Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5638 E. 2023/7091 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazın tescil davasında, davacı tarafından imar ve ihya edildiği iddia olunan taşınmaz üzerindeki zilyetliğin 20 yıllık sürenin, taşınmazın edinilmesi için yeterli olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bilirkişi raporlarına göre, taşınmazın imar ve ihyasının 1984 ile 2002 yılları arasında tamamlandığının belirlenmesi ve davanın açıldığı 2013 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığının anlaşılması nedeniyle, davacı lehine zilyetlikle mülkiyet edinme koşullarının oluşmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/523 E., 2022/223 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen tapusuz taşınmazın tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Batman ili Merkez ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan ve 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacıya babasından intikal ettiğini, çok uzun süredir davacının zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek davacı adına tescilini talep etmiş, davacı ...'ın yargılama sırasında ölümü ile davaya mirasçıları devam etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, idareleri tarafından yaptırılan tahkikat sonucu taşınmazın kullanılmadığının, taşlık kayalık vaziyette olduğunun tespit edildiğini, davacı lehine zilyetlikle mülkiyet kazanma koşullarının oluşmadığını, taşınmazın Türk Medeni Kanunu'nun 713/6 ncı maddesi hükmü uyarınca Hazine adına tescilini talep ederek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 25.09.2014 tarihli ve 2013/65 Esas, 2014/482 Karar sayılı kararıyla; teknik bilirkişinin 22.05.2014 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 31.465,27 metrekarelik bölümü üzerinde davacı lehine Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri uyarınca zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.04.2019 tarihli ve 2016/9436 Esas, 2019/2964 Karar sayılı kararıyla; yapılan araştırma ve uygulamanın hükme yeterli bulunmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın 2002 tarihli hava fotoğrafında tarımsal faaliyette kullanıldığı, 1984 ve 2002 tarihleri arasında hava fotoğrafı bulunmadığından mahalli bilirkişi beyanlarının esas alındığı, böylece davacı lehine zilyetlikle mülkiyet edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (B1) ve (B2) harfleri ile gösterilen taşınmazlarda herhangi bir kullanım tespit edilemediğinden bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; fen bilirkişi raporunda (A) harfli ile gösterilen taşınmaz yönünden 1984 ve 2002 yılları arasında kullanım olup olmadığı ile ilgili yeterli değerlendirme yapılmadığını, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın imar-ihyasının tamamlandığı belirtilmişse de keşif esnasında çekilen fotoğraflarda taşınmazın taşlık nitelikte olduğunun görüldüğünü, davacı lehine zilyetlikle mülkiyet kazanma koşullarının oluşmadığını belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi,

2. Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddeleri,

3. Değerlendirme

1.Dava konusu taşınmaz 09.11.1957 yılında kesinleşen kadastro çalışmaları sonucunda kayalık olması nedeniyle tescil harici bırakılmış, davacı tarafından dava konusu taşınmazın imar ihya edildiğinden bahisle tescil davası açılmış, davalı Hazine TMK'nın 713/6 ncı maddesi hükmü uyarınca taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

2. Mahkemece fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 28.792,07 m²'lik taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmişse de yapılan değerlendirmenin isabetli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.

3. 4721 sayılı TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 inci maddelerinde; orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 inci maddesi uyarınca iktisap edilebilir.

4. Somut olayda, temyize konu (A) harfli taşınmazda 08.11.2021 tarihli jeodozi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin raporunda 1977 ve 1984 yıllarına ilişkin hava fotoğraflarında tarımsal kullanım olmadığı, 2002 yılına ait hava fotoğrafında ise tarımsal kullanım olduğu belirtilmiştir.

5. 10.11.2021 tarihli 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyetinin raporunda ise (A) harfli taşınmazın öncesinin çok taşlı olması nedeniyle imar-ihyaya ihtiyaç duyulan yerlerden olduğu, heyet gözlemine göre taşınmazın 1984 ile 2002 yılları arasında imar-ihyasının tamamlandığı belirtilmiş olup bu haliyle (A) harfli taşınmaz bölümü üzerinde imar-ihyanın tamamlandığı tarih ile davanın açıldığı 2013 yılı arasında ekonomik amaca uygun zilyetlik süresinin oluşmadığı ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

6. Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu (A) harfli taşınmaz bölümü üzerinde davacı taraf lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davanın kabul edilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.12.2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

- KARŞI OY -

Dava, tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığı gerekçesiyle anılan karar bozulmuştur.

