Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5909 E. 2023/2682 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle yapılan temlikin muvazaalı olup olmadığı ve davacının miras payına tecavüz teşkil edip etmediği.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesinin, Yargıtay'ın önceki bozma kararına uygun olarak, temliklerin mirasbırakanın malvarlığının büyük bir kısmını kapsaması sebebiyle muvazaalı olduğunu kabul ederek davacının miras payı oranında tapu iptali ve tesciline karar vermesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve davalı vekilinin duruşma isteğinin değerden reddine karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların anneleri olan mirasbırakan ...'ın 299, 392, 504, 741, 952, 978, 1032, 1053, 1153, 1314 ve 1970 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerini 26.10.1999 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle davalıya temlik ettiğini, asıl amacının taşınmazlarını davalı kızına bağışlayarak mirastan mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde tenkisini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde;müvekkilinin annesi ile birlikte yaşadığını ve bakım yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.02.2020 tarihli ve 2016/60 E. 2020/444 K. sayılı kararıyla muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 tarihli ve 2020/693 Esas, 2020/752 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıya temlik edildiği, mirasbırakanın terekesine göre, davalıya devredilen taşınmaz değerlerinin davalının edimi ile orantılı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairece 04.10.2021 tarihli 2020/3091 E. 2021/5079 K. sayılı kararıyla “...Somut olayda, mirasbırakanın akit tarihinde temlik ettiği taşınmazların miktarı ile mirasbırakan üzerinde kalan taşınmazların miktarı karşılaştırıldığında; temliklerin hoşgörü ile karşılanabilecek sınırda olmadığı makul oranın aşıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı gerekçe ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir...." gerekçesiyle bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mirasbırakanın temlik tarihinde devrettiği taşınmazların miktarı ile mirasbırakan üzerinde kalan taşınmazların miktarı karşılaştırıldığında; temliklerin hoşgörü ile karşılanabilecek sınırda olmadığı, makul oranın aşıldığı gerekçesiyle davalıya temlik edilen taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacının miras payı oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, dava konusu 1053 parsel sayılı taşınmazın dava dışı 3. Kişiye temlik edilmiş olması ve bedelin mirasbırakan tarafından alınmış olması; yine 2322 parsel sayılı taşınmazın ise kamulaştırma işlemi ile yol olarak ayrıldığı ancak davacının tazminata ilişkin talebinin olmaması nedeniyle bu iki taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili, Mahkemece reddine karar verilen 1053 parsel sayılı taşınmazın satışının davalı tarafından gerçekleştirildiğini, bedelinin davalı tarafından alındığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125. maddesinin uygulanması gerektiğini, dava açılmadan önce 392 parsel sayılı taşınmazın ifraz işlemi sonucunda 2322 ve 2323 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu, 2323 parselin 108 ada 4 parsel, 2322 parselin ise 108 ada 3 parsel olduğunu, 108 ada 4 parselin kamulaştırıldığını hükümde bu hususun ve pay oranlarının gözden kaçırıldığı kanısında olduklarını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili, dava konusu taşınmazlardan bir kısmının müvekkili tarafından satın alındığını ancak mirasbırakan adına kaydedildiğini, tanık beyanlarından mirasbırakanın mal kaçırmasını gerektirecek neden bulunmadığının sabit olduğunu, müvekkilinin bakım yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirdiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan, 8.092,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.