Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5675 E. 2023/1750 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması sebebiyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, terditli olarak talep edilen bedelin hüküm altına alınmasının ardından davalı vekilinin yaptığı tavzih talebiyle eklenen vekalet ücreti hükmünün hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hükümde yer almayan hususların 305/A maddesi kapsamındaki ek karar talebiyle değil, 305. madde kapsamındaki tavzih talebiyle düzeltilemeyeceği ve bedele hükmedilmesi halinde ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı gözetilerek ek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın bir kısım davalı yönünden reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Davalılar vekilinin hükmün tavzihini talep etmesi üzerine 23.05.2021 tarihli ek karar ile davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilerek kararın tavzihine, davalı vekilinin diğer talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar, davalılar vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalılardan ...’i bir kısım taşınmazlardaki paylarını satması için vekil tayin ettiğini, 433 parsel sayılı taşınmazdaki payının vekil ... tarafından davalı ...’e, 353 ve 478 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının da davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiğini, anılan şahısların da bu taşınmazları davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiklerini, vekil ... tarafından yapılan temliklerin rayiç değerinin çok altında olduğunu, kendisine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalılar ..., ... ve ..., taşınmazları tapu kaydına güvenerek iyi niyetle satın aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

2.Davalı ..., işlemlerin davacının bilgi ve talimatı doğrultusunda yapıldığını, özen yükümlülüğüne uygun hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.2014 tarihli ve 2013/173 Esas, 2014/597 Karar sayılı kararıyla, davalı ...’in kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine, vekil ...’nin vekalet görevini kötüye kullandığı, davalılar ... ve ...’in de bu hususu bilebilecek durumda olduğu gerekçesiyle 55.497,20 TL bedelin davalılar ..., ... ve ...’den tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 02.10.2019 tarihli ve 2016/11516 Esas, 2019/4956 Karar sayılı kararıyla; “...davacının davalılardan bedel talebi olduğu gözetildiğinde, vekil ...’nin vekil edene hesap verme yükümlülüğü çerçevesinde satış bedellerini vekil edene ödeme borcu bulunduğundan, bedelin ödendiğinin ispat külfeti davalı vekile düşmektedir. Tanık beyanları ile dosyadaki bilgi ve belgelerden, satış bedellerinin davacıya ödendiği vekil tarafından kanıtlanmış değildir. Bu nedenlerle, davalı ... yönünden bedele ilişkin davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’nin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.

Ne var ki, vekil olan davalı ... dışındaki diğer davalılar ... ve ...'in, satış bedelinden davalı ... ile birlikte sorumlu tutulmaları doğru değildir.

Hal böyle olunca; davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davalılar ... ve ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 17.07.2020 tarihli ve 2020/364 Esas, 2020/214 Karar sayılı kararı ile davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, diğer hususlar bozma öncesi yargılama ile kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.04.2021 tarihli ve 2021/426 Esas, 2021/2273 Karar sayılı kararıyla; “...Somut olayda; ilk hükümde bedele ilişkin istemin kabulü ile 55.497,20 TL alacağın ... dışındaki davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, diğer hususların kesinleştiği gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup davalı ... yönünden bedel konusunda infazı kabil bir karar verilmemiş olması doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca; davalı ... yönünden infazı kabil bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

1. Ankara 34. Asliye Hukuk Mahkemesinin (HSK 1. Dairesinin 08.07.2021 tarihli ve 568 sayılı kararı uyarınca) 26.11.2021 tarihli ve 2021/776 Esas, 2021/116 Karar sayılı kararı ile tapu iptali ve tescil talebinin reddine, davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, 55.497,20 TL bedelin davalı ...’den tahsiline, davalılar ... ..., ... ve ... kendilerini vekille temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp anılan davalılara verilmesine karar verilmiştir.

2. Davalılar vekili 27.04.2022 tarihli dilekçesinde, davacının bedele ilişkin istemi açısından davanın davalılar ... ..., ... ve ... yönünden reddine karar verildiğini, davalıların lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verildiğini, ayrıca ... açısından reddolunan kısım yönünden lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirterek kararın tavzihini talep etmiştir.

