Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5888 E. 2023/7632 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerinde davacıların zilyetlik iddiasına dayanarak açtıkları tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın tespit tarihi itibarıyla hangi sit alanında olduğunun tespiti ve buna göre zilyetliğin kazanılıp kazanılmadığının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kadastro tespiti tarihinde hangi sit alanında olduğunun belirlenmesi ve davacıların zilyetlik iddialarının bu duruma göre değerlendirilmesi gerektiği, taşınmaz üzerinde sonradan yapılan sit alanı değişikliklerinin geçmişe etkili olamayacağı ve mahkemenin bu hususları dikkate almadan karar verdiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/306 E., 2022/189 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 24.01.2019 tarihli 2016/6956 Esas, 2019/234 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, ... ilçesi ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 466 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kullanıcısının davacılar olduğunu ancak doğal sit alanında bulunduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.11.2015 tarih 2014/528 Esas, 2015/598 Karar sayılı kararı ile; davacıların davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına 1/3’er payla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.01.2019 tarihli 2016/6956 E.- 2019/234 K. sayılı kararıyla; “El birliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş bir payları olmayıp her birinin payının taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, davacıların mirasbırakanından kendilerine kaldığı iddiası ile dava açtıkları ancak çekişmeli taşınmazın ne şekilde intikal ettiğinin açıklanmadığı, keşifte alınan beyanlarla da taşınmazın davacılara ne şekilde intikal ettiği hususunun açıklığa kavuşturulmadığı, bu sebeple davacı tarafa bu hususun açıklattırılması, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, taraf teşkilinin sağlanması gerektiği” belirtilerek karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan gelen harita ve belgeler yöntemince zemine uygulanarak bilirkişi kurulu raporunda dava konusu parselin 1. grup tescil ile ilan edilen kültür varlığı olmadığı, 1 ve 2. derece arkeolojik sit alanında yer almadığının belirtildiği, dava konusu taşınmazda dinlenen tanıklar ve bilirkişi raporuna göre davacılar lehine imar-ihya ve zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına 1/3’er payla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

E.Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediğini, yasada aranan şartların gerçekleşmediğini, 5663 sayılı Kanun’un geçici 7 inci maddesinin “……27.07.2004 tarihinden itibaren yapılan Kadastro çalışmaları sonucu zilyetlik şartları oluştuğu halde sit alanlarında kalması nedeni ile Hazine adına tespit ve tescili yapılmış taşınmazlardan 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanları dışında kalan sit alanlarındaki taşınmazların kadastro tutanaklarında zilyet veya hak sahibi olarak belirtilen kişilerin veya mirasçılarının, kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde mahalli Maliye kuruluşlarına müracaatları halinde Maliye kuruluşunun talebi ile harca tabi olmadan resen ilgilisi adına tescilleri yapılır.” hükmü gereği davacılardan ... ve ...'ın dava konusu taşınmazın yasal değişiklik nedeni ile adlarına tescilinin yapılması için 2008 yılında Milli Emlak Müdürlüğüne başvurduğunu, Milli Emlak Müdürlüğü tarafından yapılan tahkikat sonucunda, hak sahibi ... ve ... adına devrinin 07.03.2014 tarihinde uygun görülmüş olmasına rağmen davacı taraf Hazine ile görüşüp devrini sağlamak yerine dava yoluna başvurduğunu, Mahkemece, davanın Hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin yerinde olmadığını, davacılardan ...’ın ise yasal süresi içerinde idareye başvurusunun bulunmadığını, ayrıca yargılama giderlerinden Hazinenin sorumlu olamayacağını belirtilerek ve re'sen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11 inci maddesi (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.)

3. Değerlendirme

Konya ili ... ilçesi ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 466 ada 3 parsel sayılı 2.133,70 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesinde ... çoçukları ... ve ...’ın zilyetliğinde olduğu belirtilerek 2863 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde 5626 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle yapılan değişiklik nedeni ile kentsel-arkeolojik sit alanında kalmasından ötürü Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Mahkemece çekişmeli taşınmazlar üzerinde davacı taraf yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu, çekişmeli taşınmazın kentsel-arkeolojik sit alanı içerinde kaldığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde kabul kararı verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.

Çekişmeli taşınmaz 2006 yılında yapılan kadastro tespitinde, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 13.05.2005 tarih ve 344 sayılı kararı ile kentsel-arkeolojik sit alanında kaldığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Dosya kapsamından dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda sit alanlarının statü ve derecelerinin Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 13.05.2005 tarih 344 sayılı kararı, 17.10.2014 tarih 2293 sayılı kararı ve 05.02.2016 tarih 3417 sayılı kararı olmak üzere üç kez değiştiği, hükme esas alınan bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporda ise çekişmeli taşınmazın statü ve derecesinin Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 17.10.2014 tarih 2293 sayılı kararına göre belirlendiği anlaşılmıştır.

Dava kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davası olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi kapsamındaki bu tür davalarda uyuşmazlığın, tespit tarihi itibarı ile mevcut olan hukuki duruma göre çözümlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple çekişmeli taşınmazın tespit tarihi itibarı ile hangi sit alanında kaldığının belirlenmesi zorunludur.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 11'inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi 30.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve buna göre kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği hükmü getirilmiş ve bu değişikliğin kadastrosu devam eden taşınmazların sınırlandırma ve tespiti işleri ile devam eden davalarda da uygulanacağı 2863 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7 inci maddede belirtilmiştir. Bu yasal düzenlemeler karşısında, çekişmeli taşınmazların sonradan alınan idari kararla sit alanı statü ve derecelerinin değiştirilmiş olmasının, idari kararların geçmişe dönük hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmaması nedeniyle hüküm ifade etmeyeceği açıktır.

Buna göre 3 kişilik arkeolog bilirkişi kurulu ile harita mühendisi bilirkişisinden tespit tarihi itibarı ile geçerli olan sit haritası kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek çakıştırılmalı, çekişmeli taşınmazın hangi alanda kaldığı saptanmalı taşınmaz üzerindeki merdivenin korunması gereken kültür varlığı olup olmadığı ve zilyetlikle kazanmaya engel olup olmadığı hususları belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

19.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.