"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin uzun yıllardır yurt dışında yaşadığını, maliki olduğu 1239 parsel sayılı taşımazın ölü olduğu gerekçesiyle mirasçılarına intikal ettirildiğini, mirasçılar adına sahte kimlik bilgileri ile vekaletname alındığını, vekil sıfatıyla intikalin gerçekleştirildiğini ve davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, işlemlere ilişkin davalar ve soruşturmanın devam ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tapuya güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.04.2015 tarihli ve 2014/75 E. 2015/129 K. sayılı kararıyla, tescilin yolsuz olduğu, davalının ilk el konumunda bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairenin 25.04.2018 tarihli 2015/10065 E. 2018/9466 K. sayılı kararıyla“...ikinci el konumundaki davalının iyiniyetli olup olmadığının, Medeni Kanun 1023. maddesinin koruyuculuğundan faydalanıp faydalanamayacağının incelenmesi, tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması ve sonucuna göre karar bir verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 17.10.2018 tarihli ve 2018/3287 E., 2018/13600 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli 2018/460 E. 2020/110 K. sayılı kararıyla usul ve yasaya uygun olan bozma kararına uyularak, davalının taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığı ve iyi niyetini ortadan kaldıracak somut delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairenin 25.03.2021 tarihli 2020/2793 E. 2021/1763 K. sayılı kararıyla “...Hal böyle olunca; taşınmaz başında keşif yapılarak, dava tarihindeki taşınmaz rayiç değerinin belirlenmesi ile ... eksik harcın tamamlanması için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının taşınmazı rayiç değeri üzerinden bedelini ödemek suretiyle satın aldığı, uyulan bozma kararına göre davalının taşınmazı satın alan üçüncü kişi konumunda olduğunun kabul edildiği, davalının iyi niyetini ortadan kaldıracak somut delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, müvekkili hayatta olduğu halde adına sahte ölüm belgesi düzenlenerek nüfus kayıtlarına ölü bilgisi girildiğini, mirasçı çocuklarının nüfus cüzdan bilgileri kullanılarak fotoğraf yapıştırmak suretiyle sahte nüfus cüzdanı oluşturan kişiler tarafından, dava dışı ... Boz ile Avukat ...'ı vekil tayin ettiklerini mirasçılık belgesi çıkarttıklarını, dava konusu taşınmazın intikalini gerçekleştirip, 150.000,00 TL bedel karşılığı davalıya sattıklarını, açılan davalar ile ölüm kaydı ve mirasçılık belgelerinin iptaline karar verildiğini, Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın devam ettiğini, tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları ile davalının iyi niyetli kabul edilemeyeceğini, Davalının ilk el olduğunu, ikinci el kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca Mahkemece takdir edilen vekalet ücretinin daha önce verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmemesi üzerine kesinleşerek usuli kazanılmış hak oluşturduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil (sahtecilik) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Usule ait kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hakkın", birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/06/2022 tarihli, 2020/(22)9-60 Esas, 2022/977 Karar ve 08/06/2022 tarihli, 2019/8-99 Esas, 2022/872 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı ve harç gibi kamu düzeniyle ilgili konularda usulî kazanılmış haktan söz edilemez.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 373/6 maddesinde (17.04.2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanun ile HUMK’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 429 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm); “Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.’’ düzenlemesi mevcuttur.
Bu düzenleme birinci veya ikinci bozma kararı lehine bir doğruluk veya kesinlik karinesi ihdas etmemekte olup, düzenleme ile somut olay ekseninde iki zıt bozma kararından hangisinin uygun olduğuna yahut bunların dışında başka bir çözüm seçeneğinin bulunup bulunmadığına üçüncü defa özel daire değil de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu karar verebilecektir. Dolayısı ile HMK’nın 373/6 maddesindeki düzenlemenin de esasında usulî müktesep hakkın istisnalarından birini oluşturduğu açıktır.
2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 ... maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022 nci maddesinin birinci fıkrasında ise “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
3. TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.”, 1024 üncü maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1024 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında “ Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.”
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1239 parsel sayılı, 502m2 miktarlı, arsa nitelikli taşınmaz davacı adına kayıtlı iken çocukları ..., ... ve ... adına düzenlenen vekaletname kullanılarak vekil tarafından davacının 03.02.2013 tarihinde öldüğünden bahisle alınan mirasçılık belgesine istinaden 19.03.2013 tarihinde 1/3’er payla ... ..., ... ... ve ... ... adına intikal ettirildiği, aynı vekilin 20.03.2013 tarihli satış işlemi ile mirasçılara vekaleten taşınmazı 150.000,00 TL bedelle davalı ...’e temlik ettiği anlaşılmaktadır.
2. Öncelikle, her ne kadar Dairenin 25.04.2018 tarihli bozma kararında, davalının ikinci el konumunda olduğu belirtilmiş ise de, maddi hataya dayanan bu hususun davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı kuşkusuzdur.
3. Somut olayda dava konusu taşınmaz davacı adına kayıtlı iken, davacı adına düzenlenen sahte ölüm belgesi ile müstakbel mirasçılarına intikal ettirilip bunlardan da sahte mirasçılık belgesi ile davalı ...'e temlik edildiği, davacı ...'nin mirasçıları adına yolsuz olarak tescil edilen taşınmaz yine yolsuz olarak davalı ...'e tescil edilmiş olması nedeniyle davalının ilk el konumunda olduğu bu nedenle iyi niyetli kabul edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
4.Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.