Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5821 E. 2023/1883 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, eşine yaptığı taşınmaz devrinin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, mirasbırakanın eşine yaptığı taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunu ispatlayamaması ve devrin boşanma davası sürecinde gerçekleşmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...'nun maliki olduğu 1071 ada 9 parsel sayılı taşınmazını 29.06.1979 tarihinde eşi olan ... ... ...'na mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak devrettiğini, bilahare eşinden boşandığını, devir işlemi yapıldığında kendisinin murisin tek mirasçısı olduğunu, 30.11.1971 doğumlu olup Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/349 Esas 1988/988 Karar sayılı kararı ile açtığı babalık davasının kabul edildiğini ve muris ile aralarında bağ kurulduğunu, ... ...'in davacının doğumundan haberdar olduğunu, dava konusu taşınmazın ... ...'e devrinden sonra boşandıklarını, ... ...'in ölmeden kısa bir süre önce muristen sonra evlendiği eşinin çocukları olan davalılar ... ... ile ...'ı evlat edindiğini, dava konusu taşınmazın davalılara intikal ettiğini, davalıların ise 16.02.2012 tarihinde taşınmaz ile ilgili kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettiklerini ileri sürerek, davalılar adına olan bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, dava konusu taşınmazın murisleri olan ... Hanım ve ailesinin kazancı ile edinildiğini, muris ile ... ...'in 24.05.1952 tarihinde evlendiklerini, murisin iç güveyi konumunda olduğunu, kayınpederinin evine taşındığını, ... Hanım'ın ailesinin varlıklı insanlar olduklarını, murisin o zamanlar tapu kadastroda memur olarak çalıştığını, maaşından başka geliri olmadığını, murisin sonraki evliliğinden iki evladı daha olduğunu, dava konusu taşınmazın ... ... Hanım'ın alacağına karşılık boşanma sebebiyle verildiğini, muris muvazaası koşullarının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2018 tarihli ve 2015/175 E., 2018/197 K. sayılı kararıyla; davacının dosyada yer alan İstanbul 25. Noterliğinin 13.10.2014 tarihli ve 26098 yevmiye no.lu mirasçılık belgesine göre muris ...'nun 1/4 pay ile mirasçısı olduğu, evlilik dışında ... davacının açtığı babalık davası sonucunda Bakırköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/349 E.-1998/998 K. sayılı ve 25.11.1998 tarihli karar gereğince muris ...'nun hanesine kaydının yapıldığı, muris ile arasındaki soybağının bu şekilde kurulduğu, davaya konu taşınmazın dava dışı eski eş ... ... ...'na devir tarihi olan 1979 yılında her ne kadar davacı ile muris baba ... arasındaki soybağı ilişkisi resmi kayıtlara ya da mahkeme kararlarına dayanmamakta ise de murisin davacının varlığından haberdar olduğu, dolayısıyla davacıya yönelik muvazaa iradesine sahip olabileceği, kaldı ki dinlenen ve anlatımları samimi bulunan tanıkların da bu yönde beyanda bulunduğu, davaya konu taşınmazın gerçek değeri ile satış tarihinde gösterilen değeri arasında fahiş farkın bulunduğu, davalılar tarafından davaya konu taşınmazın ivazlı biçimde devralındığının ispatlanamadığı, muris ...'nun devir tarihi olan 1979 tarihindeki mali durumunun tanık beyanlarına göre yerinde olduğu, davaya konu taşınmazın devrinin ihtiyaçtan doğmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.02.2020 tarihli ve 2019/289 Esas, 2020/223 Karar sayılı kararıyla; 1.4.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri olup olmadığı yönünde Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığı, muris ... ...'in eşi ... ... ile boşanmasına dair dava dosyasının araştırılıp dosya arasına alınması, Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/349 E. - 1998/998 K. sayılı dava dosyasının dosya kapsamına alınması, davalı tanıklarının dinlenmesi, toplanacak delillerle birlikte toplanan deliller değerlendirilerek murisin iradesinin tam olarak açıklığa kavuşturulması ve bilahare esas hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 30.11.2020 tarihli ve 2020/83 Esas, 2020/361 Karar sayılı kararıyla; muris ile eski eş ... ... ...'nun 06.07.1979 yılında kesinleşen mahkeme kararı ile boşandığı, boşanmanın şiddetli geçimsizliğe