"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ilişkin kararın süresi içinde davalı Hazine vekili ile davalı ... tüzel kişiliği vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Tercan ilçesi, .... köyü, ... mezrası, .... mevkiinde sınırlarını belirttiği 15 dönümden fazla taşınmazın evveliyatında ....'e ait iken bu taşınmazı müvekkiline sattığını, 30-35 yıldır da müvekkilinin ekip biçmek suretiyle nizasız ve fasılasız olarak tasarrufunda bulundurduğunu, tapulama sırasında bu taşınmazın tapulama harici bırakıldığını belirterek taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Tercan Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/09/2008 tarihli ve 2001/120 E. 2008/178 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne, 21/09/2007 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 11.546,76 metrekare bölüm ile (B) harfi ile gösterilen 5.712,82 metrekare bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Tercan Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Hazine vekili ile Beğendik köyü tüzel kişiliği temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17/10/2011 tarihli 2011/5408 E. 2011/5143K. sayılı kararıyla, araştırmanın yetersiz olduğu, kadim veya tahsisli mera araştırması yapılarak mera kapsamında kalıp kalmadığının tespit edilmesi, yöntemine uygun mera araştırması yapılması, yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenilmesi, davacının dayanak tapu kaydının zemine uygulanması, ziraat bilirkişisinden rapor alınması, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek netice hakkında karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Tercan Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/04/2018 tarihli ve 2011/172 E. 2018/84 K. sayılı kararıyla; davacı lehine zilyetlik koşullarının oluştuğunun anlaşılması nedeniyle Tercan ilçesi, Beğendik köyü sınırları içerisinde bulunan 17/08/2017 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfleriyle gösterilen bölümlerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, 05/06/2018 tarihli ek karar ile de kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Tercan Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ile davalı köy tüzel kişiliği vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; Mahkemenin eksik inceleme neticesinde karar verdiğini davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesinin yerinde olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Davalı köy tüzel kişiliği vekili temyiz dilekçesinde; davanın hak düşürücü süreye uğradığını, yapılan ölçümlerin yanlış olup birbirini tutmadığını, davanın iyi niyetli olarak açılmadığını, davanın tescil davası olması, Hazine ile Köy tüzel kişiliğinin yasal hasım olmalarına karşılık kendileri aleyhine yargılama giderlerine ve ek karar ile vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan yerin tescili istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin birinci fıkrası, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinin birinci fıkrası, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."
6.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi, “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde; A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur...” hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Mahkemece, davacı lehine iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesi ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, bozma kararında mahallinde keşif yapılarak önceki keşifte görev almayan farklı bir ziraat bilirkişisinden taşınmazın ve çevresinin toprak yapısı birlikte incelenmek suretiyle kadim mera olup olmadığı konusunda araştırma yapılması istenildiği halde, bilirkişi tarafından taşınmazın geçmişteki durumunun ne olduğu araştırılmamış, 2002 yılında yapılan keşif sonrasında alınan zirai bilirkişinin taşınmazın batı kısmının 1 yıl önce sürüldüğü ve ham topraktan açıldığı yönündeki raporu irdelenmemiş, taşınmazın evvelinde mera olup olmadığı, mera değil ise imar ihyaya muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise ne zaman imar ihya işlemlerinin tamamlandığı hususlarını açıklamayan, taşınmazın keşif günündeki durumunu belirten soyut içerikli raporu ile yetinilmiş, bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde yöntemince hava fotoğrafı incelemesi yapılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
6.3.2. Hal böyle olunca; Mahkemece, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraftan yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ilgili kurumlardan getirtilerek dosya arasına alınmalıdır.
6.3.3. Dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan taşınmazın bulunduğu köy ve komşu köy halkından seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
6.3.4. Dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, geleneksel biçimde mera olarak kullanılan yerlerden olup olmadığı, taşınmaz üzerinde davacının zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, çekişmeli taşınmazlar öncesi itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise ne şekilde imar-ihya edildiği ve bu çalışmaların hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, önce tarihli keşif beyanları da dikkate alınarak beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalıdır.
6.3.5. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, önceki tarihli zirai bilirkişi raporları ve beyanlar da irdelenmek sureti ile taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, imar-ihya gerektiren yerlerden olmaları halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı ve arasında ayırıcı bir sınır olup olmadığını açıklayan somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmaz bölümleri ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip, üzerine taşınmazların sınırlarının işaretlenilmesi istenilmelidir.
6.3.6. Jeodezi ve fotogrametri bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazların önceki ve şimdiki niteliği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olmaları halinde imar-ihyalarının hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren başladığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisine, keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli, davacının dayanak tapu kaydının sınırları itibariyle her yere uyabilecek tapu olduğu göz önüne alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
6.3.7. Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; önceki tarihli kararda (A) harfi ile gösterilen 11.546,76 metrekare ile (B) harfi ile gösterilen 5.712,59 metrekare bölüm olmak üzere toplam 17.259,59 metrekare yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verildiği, kararın davacı tarafından temyiz edilmeyip davalıların temyizi üzerine bozulmasına karar verildiği halde, son kararda (A) harfi ile gösterilen 18.172,72 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 6.808,26 metrekare olmak üzere toplam 24.981,26 metrekare olarak önceki karardan daha fazla yerin davacı adına tesciline karar verilmesi, yargılama giderlerinden sorumluluğun temyiz edilmeyerek kesinleşmesine rağmen son kararda davalılar üzerinde bırakılması ve ek karar ile davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde dahi isabet bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Köy tüzel kişiliğinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı Köy tüzel kişiliği tarafından yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.