Logo

1. Hukuk Dairesi2022/654 E. 2022/1191 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi miras yoluyla gelen hakka dayalı tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü süre ve husumet yönünden davanın reddinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin miras yoluyla gelen hakka dayalı tapu iptali ve tescil davalarında da uygulanacağı ve davaya konu bazı taşınmazlar yönünden bu sürenin geçtiği, diğer bir taşınmaz yönünden ise husumet yokluğu bulunduğu gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı taraf, davalı taraf ile müşterek murisleri müteveffa ...'in 1951 yılında vefat ettiğini, davacıların anne ve babalarının okuma yazmalarının olmadığını, avukatlık mesleğini icra eden amcaları müteveffa ...'in müvekkillerinin anne ve babalarının iradesini fesada uğratarak çekişmeli taşınmazların kendisi ve anne-baba bir kardeşi ... adına kaydettirdiğini, geçen süreçte davacılar taşınmazların ortak miras olarak kaldığını ve kendilerine düşen payın verileceğini düşünürken taşınmazların davalılar tarafından 3. kişilere satılmaya çalışıldığını öğrendiklerini, bunun üzerine kendilerine düşen paylarını istediklerini, davalıların bu taşınmazların mirasa konu olmadığını 1970 yıllarında harici aldıklarını ve davacılara herhangi bir pay vermeyeceklerini söylediklerini, bu nedenlerle İzmir İli, Kemalpaşa İlçesi, Ulucak Mahallesi 1453, 1454 parseller, 585 ada 1, 2 parseller, Kemalpaşa ilçesi Yeşilköy 53, 55, 89, 420, 44 ve 468 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile hisseleri oranında mirasçılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... cevap dilekçesinde, dava dilekçesinin tebligatın usulsüz olduğunu, davanın yasal süresi geçirildikten sonra açıldığını, somut olayda mülga Medeni Kanunun hükümlerinin uygulanması gerektiğinden zamanaşımı süresinin murisin öldüğü tarihten itibaren 1 ve 5 yıllık süreler ile sınırlandırılmış olduğunu, olayda murisin ölümünün üzerinden 63 yıllık süre geçtiğini, kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren ise 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, bu nedenlerle davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, müteveffa ...'in yaptığı iddia edilen eylemlerin gerçekliğin ispatlanabilmesinin mümkün olmadığını, davaya konu taşınmazlardan sadece İzmir Kemalpaşa ilçesi Ulucak Mahallesi 1453 parsel sayılı taşınmazın davalıya ait olduğunu, diğer taşınmazların maliklerinin farklı olduğunu, davacıların iddialarının haksız, yersiz, mesnetsiz olduğunu, davanın uzun yıllar sonra açılması nedeni ile kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle tebligatın usulsüzlüğüne dair itirazlarının kabulüne, davanın öncelikle zamanaşımına uğramış olması nedeniyle usulden reddine, usulü itirazları kabul edilmediği takdirde haksız ve dayanaksız davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacıların taraf sıfatlarının olmadığını, davanın süresinde açılmadığını, davacıların istemlerinin zamanaşımına uğradığını, davacıların davaya konu taşınmazlarla hiçbir ilgilerinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

3. Davalılar ... ve ... cevap dilekçesinde, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davaya konu taşınmazların bulunduğu bölgede kadastro çalışmaları yapıldığını bu tutanaklara göre 1970 ve 1972 yıllarında tapuya tescillerin yapıldığını, tescil tarihinden sonra davacılar tarafından ileri sürülen herhangi bir itirazın bulunmadığını, davaya konu taşınmazlardan 2382 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında önce bir kısım davacı ve murisleri adına tespit edildiğini, bu tespite yapılan itirazlar sonucundan Tapulama Komisyonu'nun 10/06/1971 tarihli kararı ile itiraz kabul edilerek önceki tespitin iptali ile 2382 parsel sayılı taşınmazın ..., ... ve ... adına tesciline karar verildiğini, kararın dava açılmadan kesinleştiğini, davanın kök muris ...'in ölümünden 64 yıl, tapulama tutanakları tescillerinin üzerinden 45 yıl geçtikten sonra açıldığını, bu güne kadar davalıların mülkiyet hakkına itiraz etmeyen davacıların uzun süreden sonra açtıkları eldeki davanın iyi niyet hükümleri ile bağdaşmadığını, açılan davada tapu kaydının iptalini gerektirecek başkaca bir hukuki sebebin ileri sürülmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2015 tarihli ve 2014/322 Esas, 2015/230 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli 585 ada 1 parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının incelenmesinde, taşınmazların 1968 ve 1970 yılında yapılan kadastro tespit çalışmalarına dayalı olarak tutanaklarının oluştuğu davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince kadastro tutanaklarının kesinleşmesi tarihinden 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği, çekişmeli 585 ada 1 parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazlar açısından hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmakla davanın bu parseller yönünden hak düşürücü süre nedeniyle reddine, 585 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise Limbo Mühendislik unvanlı dava dışı şirket adına kayıtlı olduğu ve bahsi geçen hükmi şahsın davada taraf olmadığı anlaşılmakla bu parsel yönünden açılan davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar temyiz dilekçesinde delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, zira eldeki davanın muris muvazası hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış olması nedeniyle hak düşürücü süreye tabi olmadığı, yerel mahkemece işin esasına girilerek deliller toplanmadan yazılı şekilde verilen kararın isabetsiz olduğunu belirterek, kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi miras yoluyla gelen hakka dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi

3.2.2 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi, Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunmasının dava şartlarından olduğu hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.

3.3.2 Somut olayda özellikle iddia edildiği gibi muris tarafından kayden davalılara devredilen bir taşınmaz bulunmadığından muvazaa iddiasında bulunulamayacağı, davacıların kadastro öncesi miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunduklarının anlaşılmasına göre, çekişmeli 44, 52, 53, 55, 89, 420, 468, 1453, 1454, 2382, 585 ada 2 parsel ( 1454 parsel sayılı kadastral parselden imar sonucunda oluşmakla) sayılı taşınmazların kadastro tutanağının kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği kuşkusuzdur.

3.3.3 Öte yandan çekişmeli 585 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise dava tarihi itibariyle davanın tarafı olmayan Limbo Mühendislik unvanlı hükmi şahıs adına kayıtlı olduğu anlaşıldığına göre, bu taşınmaza ilişkin husumet teşmil edilen davalılar yönünden husumet ehliyetinin bulunmadığı da sabittir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; dosya içeriği ve kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan yerel mahkeme kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı 53,00 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.