Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6075 E. 2023/51 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, davalı şirkete sattığı taşınmazın bedelinin ödenmediği iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davası ile davalı şirketin fazla ödeme yaptığı iddiasına dayalı alacak karşı davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin, dava konusu taşınmaz bedeli dışında davacı şirkete fazladan ödeme yaptığı ve davacının hile iddiasını ispatlayamadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davacı şirketin tapu iptali ve tescil talebini reddeden, davalı şirketin alacak talebini ise kabul eden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Red Kısmen Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel istekli asıl dava ve alacak istekli karşı dava sonunda,

İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne ilişkin verilen kararın, davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10/01/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı-karşı davalı ... İnşaat Turizm Gıda Ltd.Şti vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı-karşı davacı ....Şti vekili Avukat ... geldiler.Duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı vekili, davacı şirketin eski ticaret ünvanının ... İnşaat Tur. Gıda Mad. Bas. Yay. Tic. Ltd. Şirketi olduğu dönemde şirketin maliki olduğu 258 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını 11/09/2015 tarihinde davalı şirkete 355.000,00 TL bedelle satış suretiyle temlik ettiğini, geçen süre içerisinde satış bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, davalı adına kayıtlı 1/3 payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde satış bedeli olan 355.000,00 TL'nin ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı - karşı davacı, dava konusu taşınmazın 1/3 payını 355.000,00 TL bedelle 11.09.2015 tarihinde satın aldığını, söz konusu satıştan önce davalı-karşı davacıya ait 2112 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 25 no.lu bağımsız bölümün 725.719,99 TL bedelle satın aldığını ve bedelini ödediğini, ödemelerin önceki ticaret ünvanı olan ... İnşaat Yapı Ltd.Şti.nin hesabına yapıldığını, anılan 25 no.lu bağımsız bölümün taksit ödemeleri devam ederken dava konusu 258 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 hissenin de davalı-karşı davacı şirketten satın alındığını, davacı şirkete fazladan 53.836,01 TL ödeme yapıldığını belirterek, asıl davanın reddine ve karşı davada 53.836,01 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; dava konusu taşınmaz hissesinin satımı nedeni ile asıl davacı şirkete, davalı şirketin banka hesabından fazladan 53.836,01 TL ödendiği, asıl davada davacının satım bedelini fazladan tahsil etmesine rağmen açtığı terditli istemleri içeren davanın hukuki bir dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, iddianın ispat edildiği gerekçesiyle, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin Kaldırma Kararı

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 28/11/2019 tarihli ve 2019/1933 Esas, 2019/1451 Karar sayılı kararıyla; davacı ile davalı Şirketler arasında konut alım satımına ilişkin satış sözleşmeleri düzenlendiği, davacının satış bedelinin ödenmediğini iddia ederek eldeki davayı açtığı, karşı davanın ise fazla ödeme yapıldığı iddiasına ilişkin olduğu, davanın taraflarından olan davacı ve davalının tacir iseler de yapılan alım satımların ticari niteliklerinin bulunmadığı, dava konusu ihtilafın da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda (TTK) yer alan mutlak ticari davalardan olmadığı, bu itibarla davanın görülmesi gereken mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, TTK'nın 6335 sayılı Kanun'la değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürüldüğü, davanın 6335 sayılı Kanun ile değişik TTK'nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 07.03.2014 tarihinde açıldığı, görev, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK)'nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, bu durumda Mahkemece, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, Mahkemece davaya asliye hukuk mahkemesi olarak bakılması gerekirken ticaret mahkemesi sıfatıyla karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesince; davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile bakılmasına karar verilerek, dava konusu taşınmazın satış bedelinin davacı-karşı davalıya ödendiğinin sabit olduğu, davacıya taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ödenen 760.000,00 TL ‘nin dava konusu alacağın hesaplanmasında dikkate alınmadığı,dava konusu taşınmazın satışı nedeniyle asıl davacı şirkete davalı şirket tarafından fazladan 53.836,01 TL ödendiğinin sabit olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4.Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

