Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5933 E. 2024/3973 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacının miras yoluyla sahip olduğunu iddia ettiği zilyetlik hakkının tespiti ve tapu iptali-tescil davasında hak düşürücü süre ile taraf teşkilinin oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, kadastro öncesi zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğu, bu nedenle Mera Kanunu'nun 21/2. maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü sürenin değil, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerektiği, ayrıca meraların mülkiyetinin Hazine'de, kullanım hakkının ise ilgili köy tüzel kişiliğinde olması sebebiyle taraf teşkilinin eksik olduğu ve eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1435 E., 2022/298 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/ Kabul- Karar Kaldırılarak Dava Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tomarza Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/206 E., 2018/91 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın dahili davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı yasal süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 103 ada 59 ve 106 ada 79 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazların mirasbırakanı olan ...’dan mirasçılarına kaldığını ve yıllardır kullanıldığını, taşınmazlar mera vasfında olmamasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında köyde bulunmamaları sebebiyle hatalı şekilde tespit yapıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile Mehmet mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı 24.05.2018 tarihli duruşmada; teknik bilirkişiden aldırılan rapora ekli krokide (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerin 103 ada 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kaldığını, bu taşınmazlar zaten dedesi ve dedesinin kardeşi adına kayıtlı olduğu için bu taşınmazlara ilişkin davasının bulunmadığını beyan etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kamu orta malı mera vasfında olduğunu, bu nedenle zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazlar Hazine adına kayıtlı olduğundan vekil edene husumet yöneltilemeyeceğini, taşınmazlar özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmadığından zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, öte yandan eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde yapılan keşif sonrası teknik bilirkişiden aldırılan rapordan, davacının 106 ada 77 ve 78 parsel sayılı taşınmazların tamamını, 106 ada 79 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen, 103 ada 48 parsel sayılı taşınmazın (C) harfi ile gösterilen, 103 ada 49 parsel sayılı taşınmazın (D) harfi ile gösterilen ve 103 ada 59 parsel sayılı taşınmazın (B) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerini dava konusu ettiğinin anlaşıldığı, davacı terekeye iade istemiyle eldeki davayı açtığından mirasbırakan ...’ın davacı dışındaki mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlandığı, davacının yargılama sırasında 103 ada 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazları dava konusu etmediğini beyan ettiği, her ne kadar davacı dava dilekçesinde 103 ada 59 ve 106 ada 79 parsel sayılı taşınmazları dava konusu ettiğini belirtmiş ise de keşif mahallinde zeminde gösterdiği diğer taşınmazların da Hazine adına kayıtlı bulunduğu, bu yanılgı maddi hata kapsamında değerlendirilerek diğer taşınmazlarla ilgili olarak da yargılamaya devam olunduğu, toplanan delillerden 106 ada 78 parsel sayılı taşınmaz ile 106 ada 79 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde çok yıllık mera bitkileri olduğu, taşınmazların mera vasfında bulunduğu, diğer taşınmazların ise mera vasfında olmayıp, davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu 106 ada 77 nolu parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacının mirasbırakan ... adına tesciline, dava konusu 103 ada 59 parsel sayılı taşınmazın 08.05.2018 havale tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli EK-2 nolu krokide (B) harfi ile gösterilen 14.845,09 metrekarelik bölümü ile EK-3 nolu krokide (E) harfi ile gösterilen 3.388,34 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacının mirasbırakanı ... adına tesciline, 106 ada 78 ve 106 ada 79 nolu parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın reddine, aynı rapora ekli EK-2 nolu krokide (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik olarak davacının herhangi bir talebinin olmadığı anlaşıldığından bu bölümlere ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde dahili davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Dahili davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; davacının terekeye iade istemli olarak eldeki davayı açmak için aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, dava açmak için tüm mirasçıların birlikte haraket etmeleri gerektiğini, öte yandan evveli mera olan dava konusu taşınmazlar özel mülkiyete konu olamayacaklarından zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sonucunda hali arazi ve ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikleri, daha sonra mera komisyon kararı uyarınca mera olarak tahsis edildikleri, bilindiği üzere 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 13/5 inci maddesi hükmü uyarınca, komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde asliye hukuk mahkemesine, kadastro yapılan yerlerde ise kadastro mahkemesine dava açılabileceği, aynı Kanun’un 21/2 nci maddesinde ise tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve bunlara karşı dava açılamayacağının hüküm altına alındığı, somut olaya gelince, dava konusu taşınmazların 18/05/2007 tarih ve 409 sayılı Mera Tahsis Komisyonu kararı ile ... Köyü Tüzel Kişiliğine tahsis edildiği, komisyon kararının 29/06/2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 23/12/2016 tarihinde açıldığı gözetilerek Mahkemece, Mera Kanunu’nun 21/2 nci maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle dahili davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 21/2 nci maddesi uyarınca davanın 5 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların murisinden geldiğini, yıllardır tarım yapılmak suretiyle zilyet edildiğini, mahallinde yapılan keşif sonucunda taşınmazların mera vasfında olmadığının belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 16 ve 17 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sonucunda Kayseri ili, Tomarza ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 59 parsel sayılı 506.725,65 metrekare ve 106 ada 79 parsel sayılı 1.702.901,17 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olmayan taşlık-kayalık yerlerden olduğundan bahisle Hazine adına hali arazi vasfıyla tespit ve 09.01.2007 tarihinde tescil edilmiş; bilahare Mera Komisyonu tarafından yapılan çalışma sonucunda taşınmazlar mera vasfıyla sınırlandırılarak 07.12.2007 tarihinde özel siciline yazılmıştır.

