"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ : 06.02.2018
SAYISI : 2021/767 E., 2022/681 K.
DAVA TARİHİ : 15.01.2014
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/25 E., 2017/454 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 12.9.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd.vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları Hasan An'ın 279 ada 62 parsel sayılı taşınmazını 2. eşi davalı ... ve onun yeğeni olan diğer davalı ...'yi ara malik olarak kullanarak Fatma'dan olma çocuğu davalı ...'ye satış suretiyle temlik ettiğini, 1008 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu meskeni davalı ...'yı ara malik olarak kullanarak, 2 nolu meskeni ise doğrudan davalı ...'ye satış suretiyle devrettiğini, temliklerin Fatma'nın ve ondan olma çocuklarının baskısı ile mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Asıl davada davacı ... yargılama sırasında ölmüş olup tek mirasçısı olan ... davada taraftır.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalılar, miras taksim sözleşmesi niteliğinde olan 29.08.2001 tarihli "anlaşmadır" başlıklı belge gereğince davacıların çekişme konusu taşınmazlarda haklarının kalmadığını, davanın taşınmazlardaki değer artışından dolayı kötüniyetli olarak açıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.10.2017 tarihli ve 2014/25 E., 2017/454 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının sabit olduğu, ancak her ne kadar birleştirilen davada davacılar arasında yer alan Nazlı ve Cevriye’nin 29.08.2001 tarihli anlaşmada imzaları bulunmasa da adı geçen davacıların henüz dava açmadan önce asıl davada tanık sıfatıyla verdikleri beyanlarında kendilerinin de sözleşmeye katıldıklarını ifade ettikleri, böylelikle anlaşmanın tüm davacıların çekişme konusu 1008 ada 10 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerdeki haklarından feragat niteliğinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların 2 ve 3 nolu bağımsız bölümler yönünden reddine, 279 ada 62 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilleri ile asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.10.2018 tarihli ve 2018/388 E., 2018/1290 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının sabit olduğu, davalı ...'nin ara malik konumunda bulunduğu, davalı tarafça sunulan belgenin tüm mirasçıların imzası bulunmadığından geçerli bir taksim sözleşmesi niteliğinde olmadığı, belgede imzası bulunan davacılar yönünden geçerli kabul edilmesinin hak dengesini bozacağı gerekçeleriyle asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 inci maddesi uyarınca esastan reddine, asıl ve birleştirilen davada davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 inci maddesi gereğince kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 16.02.2021 tarihli ve 2019/35 E., 2021/819 K. sayılı kararıyla; ''...Davalı tarafça dosyaya ibraz edilen "anlaşmadır" başlıklı 29.08.2001 tarihli belge mirasbırakan Hasan'ın bir kısım mirasçıları arasında, mirasbırakanın terekesinin mirasçılar arasında paylaştırılmasına ilişkin olarak düzenlenmiş olup mirasçılar arasında yer alan eldeki davacılardan Nazlı ve Cevriye'nin imzalarını taşımadığından anılan sözleşmenin geçerli olmadığı sabittir. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ve özellikle taşınmazların mirasbırakan tarafından davalılara temlikinin muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Harç ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği gibi, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, mirasbırakan tarafından temlik edilen payın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden kısım olup, davanın kabulü halinde bu değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmektedir. Öte yandan, birleştirilen davalar birlikte görülmekle beraber ayrı dava olma özelliklerini koruduklarından her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmektedir. Nitekim 6100 sayılı HMK'nın 297/2 nci maddesinde hüküm kısmında isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunmasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Bu ilke uyarınca, hüküm ile birlikte her bir dava yönünden hükmün fer’ilerinin de ayrı ayrı belirtilmesi gerekmektedir. Ne var ki, dava değerleri farklı olmasına rağmen asıl ve birleştirilen davada aynı miktarda harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi her bir davalı adına kayıtlı taşınmazlar farklı olduğundan, her bir davalıya karşı ayrı ayrı dava açılması mümkün iken birlikte dava açılmış olup 6100 sayılı HMK'nın 326 ncı maddesi uyarınca, davada haksız çıkan ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalıların, adlarına kayıtlı taşınmazların ayrı ayrı belirlenen ve davacıların miras payına isabet eden dava değeri üzerinden hesaplanan harç ve vekalet ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları gerekirken, müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları hatalıdır.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.04.2022 tarihli ve 2021/767 E., 2022/681 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakanın terekesinde Tahtakale’de 2 dükkan ve Fatih ilçesinde 5 katlı bir apartman bulunduğunu, dükkanlardan birinin satıldığını ve satış bedelinden davacıların miras paylarının karşılığını aldıklarını, diğer dükkanın ise davalılardan Ali’ye muvazaalı olarak devir edildiği iddia edilen dükkan olduğunu, mirasçılar arasında yapılan 29.08.2001 tarihli sözleşmede dükkanın ...’na devredildiğinin açıkça belirtildiğini, ancak sözleşmeye sehven murise ait diğer dükkanın ada ve parsel numarasının yazıldığını, tüm tanıkların ve davacıların mirasbırakanın iki dükkanından birinin davalı ...’ye devir edildiğini beyan ettiklerini,mirasçılar arasında düzenlenen 29.08.2001 tarihli sözleşmenin İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından miras taksim sözleşmesi olarak yorumlandığını, oysa bu sözleşmenin miras hakkından feragat sözleşmesi olduğunu,bu sözleşmeye yanlış anlam yükleyerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davaların davalı ...’a karşı açıldığını, ancak dava açıldığı tarihte ...’ın malik sıfatını taşımadığını, bu nedenle Fatma yönünden taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, 29.08.2001 tarihli anlaşma başlıklı belgede ... Kantarcı’nın imzasının bulunduğunu, bu nedenle bu belgenin ...’ya teban davacı olan ... yönünden feragatname hükmünde olduğunu, anılan sözleşme gereğince dava konusu 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin terekeye dahil edildiğini ve mirasbırakanın satılan diğer dükkanından bu iki bağımsız bölüm bedellerinin davacılara ödendiğini, 29.08.2001 tarihli feragat sözleşmesinin tüm mirasçılar yönünden geçerli olduğunun tanıklar ve davacı beyanları ile ikrar edildiğini, birleştirilen davanın davacıları yönünden ise, davacıların annesi Kıymet’in tanık olarak verdiği beyanlarında diğer satılan dükkan satışından dava konusu taşınmazlardaki miras hakları nedeniyle fazla miras payı aldığını, aldıkları bu fazla bedelin 29.08.2001 tarihli anlaşmanın tüm mirasçılar yönünden geçerli olduğunu, anlaşmayı zımnen kabul ettiklerinin ikrarı olduğunu, bu anlaşmaya dava konusu üç taşınmazın da dahil olduğunu ve tüm mirasçıların bu taşınmazlardan kendilerine düşecek miras paylarını satılan diğer dükkan bedelinden aldıklarını, mirasbırakanın ölümünden sonra terekeye ilişkin aktif ve pasif tüm hakların sahiplerine iade edildiğini, davacılarca davanın kötü niyetli olarak açıldığını, asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; ... Medeni Kanunu'nun 706 ncı ... Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 4.442,28 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’ndan, 7.343,59 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’dan alınmasına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.