"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil – tenkis davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları...'un 344 (107 ada 130) parsel sayılı taşınmazı muvazaalı ve terekeden mal kaçırma amacıyla ikinci eşinden olma çocuğu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, ayrıca mirasbırakanın vasiyetname ile tüm taşınmazlarını ikinci eşi ve ondan olma çocuklarına bıraktığını ileri sürerek, 344 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tesciline, olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, taşınmazı tanıkların huzurunda bedelini ödeyerek satın aldığını, alım gücünün bulunduğunu, ölmeden önce 5-6 yılını yatalak geçiren mirasbırakanın tüm ihtiyaçlarıyla ilgilendiğini, ona maddi manevi destek olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 14.01.2015 tarihli, 2014/20200 Esas, 2015/269 Karar sayılı kararıyla, "Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortaklar ...., .... ve Güldane'nin olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK.nın 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 16.03.2016 tarihli, 2015/912 Esas, 2016/918 Karar sayılı kararıyla, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline, veraset ilamında yer alan davacılar ile davalı adına iştirak halinde mülkiyet hükümlerince tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, taraflar arasında menfaat çatışması olmasına rağmen davacı ...'ın terekeye temsilci olarak atandığını ve temsilci sıfatıyla avukata vekaletname vermediğini, mirasbırakanın ölmeden 3-4 yıl önce ayağını kırarak yatağa mahkum hale geldiğini, mirasbırakana ölene dek davalı ve eşinin baktığını, davalının maddi manevi her türlü yardım ettiğini, aşırı hizmet ve fedakarlık gösterdiğini, ihtiyaç ve tedavileri için paralar verdiğini, taşınmazın bedelinin fazlasıyla karşılandığını, taşınmazı satın aldıktan sonra imar-ihya ettiğini, bu hususların Mahkemece dikkate alınmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dairenin bozma kararından sonra, Osmancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/105 Esas, 2015/361 Karar sayılı, 18.06.2015 tarihli kararı ile Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/408 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan tapu iptali ve tescil davası sonuçlanıncaya kadar mirasbırakan...'un terekesine davacı ... tereke temsilcisi olarak atanmış, Dairenin 17.06.2020 tarihli, 2017/2153 Esas, 2020/2740 Karar sayılı kararı ile terekeye temsilci atanması kararının eldeki davayı kapsamadığı görülmekle, eldeki davaya ilişkin olarak mirasbırakan ....'un terekesine temsilci atanıp atanmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, atanmadı ise eksikliğin giderilmesi, eksiklik giderildikten sonra gerekçeli karar ve davalının temyiz başvuru dilekçesinin tereke temsilcisine tebliği ile temyiz süresinin beklenmesi için dosya yerel Mahkemesine geri çevrilmiş, Dairenin geri çevirme kararından sonra, Osmancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/137 Esas, 2022/343 Karar sayılı, 15.04.2022 tarihli kararıyla eldeki davaya ilişkin olarak mirasbırakan...’un terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış, geri çevirme kararında belirtilen usulü eksiklikler giderilmiştir.
6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, (IV/2.) no.lu paragrafta belirtilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
6.3.3. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescil isteğine ilişkin olup diğer mirasçılar..... ve .....’yi açıkta bırakacak şekilde, tapu kaydının iptali ile davacılar ve davalı adına iştirak halinde tesciline karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus tereke temsilcisi tarafından temyiz nedeni yapılmadığından davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak bozma sebebi yapılmamıştır.
Ne var ki hükmün bu haliyle de infaz kabiliyetinin bulunduğundan söz edilemez. Ancak, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
V. SONUÇ
1. (IV/6.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; davalının esasa yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2. (IV/6.3.3.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; hükmün 1. paragrafında yer alan "Dava konusu Çorum ili .... ilçesi ....köyü eski 334 yeni 107 ada 130 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan kaydının İPTALİ ile Osmancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/887 Esas 2010/841 Karar sayılı veraset ilamında yer alan davacılar ile davalı adına iştirak halinde mülkiyet hükümlerince TAPUYA KAYIT ve TESCİLİNE," cümlesinin tümden hükümden çıkartılmasına, yerine 1. paragraf olarak; "Dava konusu Çorum ili, ..... ilçesi,.....köyü 107 ada 130 parsel (eski 334 parsel) sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının Osmancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/887 Esas, 2010/841 Karar sayılı, 01.11.2010 tarihli veraset ilamındaki davacılar ... ve ...'un miras payları oranında iptali ile bu paylar oranında davacılar adlarına tesciline, kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına" cümlesinin yazılmasına, davalının temyiz itirazının değinilen yönden kabulüne; 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.