5. İstinaf Nedenleri

Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 2 adet taşınmaz satışının söz konusu olduğunu, davacının önce 7 parsel sayılı taşınmazını davalıya 28.04.2015 tarihinde sattığını, taşınmaz üzerinde banka ipoteği bulunduğunu, satış bedeli olarak davalı ile kalan kredi borcunun ve kalan bedelin davacıya ödenmesi şeklinde anlaşıldığını,davalının ödemeleri devam ederken, dava konusu olan 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payın da satışı hususunda anlaşıldığını, bu satışın 11.09.2015 tarihinde yapıldığını, 31.12.2015 tarihinde de faturalandırma işleminin yapıldığını,davalının ilk satış nedeniyle olan borcunu 12.02.2016 tarihinde 760.000,00 TL olarak ödediğini ancak ödeme dekontuna ikinci satışı yapılan taşınmaza ilişkin açıklama yapıldığını, ardından da sözleşme şartlarının yerine getirilmediği gerekçesiyle Bolu 1.AHM 2017/283 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, Mahkemece bu davada bahsi geçen ödemenin, dava konusu satışa ilişkin değil,taraflar arasındaki önceki sözleşmelere ilişkin olduğu gerekçesiyle dikkate alınmadığını, davalının dava konusu taşınmaza ilişkin satış bedelini ödediğini ispatlayamadığını, dava konusu satışın 11.09.2015 tarihinde yapıldığını, davalının ödemelerinin ise 28.04.2015 tarihinde başlayıp, 17.12.2015 tarihine kadar sürdüğünü, sadece davalının ticari defterlerine itibar edilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığını, karşı davanın kısmen reddedilmesi nedeniyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yargılama giderlerinden de kabul-ret oranına göre sorumlu tutulması gerektiğini, karşı davanın sebepsiz zenginleşme nedeniyle zamanaşımına uğradığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

6. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 30/06/2022 tarihli ve 2020/1367 Esas 2022/1364 Karar sayılı kararıyla; asıl davanın hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine, karşı davanın ise satış bedelinden fazla ödeme yapıldığından bahisle alacak istemine ilişkin olduğu, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, taraflar arasında 11/09/2015 tarihinde davaya konu edilen 258 ada 19 parselin 1/3 payının 355.000,00 TL üzerinden satışının yapıldığı, yine taraflar arasında 28/04/2015 tarihinde 2112 ada 7 parsel 25 numaralı bağımsız bölümün 725.719,99 TL üzerinden satışının yapıldığı, davalı-karşı davacı Şirket tarafından iki taşınmaz satışı için 1.134.556,00 TL ödeme yapıldığı, her iki taşınmazın satış bedelinin toplam 1.080.719,99 TL olduğu, davacı Şirkete 53.836,01 TL fazla ödeme yapıldığının bilirkişi raporu ve banka dekontlarıyla anlaşıldığı, iki taşınmaz satışı dışında taraflar arasında başkaca bir hukuki ilişkinin de bulunmadığı, davalı- karşı davacının 17/07/2017 tarihinde hileyi öğrendiği ve eldeki davanın 03/08/2017 tarihinde hak düşürücü süre içinde açıldığı, Mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı-karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel, karşı dava ise taraflar arasındaki satış sözleşmesi nedeniyle fazla ödeme yapıldığı iddiasına dayalı alacak isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.2. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.2.3. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararların, HMK'nın 362. maddesi uyarınca temyiz edilemeyeceği, temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekeceği açıktır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Davalı - karşı davacının talep ettiği ve hüküm altına alınan alacak miktarı 53.836,01 TL olup, 2022 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı ve temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararların temyizi hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açık olduğundan, davacı-karşı davalının kabul kararı verilen alacak isteğine ilişkin karşı dava yönünden temyiz dilekçesinin reddi gerekmektedir.

3.3.2. Davacı-karşı davalının tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; (IV/3.) ve (IV./6.) numaralı paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI.KARAR:

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacı-karşı davalı vekilinin, karşı davaya ilişkin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE, alınan

peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,

2- Davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya ilişkin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA,

03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı-karşı davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı-karşı davalıdan alınmasına,

10/01/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.