İDM'ce bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine Dairemizce " Somut olayda, temyize konu (A) harfli taşınmazda 08.11.2021 tarihli jeodozi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin raporunda 1977 ve 1984 yıllarına ilişkin hava fotoğraflarında tarımsal kullanım olmadığı, 2002 yılına ait hava fotoğrafında ise tarımsal kullanım olduğu belirtilmiştir. 10.11.2021 tarihli 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyetinin raporunda ise (A) harfli taşınmazın öncesinin çok taşlı olması nedeniyle imar-ihyaya ihtiyaç duyulan yerlerden olduğu, heyet gözlemine göre taşınmazın 1984 ile 2002 yılları arasında imar-ihyasının tamamlandığı belirtilmiş olup bu haliyle (A) harfli taşınmaz bölümü üzerinde imar-ihyanın tamamlandığı tarih ile davanın açıldığı 2013 yılı arasında ekonomik amaca uygun zilyetlik süresinin oluşmadığı ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu (A) harfli taşınmaz bölümü üzerinde davacı taraf lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davanın kabul edilmesi isabetsizdir." gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

Tescil davalarında davanın kabul edilebilmesi için kural olarak dava tarihinden geriye doğru 20 yıl zilyet olunduğunun ispatlanması gerekmektedir. Davacı davasının 2013 yılında ikame etmiş olup davanın ispatlandığının kabulü için en az 1993'ten bu yana taşınmazda zilyet olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.

Taşınmazın 1977 ve 1984 yıllarına ait hava fotoğraflarında tarımsal kullanım olmadığı tespit edilmiştir. 2002 yılına ait hava fotoğrafında ise tarımsal kullanımın olduğu rapor edilmiştir. 1984 ile 2002 yılları arasında hava fotoğrafı bulunmadığından özellikle 1993'ten sonra taşınmazda tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığının diğer delillerle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu çerçevede dinlenen mahali bilirkişi ve tanık beyanlarında taşınmazda dava tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla bir süre ile davacı tarafın zilyetliğinin bulunduğu ifade edilmiştir.

10/11/2021 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda ise krokide A harfi ile gösterilen taşınmazın, sahip oldukları arazi ve toprak karakteristiklerine göre halihazırda işlemeli tarıma uygun 4.sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, taşınmazın halihazırda sürülü olduğu, üzerinde mevsim itibariyle herhangi bir bitkinin ekili veya dikili olmadığı, krokide A harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmazın öncesinin çok taşlı olması nedeniyle imar-ihyaya ihtiyaç duyulan yerlerden olduğu, ancak daha sonra çekişmeli taşınmazın üzerinde taşların toplatılarak imar-ihya edildiği, dava konusu A harfi ile gösterilen taşınmazla ilgili imar-ihya işleminin 1984 ile 2002 yılları arasında tamamlandığı, dolayısıyla bu tarihler arasında ekonomik amaca uygun kuru tarım arazisi olarak kullanılmaya başlandığı kanaatine varıldığı şeklinde rapor düzenlenmiştir.

Sayın Çoğunlukça raporda imar ihya işleminin 1984 ile 2002 yılları arasında tamamlandığı biçimindeki değerlendirme, imar ihyanın 2002 yılında tamamlandığı şeklinde kabul edilerek davacı lehine zilyetlik süresinin oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Oysa 1984 tarihinden sonra hava fotoğrafı bulunmadığından ve 1984 tarihli hava fotoğrafında tarımsal faaliyetin bulunmadığı tespit edilip 2002 yılına ait hava fotoğrafında ise tarımsal faaliyetin yapıldığı tespit edildiğinden ziraat bilirkişilerin bu olguya dayalı olarak imar ve ihyanın bu tarihler arasındaki bir süreçte tamamlandığını ifade ettikleri anlaşılmaktadır. Ancak bu bilirkişi beyanlarına göre imar ihyanın 1984 tarihinden sonraki herhangi bir tarihte bu bağlamda 1993 yılından önceki bir tarihte tamamlanmış olması mümkündür. Teknik bilirkişiler bu hususta kesin bir tespit yapamadıklarından bu durumda mahali bilirkişi ve tanık beyanlarına göre açıklığa kavuşturulması gerekir. Mahalli bilirkişi ve tanıklar da davacının zilyetliğinin dava tarihinden geriye doğru 20 yılı aşacak şekilde bulunduğunu bildirdiklerinden bu durumda davacı lehine zilyetlik şartlarının oluştuğunun kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.

Açıklanan nedenlerle, İDM kararının onanması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yönündeki bozma kararına iştirak edilememiştir.