Aynı çalışma alanında bulunan 106 ada 77 parsel sayılı 7.305,50 metrekare ve 106 ada 78 parsel sayılı 5.970,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup tarım alanına dönüştürülmesi mümkün yerlerden olduğundan bahisle Hazine adına ham toprak vasfıyla tespit ve 09.01.2007 tarihinde tescil edilmiş; bilahare Mera Komisyonu tarafından yapılan çalışma sonucunda taşınmazlar mera vasfıyla sınırlandırılarak 07.12.2007 tarihinde özel siciline yazılmıştır.

2. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak terekeye iade istemiyle dava açmıştır. İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 106 ada 77 nolu parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 103 ada 59 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerinin mera vasfında olmayıp, taşınmazlarda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın dahili davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmazların 18/05/2007 tarih ve 409 sayılı Mera Tahsis Komisyonu kararı ile ... Köyü Tüzel Kişiliğine tahsis edildiği tarihten dava tarihine kadar 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 21/2 nci maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 103 ada 59 ve 106 ada 79 parsel sayılı taşınmazlar hali arazi vasfıyla, 106 ada 77 ve 106 ada 78 parsel sayılı taşınmazlar ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve 09.01.2007 tarihinde tescil edilmiş; taşınmazlar bilahare Mera Komisyonu tarafından yapılan çalışma sonucunda taşınmazlar mera vasfıyla sınırlandırılarak 07.12.2007 tarihinde özel siciline yazılmış, eldeki dava ise 23.12.2016 tarihinde açılmıştır.

Davacı tarafından eldeki dava mera komisyon kararının iptali istemiyle açılmayıp dava dilekçesinin içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın tesis kadastrosundan önceki nedenlere dayalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinde düzenlenen tapu iptali ve tescil davası olduğu anlaşıldığına göre, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 21/2 nci maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmediğine göre Bölge Adliye Mahkemesince işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

Öte yandan eldeki davada aktif dava ehliyeti ve taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği gibi, davanın esasına ilişkin olarak yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli değildir. Şöyle ki, meraların mülkiyet hakkı Hazineye, kullanım hakkı ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine ait olup bu nedenle mera vasfıyla sınırlandırılan taşınmazlar hakkında açılan davalarda husumetin, Hazine'nin yanında ilgili Köy ya da Belediye Tüzel Kişiliğine de yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda dava, Hazine hasım gösterilerek açılmış, yargılama sırasında ... davaya dahil edilmiş olup, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığının da ilgili kamu tüzel kişiliği sıfatıyla davada taraf olması gerektiği Mahkemece gözden kaçırılmıştır. Bu nedenle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Oysa taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.

Yine, davacı ... dava konusu taşınmazların mirasbırakan ... terekesine iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Murisin dosya arasında bulunan veraset ilamına göre davacı dışında mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin TMK'nın 701 ve 702 nci maddeleri gereğince elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu kuşkusuzdur. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK'nın 702 nci maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oy birliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olup kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları ya da anlaşma sağlanamaz ise terekeye temsilci atanmak suretiyle dava açılması gerekir. Eldeki davada tapu maliki olan Hazine, mirasbırakanın terekesine göre 3 üncü kişi durumunda bulunduğundan, davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatinin alınması, davaya katılımının sağlanması ya da TMK'nın 640 ncı maddesi uyarınca miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuruyla yargılamaya devam edilmesi zorunlu olduğu halde Mahkemece bu şart yerine getirilmeden işin esasına girilmesi isabetsizdir. Her ne kadar yargılama sırasında mirasbırakanın davacı dışındaki mirasçılarına davacı sıfatıyla tebligat çıkartılmış ise de, adı geçenlerin tamamının davaya muvafakat ettiğine dair beyanları bulunmadığından, dava şartının yerine getirildiğinden söz edilemez.

Ayrıca, Mahkemece dava konusu taşınmazların komşusu olan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanakları ile birlikte getirtilip dosya arasına alınmamış, taşınmazların niteliğinin ve kullanım durumunun ne olduğu hususunda 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmamış, taşınmazların niteliğinin ve kullanım durumunun ne olduğunun belirlenmesine ilişkin olarak yapılan araştırmada hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle davacıya, davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatlarının alınması, davaya katılımlarının sağlanması ya da miras ortaklığına temsilci atanmasını sağlaması için süre ve imkan tanınmalı; aktif dava ehliyetindeki eksikliğin giderilmesi halinde davacı tarafa davasını Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu yolla taraf teşkilinin sağlanması halinde dahili davalının savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdiği takdirde delilleri toplanmalı, bundan sonra komşu 101 ada 13, 103 ada 1, 106 ada 44, 45, 46, 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanağı kayıtlarla (tapu kaydı, vergi kaydı gibi) birlikte getirtilmeli, taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmişse tedavüllü tapu kayıtları getirtilip dosya arasına alınmalı, dava konusu taşınmazların tespit tarihi olan 2006 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş streoskopik hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğü’nden getirtilip dosya arasına alınmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.

İlk Derece Mahkemesince verilen kısmen kabul kararının yalnızca dahili davalı ... tarafından istinaf edildiği de gözetilerek, yapılacak bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu 106 ada 77 nolu parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 103 ada 59 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerinin öncesinde kime ait olduğu, kim tarafından ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, öncesinin mera, yaylak veya kışlak vasfında olup olmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğu belirlenmeli; teknik bilirkişiden keşfi izlemeye elverişli krokili rapor aldırılmalı; 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazların komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde niteliği, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu belirten, 106 ada 77 nolu parsel sayılı taşınmazın komşu taşınmazlardan, 103 ada 59 parsel sayılı taşınmazın ise hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerinin taşınmazın geriye kalanından ne şekilde ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını açıklayan, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.