"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS - TAZMİNAT
Taraflar arasındaki tapu iptal-tescil, olmazsa tenkis ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tenkis isteğinin kabulüne, Çivril Huzurevi Müdürlüğüne karşı açılan davanın reddine ilişkin kararın, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının başvurusunun esastan reddine, davalıların başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan ...'un maliki olduğu 79 ada 3 parsel sayılı taşınmazı bağış sureti ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne huzurevlerinden birinde ücretsiz kalmak şartıyla bağışladığını, bilahare taşınmazın 5018 Sayılı Yasa'ya istinaden Maliye Hazinesine devredildiğini, mirasırakanın sözleşmenin yapıldığı tarihte ayırt etme gücünden yoksun olduğunu, mirasbırakanın maaşının olduğunu, huzurevinde ücretsiz kalsaydı parasının olması gerektiğini, kaldığı dönemde ücret alındığını, mirasbırakanın hastalık durumundan yararlanarak hile ve gabin ile sürekli bağış yaptırıldığını ileri sürerek, taşınmazın ehliyetsizlik nedeniyle, bu mümkün olmadığı takdirde gabin ve hile hukuksal nedenlerine dayalı olarak iptali ile adına tesciline, olmazsa tenkise ve Huzurevi Müdürlüğüne yaptığı ödemelerin şimdilik 1.000,00.-TL’nin haksız ödeme tarihlerinden itibaren başlayacak yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Buldan Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.03.2019 tarihli 2014/278 Esas, 2019/216 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın ehliyetsiz olmadığı, işlemlerin gabin ve hile ile yapılmadığı gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil ile haksız ödemelere ilişkin talebin reddine, tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının tüm talepleri açısından davanın reddine karar verilmesi gerektiği, olmazsa tenkis talebi açısından seçimlik haklarını taşınmazın iadesi yönünde kullandıkları hususu nazara alınarak yeniden hükmün kurulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın bağışlamanın yapıldığı tarihten önce ve bağışlama tarihinde ayırt etme gücünden yoksun olduğunu, alınan ATK raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, tanıkların beyanlarında açıkça mirasbırakanın akli dengesinin yerinde olmadığını, başkasının yönlendirmesine açık durumda olduğunu belirttikleri, bu durumundan yararlanılarak hile ve gabin ile iradesinin etkilendiğini, davalı ... tarafından sürekli bağış adı altında her ay ücret alınmaya devam edildiğini, temlik Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna (Çivril Huzurevine) yapıldığından ve kanunen re'sen Maliye Hazinesine devredildiğinden her ikisine de dava açma mecburiyeti doğduğunu, kusuru bulunmadığını, buna rağmen Çivril Huzurevi Müdürlüğüne açılan davanın reddedilmesinin ve aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin eksik ve hatalı hesaplandığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Denizli ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile karar verildiğini, kurum yönünden davanın öncelikle usul yönünden reddini, Mahkeme aksi kanaatte ise esas bakımından tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli 2021/869 E., 2021/1480 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın akit tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu, mirasbırakanın 10.03.1999 tarihli akit ile “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne ait huzurevine yerleştirilmek ve ücretsiz olarak bakımının yapılması kaydıyla” çekişmeli taşınmazlarını bağışladığı, mirasbırakanın temlik tarihinden itibaren ölüm tarihinden 6 ay öncesine kadar Çivril Huzurevinde bakımının yapıldığı, bu durumda bağışlamanın ivazlı olduğu, mirasbırakanın TMK’nın 565/4. maddesi uyarınca saklı payı zedeleme kastı ile hareket etmediği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine, davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 bendi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davacının tapu iptal tescil ve tenkis talebinin ayrı ayrı reddine, davalı ... Müdürlüğüne karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunu, davalıların süresinde cevap vermediğini savunmalarının dikkate alınmaması gerektiğini, bağış adı altında mirasbırakandan ödemeler alınmaya devam edildiğini, tek malvarlığının tek mirasçısının hak sahipliğini engellemek adına devredildiğini, saklı payının zedelendiğini, taşınmazın davalı Huzurevine bağışlanması nedeniyle taraf gösterildiğini, kusuru olmadığını, davanın reddi ve aleyhine vekalet ücreti takdirinin doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ehliyetsizlik, hile ve gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil, olmazsa tenkis ve tazminat istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 10. maddesine göre, “ Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.”, TMK’nın 14. maddesine göre, “Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur.”, TMK’nın 16/1. maddesine göre, “Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazandırmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.”
TMK’nın 405. maddesine göre, “Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır. Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.”
3.2.2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
3.2.3. Sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 28. maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
3.2.4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 10. maddenin üçüncü fıkrası ile 12. maddenin birinci fıkrası, 16. maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
(3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3.3.2. Davacının vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davacı tarafından davalı ... Müdürlüğüne karşı yapılan ödemeler için dava dilekçesinde dava değeri 1.000,00 TL olarak gösterildiğine ve harç ikmal edilmediğine göre, davalı taraf lehine vekalet ücretinin, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden nispi olarak hesaplanması, nispi vekalet ücretinin de maktu ücretin altında kalması halinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre dava değerini geçemeyeceği, bu nedenle 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı aleyhine olacak şekilde fazladan vekalet ücreti takdir edilmesi isabetsizdir. Ne var ki, anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenle; davacının temyiz isteminin kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 7. bendindeki "2.725,00 TL" ibaresinin çıkarılarak yerine "1.000,00 TL" ibaresinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, sair temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 01.06.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.