında düzenlenen 31.08.2005 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda taşınmaz üzerinde 3 adet incir, 15 adat nar, 2 adet badem, 2 adet şeftali, 2 adet dut ve 1 adet armut ağacı olduğunun belirtildiği, 09.04.2021 tarihli raporda bahçe olarak kullanıldığı açıklanan E harfli kısımdaki meyve ağaçları ile 31.08.2005 tarihli rapordaki ağaçların sayısının, yaşının ve cinslerinin uyumlu olmadığı, ayrıca keşif mahallinde çekilen ve rapor ekinde bulunan fotoğraflardan da tespiti yapılan meyve ağaçlarının tam olarak saptanamadığı, bu meyve ağaçlarının krokide (E) harfi ile gösterilen bölümün hangi kısmında kaldığının da krokide gösterilmediği görülmüştür.
7. Hâl böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazın çevresindeki taşınmazların hükmen tescil kararlarının ve krokide E harfi ile gösterilen kısmın içinde yer alan dava dışı 600 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının (varsa hükmen tescil kararının) getirtilmesi; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, ziraat bilirkişisi ve 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması; keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz bölümlerinin öncesinin kime ait olduğu, kimden kime intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanlar arasındaki çelişkinin HMK’nın 261 inci maddesi gereğince giderilmesi; ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerindeki bitki örtüsünü bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle dava konusu taşınmaz bölümünün sınırını ve niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini, süresini belirtir ve önceki raporları da irdeleyecek şekilde rapor alınması; fen bilirkişine dava konusu yerdeki bina, bahçe duvarı ve meyve ağaçlarının yerini gösterir rapor düzenlettirilmesi, 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde belirlenen norm sınırı gözetilerek Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden belgesiz araştırması yapılması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... Belediyesi vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile 21.06.2022 tarihli ek kararın ONANMASINA,
2. Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince 05.10.2021 tarihli kararın BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ... Başkanlığından alınmasına,
Davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğ tarihinde itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...