"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava dışı oğlu ...'ın müteahhitlik yapmak istediğini, ancak maddi zorluklar sebebiyle ...’in işe başlayamadığını, bu konuları bacanağı olan dava dışı ... ile de paylaştığını, oğlu ...'in ve kendisinin tüm mali sırlarını bilen ..., ...'e başlamayı düşündüğü inşaattan temelden daire ve dükkan satılırsa para bulunabileceğini ve ... isimli şahsın dükkan ve daireleri alarak karşılığında para verebileceğini ancak kendisine teminat istediğini söylediğini ve hatta ...'e hitaben "annenin üzerindeki 3 daireyi bu adama teminat olarak verelim karşılığında para alalım" dediğini, oğlu ...’in durumu kendisine anlatması üzerine maliki olduğu 3050 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 4-17 ve 25 no.lu bağımsız bölümlerini tapuda davalı ...’a devrettiğini, bedelin ödenmesi konusunda kendilerini oyaladıklarını, en son bedeli vermeyeceklerini, nereye isterlerse gidebileceklerini söyleyerek kendilerini tehdit ettiklerini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının tehdit ve hile ile taşınmazların satışını verdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, dava konusu taşınmazları üzerindeki ipotekle birlikte iktisap ettiğini belirterek davanın redddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2018/125 E., 2020/170 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2021 tarihli ve 2021/44 Esas, 2021/291 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde ve hükmün fer'ilerinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.3. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 26.01.2022 tarihli ve 2021/1328 E., 2022/728 K. sayılı kararı ile; "...Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 3050 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 4 - 17 ve 25 no.lu mesken nitelikli bağımsız bölümler davacı adına kayıtlı iken, 03.05.2018 tarihli satış işlemi ile davalı ...’e temlik edildiği, satış tarihinde taşınmazlar üzerinde ... lehine konulmuş, 04.01.2015 tesis tarihli ipoteklerin bulunduğu, davalının taşınmazlar üzerindeki ipoteklerle birlikte çekişme konusu yerleri devraldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalı ...’ın çekişmeli taşınmazların bedellerini satış işleminden sonra ödeyeceğini söyleyerek davacının iradesini fesada uğratmak suretiyle taşınmazları devraldığı, ancak taşınmazların bedellerinin ödenmediği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalı ...’ın çekişmeli taşınmazların bedellerini satış işleminden sonra ödeyeceğini söyleyerek davacının iradesini fesada uğratmak suretiyle taşınmazları devraldığı, ancak taşınmazların bedellerinin ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, bozma kararındaki değerlendirmenin hukukta ve yasal mevzuatta büyük değişiklik getirdiğini, 6100 sayılı Kanun'un 200. ve devamı maddeleri gereği paranın ödenmesinin satıcının veya alıcının imzasına veya kabulüne yönelik belgelerle mümkün olduğunu, tapu senedi resmi senet olup, resmi memur huzurunda satıcının alacağının kalmadığına ilişkin beyanı ve imzası bulunduğunu, bu resmi senedi bertaraf edecek olanın; aynı kuvvette kanuni deliller olduğunu, davacının tapu senedini yok edecek kanuni resmi delil sunamadığını, ayrıca davacı tarafın inançlı temlik iddiasını yazılı bir delille delillendiremediği gibi, yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebilecek bir belge de sunmadığını, tanık dinlenmesine muvafakatleri bulunmadığını bildirmelerine rağmen Mahkemece tanık anlatımları, zabıta araştırması ve dosya içeriğine nazaran davanın kabulünün isabetsiz olduğunu, ... Cumhuriyet Savcılığınca yapılan soruşturma neticesinde "Kovuşturmaya Yer Olmadığına" dair verilen karar göz önüne alındığında hile ve dolandırıcılık suçlamasının ortada kaldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 46.110,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.