"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/547 E., 2022/999 K.
DAVA TARİHİ : 28.11.2018
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ:...Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/19 E., 2021/192 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili,...ilçesi,...köyü 110 ada 28 parsel sayılı taşınmazın tapuya kaydedilen 1/2 hissesinin müvekkili ... 1/2 hissesinin davalılardan ... adına tescil edildiğini, davalı ...'ın 08.12.2016 tarihinde hissesini torunu olan davalı ...'a sattığını, yapılan bu hileli ve muvazaalı işlemin iptali gerektiğini, davalı ...'ın...ilçesinde yaşadığını, babası ve dedesi ile ilişkileri devam eden, köye gelip giden, yerin kime ait olduğunu bilebilecek derecede köy ile bağı olan biri olduğunu, davalı ...'ın taşınmazın 1/2 hissesini satmaya ihtiyacı olmadığı gibi taşınmazı alan diğer davalı torun ...'ın henüz askere gitmediğini, 18-20 yaşlarında bir genç olduğunu, yapılan işlemin muvazaalı olduğunu, davalı ... adına kayıtlı 110 ada 28 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissenin tapu kaydının iptali ile müvekkil adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ... ve Mehmet Ali Kılıç vekili cevap dilekçesinde özetle; tapu kaydında taşınmazın 1/2 oranındaki hissenin maliki ... olup ...'a husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, bu itibarla ... bakımından davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini; ...'ın taşınmazı uzun yıllar zilyetliğinde bulundurduğunun ve tasarruf ettiğinin anlaşılacağını, taşınmazı dedesi ...'tan devralan ...'ın iyiniyetli 3. kişi olduğunu, davacının Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/109 Esas sayılı dosyası ile aynı taşınmaza yönelik olarak ... aleyhine şufa (ön alım) davası ikame ettiğini, aynı taşınmaza yönelik hem tapu iptali ve tescil hem de şufa davasında davacının beyanlarının ve taleplerinin çelişkiler barındırdığını, tapu iptal ve tescil talebi bakımından haksız olduğunu gösterdiğini belirterek haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
1-Davanın reddine,
2-Dahili davalılar, ..., ..., ..., ..., Nigar Dağcıoğlu, ..., ..., ..., ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine," karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dairenin kaldırma kararı üzerine yapılan yargılamada iki kez keşif yapıldığını, yeni bilirkişiler ve tanıkların dinlendiğini, dava konusu taşınmazın önceki malik Şaban Uzun’dan bu yana davacı tarafından kullanıldığını, davalıların taşınmaz üzerinde hiçbir dönem zilyetliğinin bulunmadığının tanık anlatımları ve bilirkişi beyanları ile sabit olduğunu, aksi yönde beyanda bulunan bilirkişiler ve tanıklar ile davalıların akrabalık bağı bulunmakta olup taraflı beyanda bulunduklarını ve gerçeği söylemediklerini, keşif mahallinde yapılan gözlemde de halihazırda dava konusu taşınmazda müvekkilinin zilyet olduğunu, taşınmaza girilen kapının ve içeride bulunan bahçe işlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, yine oraya yığılan odunların müvekkile ait olduğunu, taşınmazda davalılara ait tek bir çöp dahi olmadığını, evveliyatında da burayı ahır olarak müvekkilinin satın aldığı kayınpederi olan Şaban Uzun tarafından kullanıldığını, hatta davalıların eskiden bakkal olarak kullandıkları çıkıntı alanı dahi müvekkilinin kayınpederinin verdiğini, taşınmaza bakıldığında da müvekkilinin evinin bahçesinin önü olduğunu, davalıların kendi evlerinin girişinin dahi alt taraftan olup dava konusu taşınmaz ile bir ilgileri olmadığını, dışardan dava konusu taşınmaza bakıldığında bu taşınmazın müvekkilinin evinin önü olması sebebiyle müvekkiline ait olduğunun anlaşıldığını, dinlettikleri çok sayıda tanık ile mahalli bilirkişilerin iddialarını doğruladığını ve taşınmazın müvekkiline ait olduğunu ifade ettiklerini, Mahkemenin gerekçeli kararında bu hususlara hiç değinilmediğini, davacı lehine beyanda bulunan bilirkişi ve tanıklardan hiç bahsedilmediğini, davalıların akrabası olan, taraflı beyanda bulunan bir iki tanık ve bilirkişi beyanının hükme esas alındığını öne sürerek Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Mahkemece yapılan ilk yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu dikkate alınarak mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tarafların bildirmiş oldukları tanıkları ve tespit tutanağında imzası bulunan davalı ... dışındaki tespit bilirkişileri ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, taşınmazı kadastro tespitinden sonra satın almak suretiyle kayıt maliki olan davalı ...'ın TMK’nın 1023 üncü maddesinde yer alan düzenlemeden yararlanıp yararlanamayacağı da değerlendirilmeli bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine," karar verilmiş, ilk derece mahkemesince kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp, davalı hakkındaki dava ispat edilemediğinden dahili davalılar hakkındaki dava ise pasif husumet yokluğundan reddedilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu taşınmazın davacı taraf ile birlikte davalı ...’ın satın aldığı ... tarafından kadastro tespit tarihine kadar ortaklaşa kullanıldığı, taşınmazın tamamı üzerinde davacı tarafın tek başına zilyetliğinin bulunmadığı, kadastro tespit tutanağının aksinin sabit olmadığı ve kadastro tespitinin doğru yapıldığı sonucuna varıldığından, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun; 14 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6'ıncı maddesi,
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu ... ili,...ilçesi,...köyü çalışma alanında bulunan 110 ada 28 parsel sayılı 78.92 m² yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle eşit paylı olarak davacı ... ve davalı ... adına tespit edilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11 inci maddesi gereğince kadastro tutanakları 02.07.2009 - 03.08.2009 tarihleri arasında askı ilanına alınarak askı ilan süresi içerisinde dava açılmadığından kesinleştirilip tespit malikleri adına tapuya tescil edilmiş, bilahare davalı ...’ın 1/2 payı 08.12.2016 tarihinde satış yoluyla davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Bakiye 189,15 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.