"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/123 E., 2021/22 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ortak mirasbırakanları ...'dan kalan ... ilçesi, ... köyü 105 ada 1, 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazları ile 102 ada 622 ve 623 parsel sayılı taşınmazları mirasçılar arasında yazılı, sözlü ve fiili bir taksim olmadığı halde kadastro tesbiti sırasında davalıların kendi adlarına tescil ettirdiklerini, taşınmazların tüm mirasçıların zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında el değiştiren 105 ada 26 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil isteğini tazminata dönüştürmüştür. Aşamada, mirasbırakan ...'un terekesine temsilci atanmıştır.
II. CEVAP
Davalılar; mirasbırakanın ölmeden önce tüm taşınmazlarını paylaştırdığını, 1990 yılından beri de tarafların bu paylaştırmadan kendilerine verilen yerleri fiilen kullandıklarını, kadastro tespitinin de fiili kullanıma göre yapıldığını, davacıya da ... köyü, ... mevkiinde verilen yerin kadastro tespiti sonucunda adına tescil edildiğini, davacı ile aralarında sonradan oluşan husumet nedeniyle eldeki davanın açıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece; mirasbırakanın sağlığında davaya konu edilenler de dahil olmak üzere taşınmazlarını mirasçılarına paylaştırdığı ve kadastro tespitlerinin bu paylaşıma göre yapıldığı, davacıya da taşınmaz verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile tereke temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.11.2013 tarihli ve 2013/11875 Esas, 2013/10672 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan ...'un terekesinin taksim edilip edilmediğine ilişkin keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının yetersiz olduğu gibi davacı adına tespit gören taşınmazın davacıya kimden intikal ettiği ve hangi nedenle davacı adına tespit edildiği hususunun da araştırılmadığı, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamayacağı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece, davalıların savunması doğrultusunda paylaştırmanın varlığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
2. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27.11.2019 tarihli ve 2019/4833 Esas, 2019/7796 Karar sayılı kararıyla; 105 ada 1 ve 25, 102 ada 622 ve 623 parsel sayılı taşınmazlar bakımından yazılı gerekçe ile davanın reddinin doğru olduğu ancak mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi, davacı tanıkları ve hatta davalı tanıklarının beyanlarına göre ortak mirasbırakan ...'un, sağlığında taşınmazlarını mirasçıları arasında paylaştırması sonucunda dava konusu 105 ada 26 parsel sayılı taşınmazı davacı ...'ye verdiği ve taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğunun anlaşıldığı, hal böyle olunca, davacının mirasbırakanın diğer mirasçıları olan davalılara karşı mirasbırakandan intikal eden taşınmazların taksim edilmediği ve tüm mirasçıların hak sahibi olduğu iddiasıyla dava açmış olmasına göre, talepten fazlasına hükmedilemeyeceği göz önüne alınarak davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 105 ada 26 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının davacının miras payı oranında iptaline ve davacı adına tesciline hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş; davacının karar düzeltme isteği Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.09.2020 tarihli ve 2020/1249 Esas, 2020/2888 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; çekişmeli 105 ada 1 ve 25, 102 ada 622 ve 623 parsel sayılı taşınmazlar bakımından bozma öncesi gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; 105 ada 26 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise bozmada belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125 inci maddesi gereğince tazminata dönüştürüldüğü gözetilerek davalı ... aleyhine davacının miras payı oranında tazminata hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; sağ olan annesinin davacıya verdiği dava dışı 102 ada 336 parsel sayılı taşınmaz gerekçe gösterilerek davacının ortak mirasbırakan ...'un mirasından mahrum edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, mirasçılar arasında yapılmış bir fiili taksim olmadığını, mahalli bilirkişiler ve tanıklar tarafından davaya konu 105 ada 26 parsel sayılı taşınmazın davacıya verildiği söylendiği halde, başkası adına tespit ve tescil edilmiş olmasının da tüm mirasçıların katılımı ile bir fiili taksim olmadığını gösterdiğini, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken davanın reddinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca bozmadan önceki kararda davalılar lehine toplam dava değeri üzerinden tek bir vekalet ücretine hükmedildiği halde, bozmadan sonra her bir davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali- tescil ve tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinin birinci fıkrası; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi; 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Kadastro sonucu ... köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 622 ve 623 parsel, 105 ada 1, 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle sırasıyla davalılar ..., ..., ..., ... ve ... adlarına tespit ve tescil edildikleri, 105 ada 26 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında 14.11.2013 tarihli satış işlemi ile dava dışı Nuri'ye devredildiği anlaşılmaktadır.
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Bilindiği üzere, bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usulü kazanılmış hak denilir. HMK'da “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2 nci maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Somut olayda, bozmadan önce davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedildiği ve hükmün davalılar tarafından temyiz edilmediği anlaşılmakla, bu hususta davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu gözden kaçırılarak bozmadan sonra her bir davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının, hüküm fıkrasının 8. bendinin tümden hükümden çıkartılmasına yerine 8. bent olarak; "Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.