3. Mahkemenin 23.05.2021 tarihli ek kararı ile davalı ... lehine reddedilen kısım üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesi ile davalı ... lehine dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilerek kararın tavzihine, davalı vekilinin diğer talebinin hükmün tamamlanması niteliğinde olmadığından reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davalılar ve davacı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ... açısından reddolunan kısım olan 20.282,80 TL üzerinden davalı ... lehine nispi vekalet ücreti doğmuşken diğer davalılar ..., ... ve ... yönünden dava tamamen reddolunduğundan 75.780,00 TL üzerinden anılan davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığını belirterek, ek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalılar vekilinin tavzih isteminin hukuka uygun olmadığını, Mahkemece tavzih talebinin kabulü ile ek hüküm verilmek suretiyle hükmün tamamlanması yoluna gidilemeyeceğini, hükümde yer almayan, unutulan hususların tavzih yolu ile hükme eklenemeyeceğini, davalıların kendilerini tek vekille temsil ettirdiğini, her bir davalı için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, davalılar vekilinin, husumet yokluğu nedeniyle davalılar hakkında tümüyle reddedilen dava için alabileceği vekalet ücretinin maktu vekalet ücreti olduğunu belirterek, ek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkin olup, taraflarca temyiz edilen ve çözümlenmesi gereken asıl husus ise tavzih kararının yerinde olup olmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 305. maddesi: "(1)Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

(2)Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." şeklindedir.

2. Aynı Kanun’un hükmün tamamlanması başlıklı 305/A maddesinde ise "Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir." hükmü düzenlenmiştir.

3. Aynı Kanun’un 326. maddesinin (1) numaralı fıkrasında açıkça “Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” denilmek suretiyle yargılama giderleri ve bunlardan olan vekalet ücretinden kimin sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır.

3. Değerlendirme

1. Hemen belirtmek gerekir ki, hükmün tavzihini düzenleyen HMK’nın 305. maddesinde hükmün açıklanması veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesi; HMK’ya 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun'un 27. maddesi ile eklenen 305/A maddesinde ise, hükümde eksik bırakılan hususların hükme eklenmesi amaçlanmakta olup, Mahkemenin 26.11.2021 tarihli kararı ile davalılar ... ..., ... ve ... lehine 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp anılan davalılara verilmesine karar verildiği gözetildiğinde vekâlet ücretine ilişkin hükmün bu kısmının 6100 sayılı HMK'nın 305/A maddesi gereğince tavzih yoluyla değiştirilmesine, bir başka ifade ile maktu takdir edilen vekalet ücretinin nispi olarak değiştirilmesine olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, davalıların bu yöne ilişkin taleplerinin 23.05.2021 tarihli ek kararda reddedilmesi doğru olduğu gibi, 26.11.2021 tarihli asıl kararın davalılar vekili tarafından bu yöne ilişkin olarak süresinde temyiz edilmediği de dikkate alındığında, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince;

Davacı, dava dilekçesinde öncelikle tapu iptali ve tescile karar verilmesini, bu talebi kabul edilmez ise bedele hükmedilmesini istemiş olup, dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak rayiç değerinin esas alınacağı, terditli bedel istemi yönünden ayrıca ıslah yapılmasına da gerek olmayacağı kuşkusuzdur.

Somut olayda, 01.04.2013 tarihli tensip kararı uyarınca, davacının taşınmazdaki payına isabet eden bedelin dava dilekçesinde dava değeri olarak gösterilen 6.000,00 TL olabilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilerek davacıya dava değerini açıklayıp eksik harcı tamamlaması için süre verilmiş ve davacı vekilince dava değerinin 75.780,00 TL olduğu bildirilerek tamamlama harcı yatırılmış, dava konusu taşınmazların davacının payına isabet eden keşfen saptanan değeri ise 55.497,20 TL olarak saptanmış ve Mahkemece terditli bedel isteğinin kabulü ile 55.497,20 TL’nin davalı ...’den tahsiline karar verilmiş olup, davacının terditli bedel isteğinin kabulüne karar verildiği gözetildiğinde davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği açıktır.

Hal böyle olunca; davalılar vekilinin 27.04.2022 tarihli dilekçesindeki hükmün tavzihi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ek karar verilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

Davacı vekilinin 23.05.2021 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazının kabulü ile 23.05.2021 tarihli ek kararın BOZULMASINA,

Alınan peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

23.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.