dayandığı, murisin 01.08.1979 tarihinde dava dışı ... ... ile evlendiği, her ne kadar davacının evlilik dışı doğması nedeni ile kendisinin mirastan mahrum bırakıldığı iddia edilmiş ise de murisin davalıların murisi ile çekişmeli boşandığı, dava konusu edilen taşınmazın alımına eski eş ... ... ...'nun ailesinin destek olduğu, devredilen taşınmazın muris ve eski eşin oturduğu aile konutu olduğu, murisin vefat tarihi ile dava tarihi arasında uzun zaman geçtiği, davacının murisinin vefatı ile dava tarihi arasında yaklaşık 16 yıl bulunduğu, davacının Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/679 E. sayılı dosyası ile murisin son eş ve çocuklarına karşı muvazaa iddiası ile dava açtığı, ancak davalılar ve murisleri ... ...'e davayı yöneltmediği, davacının belirlenen sürede muvazaa iddiasında bulunmadığı, her ne kadar muris muvazaası dosyalarında hak düşürücü süre ve zaman aşımı def'inin ileri sürülmesi mümkün değil ise de uzun süre sonra hakkın kullanılmasının hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirileceği, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin delilleri hatalı takdir ederek hukuka aykırı bir karar verdiğini; gerekçesinde tamamıyla davalı tanık beyanlarının nazara alındığını, murisin parası olmayan fakir bir eş olmadığını, tam aksine ... ...'in ev hanımı olup ailesinden kalan bir malvarlığı bulunmadığını, Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/679 E. sayılı dosyasının incelenmesi halinde murisin onlarca taşınmazı olduğu ve müvekkiline miras bırakmamak için sattığının anlaşılacağını, zira murisin müteahhit olup zengin bir iş adamı olduğunu; tanıkları ... ...'ın, bizzat muristen davalıya yapılan temlikin bedelsiz olduğunu duyduğunu, ... ...'in ev hanımı olup gelirinin, malvarlığının bulunmadığını beyan ettiğini, murisin arkadaşı olan tanığın tarafsız bir tanık olduğunu; davalı tarafın da temlikin bedelsiz olduğunu, taşınmazın boşanma nedeniyle devredildiğini kabul ettiklerini, kaldı ki davalı tarafın söz konusu taşınmazı boşanma davasında tazminat olarak verdiği yönündeki itirazlarının da gelen boşanma kararı ile gerçek dışı olduğunun tespit edildiğini; müvekkilinin taşınmazın devrinden 2015 yılında haberdar olduğunu, bu konuda kendisine babasının arkadaşı olan ... ...'ın bilgi verdiğini, iş bu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu yönündeki Mahkeme gerekçesinin kabule şayan olmadığını, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda zamanaşımının söz konusu olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

E. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2022 tarihli ve 2021/627 Esas, 2022/1021 Karar sayılı kararıyla; murisin, eşi ... ... aleyhine 14.06.1979 tarihinde şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak boşanma davası açtığı, boşanma davası esnasında 29.06.1979 tarihinde davaya konu taşınmazı ... ...'e satış suretiyle devrettiği, muris ile ... ...'in 02.07.1979 tarihinde boşandıkları, bilahare murisin 01.08.1979 tarihinde ... ile evlendiği; murisin temlikteki asıl irade ve amacının boşanmayı temin etmek olduğu; dolayısıyla mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapılan devirden söz edilemeyeceği, Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın sonucu itibarıyla isabetli olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin farklı gerekçelerle davayı reddettiğini, eğer boşanmayı sağlamak için söz konusu taşınmaz devredilmiş olsaydı boşanma protokolü yapılarak bu protokolde taşınmazın muris tarafından ... ...'e devredileceği hususunun açık açık yazılmış olması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesince niyet okuma suretiyle karar verildiğini, davalının savunmasını ispatlayacak somut bir delilinin bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedene dayalı iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, ... ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

3. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesi, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle davacının HMK.nın 190 ve TMK.nın 6. maddeleri gereğince temlikin muvazaalı olarak yapıldığı hususunu usulünce kanıtlayamadığı gözetilerek, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.