"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1.Hukuk Dairesince, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davada davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalı ... yönünden ise kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl davada davalı, birleşen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleşen davada davacı, ortak mirasbırakan ... ...’in 2353 ve 1539 (ifraz ile 6973, 6974, 6975) parsel sayılı taşınmazlarını davalı torunu ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, birleşen davada ise ...’a temlik edilen 6973 parsel sayılı taşınmazın diğer davalı kardeşi ...’a devredildiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı ..., mirasbırakanın torunu ...’in borçları nedeniyle 6973 parsel sayılı taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, taşınmazın icra yoluyla satılmaması için mirasbırakandan bedeli karşılığı satın aldığını ve taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırdığını, 2353 parsel sayılı taşınmazı da mirasbırakanın ihtiyacı nedeniyle kendisine bedel karşılığı sattığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Birleşen davada davalı ..., devrin bedeli karşılığında yapıldığını, muvazaanın olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.05.2016 tarihli ve 2015/494 E., 2016/532 K. sayılı kararıyla; devirlerin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B Bozma Kararı
Dairenin 03.02.2020 tarihli ve 2016/15041 Esas, 2020/499 Karar sayılı kararı ile; "davacı tanık deliline dayanmış, 19.01.2016 tarihli dilekçesi ile ..., ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ....’i tanık olarak bildirmiş, Mahkemece ..., ... ..., ... ..., ... ... dışındaki tanıklar dinlenmiş, anılan davacı tanıklarının beyanları alınmamış, ayrıca davalı tanık olarak bildirdiği ...’i dinletmekten vazgeçmiş ise de, davacı tarafın buna ... göstermemesine rağmen anılan tanık mahkemece dinlenmemiştir. Yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular birlikte değerlendirildiğinde; davacı tanıklarından ..., ... ..., ... ..., ... ... ve dinlenilmesinden vazgeçilmesine davacı tarafça ... gösterilmeyen davalı tanığı ... dinlenmeden, olaya ilişkin bilgi ve görgülerine başvurulmadan sonuca gidilmiştir. Hâl böyle olunca davacının bildirmiş olduğu tanıkların ve davalı tanığı ...’in dinlenmesi, toplanan deliller toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir." gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
C. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.10.2021 tarihli ve 2020/439 E., 2021/650 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın devir tarihi itibariyle mal satmasını gerektirir bir durumun olmadığı, devrin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, birleşen davada davalı ...’un kayıt maliki olmaması nedeniyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Bozma Kararı Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı, birleşen davada davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Asıl davada davalı, birleşen davada davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından bedeli karşılığında satış işlemine konu edildiğini, taraflar arasında devre ilişkin 19.08.2013 tarihli harici satış sözleşmesinin düzenlendiğini, yargılama aşamasında dinlenen tanıkların da devrin muvazaalı olmadığı yönünde açıkça beyanda bulunduklarını, dava konusu taşınmazların ifraz işlemine tabi tutulmadan önce banka lehine ipotek tesis edildiğini, mirasbırakan tarafından borcun ödenememesi nedeniyle taşınmazların satışa çıkartıldığını ve bedeli karşılığında davalılar tarafından devralındığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, ... ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
2. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3. Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 26. maddesi hükmü gereğince; hakim, kural olarak tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Buna usul hukukunda taleple bağlılık ilkesi denilmektedir.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna ve bozma kararına uygun olup asıl davada davalı, birleşen davada davalılar tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Asıl davada davalı, birleşen davada davalılar vekilinin bu yönlere ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine.
3. Ancak birleşen davada davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece doğru sicil oluşturma ilkesi uyarınca dava konusu 6974, 6975, 2353 ve 6973 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, davacının miras payı oranında iptal ve tescile, kalan payların ise davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davalılar yönünden de miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmiş olması doğru değildir.
4. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 438 ... maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Asıl davada davalı, birleşen davada davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendi hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine (1) bent olarak "Asıl davanın kabulü ile Konya ili Hüyük ilçesi, Kıreli Mahallesinde bulunan 6974, 6975 ve 2353 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının Beyşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.08.2015 tarihli ve 2015/607 E., 2015/607 K. sayılı mirasçılık belgesi gereğince davacının miras payı olan 3/9 oranında iptali ile bu payın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 6/9 payın davalı ... uhdesinde bırakılmasına,” cümlesinin yazılmasına,
3. Hükmün birleştirilen dosyada iptal - tescile ilişkin ''Birleştirilen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;...'' şeklinde başlayan fıkrası çıkartılarak yerine; "Birleştirilen davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; Konya ili, Hüyük ilçesi, Kıreli Mahallesinde bulunan 6973 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Beyşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.08.2015 tarihli ve 2015/607 E., 2015/607 K. sayılı mirasçılık belgesi gereğince davacının miras payı olan 3/9 oranındaki iptali ile bu payın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 6/9 payın davalı ... uhdesinde bırakılmasına, davalı ... yönünden ise pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine,” cümlesinin yazılmasına, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.