Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6567 E. 2023/438 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı ve davalı şirketin iyi niyetli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını ispatlayamamaları ve HMK 25. maddeye aykırı olarak hükme esas alınan tanık beyanı gözetilerek, yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kabul kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından süresinde duruşma istemli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 24.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... Müteahitlik Taş. Ltd. Şti., vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, maliki oldukları 1649 ada 9 sayılı parseldeki 2, 5, 13, 26 ve 45 no.lu bağımsız bölümleri davalılardan ...’in satın almak istediğini, önceden tanıdıkları ...’a ... duyduklarını, davalı ...’ın satış bedelini nakit olarak ödeyeceği beyanı ile Tapu Müdürlüğüne işlem yapmak üzere gittiklerini, ancak eksiklik nedeniyle devri yapamadıklarını, bunun üzerine davalı ...’ın zaten ödemeyi kredi kullanarak yapabileceğini ve işlemlerin devam ettiğini, bu aşamada 2 adet çek ve 7 adet senet ile ödeme yapacağını, senetlerde muacceliyet şartının bulunması yanında babasının da senetlere karşı teminat çeki vereceğini bildirmesi üzerine zaman kaybetmemek için ...’ın yanında çalışan dava dışı ...’ı satışa da yetkili olmak üzere vekil tayin ettiklerini 18.06.2015 vadeli 60.000,00 TL’lik çekin ödendiğini, satış bedelinin tamamı ödenmeden dava konusu bağımsız bölümlerin anlaşmaya aykırı olarak vekil tarafından davalı ...’a devredildiğini, kandırıldıklarını o aşamada anladıklarını, ödenen çek bedelini iade ettiklerini, taşınmazların iade edilmemesi üzerine 25.07.2015 tarihli 30.000,00 TL’lik çeki de tahsil ettiklerini, davalı ...’ın çekleri ödemesinin de oyalama amaçlı olduğunu, akabinde açılacak davalardan kurtulmak maksadıyla davalı ...’ın anılan bağımsız bölümleri diğer davalı şirkete muvazaalı olarak devrettiğini, davalı şirket ile ... arasında farklı taşınmaz satışlarının da yapıldığını, davalıların birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ..., dava konusu bağımsız bölümlerin satışı konusunda davacılar ile anlaştığını, satış bedelini senet ve çekler ile ödediğini, ilk iki çek bedelinin davacılar tarafından tahsil edildiğini, vadesi gelen senetleri maddi sıkıntıları nedeniyle ödeyemediğini, davacıların iradesinin sakatlanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, sadece satış bedeli ödenmesi konusunda sorun olduğunu, davalı ... ... Şirketi vekili, davalı ...’ın müvekkili şirketten 9 adet araç satın aldığını, verdiği çeklerin karşılıksız çıktığını, bu nedenle borcuna karşılık çekişmeli taşınmazların ipotekle yükümlü olarak edinildiğini, müvekkil şirketin iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 30.03.2016 tarihli ve 2015/517 Esas, 2016/478 Karar sayılı kararıyla; hile idddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 24.10.2019 tarihli ve 2016/8214 Esas, 2019/5475 Karar sayılı kararıyla, "...Hal böyle olunca, temliklerde kullanılan Adana 10. Noterliğinin 10.06.2015 tarihli 12451 ve 12453 yevmiye numaralı vekaletnamelerin temin edilmesi, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durulması ve toplanan delillerin bu yön ile değerlendirilmesi, davalı ...’a yapılan devirlerde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı tespit edilir ise; ikinci el (3. kişi) konumunda bulunan davalı şirketin iyiniyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülüp hata ve hile nedenleri üzerinden sonuca gidilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 10.03.2022 tarihli ve 2020/151 Esas, 2022/114 Karar sayılı kararı ile tüm dosya kapsamından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Şirket vekili temyiz dilekçesinde, cevap dilekçesinde ve aşamada ileri sürdüğü beyanlarını yineleyip, Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada müvekkilinin iyi niyetli olup olmadığı hususunda hiçbir değerlendirme yapılmadığı gibi, vekalet görevinin ne suretle kötüye kullanıldığı, hangi delile istinaden böyle bir kabulde bulunulduğunun da açıklanmadığını, vekil ...'ın vekalet görevini kötüye kullandığı ve diğer davalı ...'in de bu durumu bilebilecek durumda olduğu kabul edilse dahi; müvekkilinin taşınmazları vekilden değil, ...'ten satın aldığını, dolayısıyla iyi niyetli 3. kişi, hatta dava konusu olayda 4. kişi konumunda olduğunu, müvekkili şirketin gayrimenkulü devraldığı 14.08.2015 tarihinde, gayrimenkulün tapu kaydında herhangi bir kısıtlama ya da şerh bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemenin, vekalet görevinin kötüye kullanılmış olduğu yönündeki tespite nereden ulaştığını anlamanın mümkün olmadığını, davacı tarafın davasında hileye dayanabilmesi için kuvvetli delillerinin olması gerektiğini, dava dilekçesindeki iddiaların gerçek olmadığını sözleşme uyarınca toplamda 537.500 TL bedelli kambiyo senedi tanzim edilip davacılara teslim edildiğini, davacı asillerin bu sözleşmeyi cebir ve tehdit altında kalmadan özgür iradeleri ile imzaladıklarını, tapu bedellerinin ödemesinin de vadesi gelen kıymetli evraklarla yapıldığını, müvekkili tarafından bankadan satış bedeli için kredi talep edileceği, kredi tutarının davacılara ödeneceği yönünde bir taahhütte bulunulmadığını, bu durumun aksinin de davacılarca kanıtlanamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekaletin hile ile alındığı ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

TBK'da sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK'nın 504/1).

Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve iş birliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

2. Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve ... içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla TMK'nın 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.

Bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından ... sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nın 1023. maddesinde aynen "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddesinin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.

Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın ... feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.

Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan ... ve saygısını sarsacağı ve Yasa Koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarihli l990/4 Esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiştir.

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) "Taraflarca getirilme ilkesi" başlıklı 25. maddesinde;

"(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.

(2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz." düzenlemesine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacılar ..., ... ve ...'nın Adana 10. Noterliğinin 10.06.2015 tarihli ve 12452 yevmiye no.lu vekaletnamesi ile maliki oldukları Adana ili, Kozan ilçesinde kain 1649 ada 9 sayılı parseldeki kat irtifakına ayrılan 2 no.lu bağımsız bölümdeki hak ve hisselerinin tamamını veya bir kısmını 65.000,00 TL bedelle dilediğine dilediği bedelde satması ve gerekli işlemleri yapması için 23.10.1974 doğumlu ...’ı vekil tayin ettikleri, yine bozma sonrası celp edilen Adana 10. Noterliğinin 10.6.2015 tarihli ve 12453 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacılardan ...'nın adına kayıtlı çekişme konusu 45 ve 5 no.lu bağımsız bölümler için, aynı Noterliğin aynı tarihli ve 12451 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile de davacılardan ...'un adına kayıtlı 26 ve 13 no.lu bağımsız bölümler için satışa yetkili olmak üzere dava dışı ...'ı vekil tayin ettikleri,

12.06.2015 tarihli ve 6527 yevmiye no.lu akitle; dava konusu 2 no.lu bağımsız bölümün ¼ payı ..., ½ payı ... ve ¼ payı ... adına kayıtlı iken; anılan kişiler adına Adana 10. Noterliğinin 10.06.2015 tarihli ve 12452 yev. no.lu vekaletnamesine dayalı olarak vekil ...'ın, anılan bağımsız bölümün tamamını toplamda 65.000,00 TL bedelle davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, aynı akitte bağımsız bölüm üzerine " ... ... adına açılmış ya da açılacak kredilere teminat amacıyla "Anadolubank Anonim Şirketi lehine 200.000,00 TL üzerinden ipotek tesis edildiği,

12.06.2015 tarihli ve 6528 yevmiye no.lu akitle; dava konusu 5 no.lu bağımsız bölümün tamamı ... adına kayıtlı iken; ... adına Adana 10. Noterliğinin 10.06.2015 tarihli ve 12453 yev. no.lu vekaletnamesine dayalı olarak vekil ...'ın tamamını 65.000,00 TL bedelle davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, aynı akitte bağımsız bölüm üzerine "... İz İnş isimli şirket adına açılmış ya da açılacak kredilere teminat amacıyla " Anadolubank Anonim Şirketi lehine 210.000,00 TL üzerinden ipotek tesis edildiği,

12.06.2015 tarihli ve 6530 yevmiye no.lu akitle; dava konusu 13 no.lu bağımsız bölümün tamamı ... adına kayıtlı iken; ... adına Adana 10. Noterliğinin 10.06.2015 tarihli ve 12451 yevmiye no.lu vekaletnamesine dayalı olarak vekil ...'ın tamamını 65.000,00 TL bedelle davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, aynı akitte bağımsız bölüm üzerine "... İz İnş isimli şirket adına açılmış ya da açılacak kredilere teminat amacıyla "Anadolubank Anonim Şirketi lehine 220.000,00 TL üzerinden ipotek tesis edildiği,

12.06.2015 tarihli ve 6531 yevmiye no.lu akitle; dava konusu 26 no.lu bağımsız bölümün tamamı ... adına kayıtlı iken; ... adına Adana 10. Noterliğinin 10.06.2015 tarihli ve 12451 yevmiye no.lu vekaletnamesine dayalı olarak vekil ...'ın tamamını 65.000,00 TL bedelle davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, aynı akitte bağımsız bölüm üzerine "... İz İnş isimli şirket adına açılmış ya da açılacak kredilere teminat amacıyla "Anadolubank Anonim Şirketi lehine 220.000,00 TL üzerinden ipotek tesis edildiği,

12.06.2015 tarihli ve 6532 yevmiye no.lu akitle; dava konusu 45 no.lu bağımsız bölümün tamamı ... adına kayıtlı iken; ... adına Adana 10. Noterliğinin 10.06.2015 tarihli ve 12453 yevmiye no.lu vekaletnamesine dayalı olarak vekil ...'ın tamamını 65.000,00 TL bedelle davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, aynı akitte bağımsız bölüm üzerine "... İz İnş isimli şirket adına açılmış ya da açılacak kredilere teminat amacıyla "Anadolubank Anonim Şirketi lehine 210.000,00 TL üzerinden ipotek tesis edildiği,

14.08.2015 tarihli ve 8330 yevmiye no.lu akitle; dava konusu 2, 5, 13, 26 ve 45 no.lu bağımsız bölümler üzerindeki ipotekler ile birlikte davalı ... adına tam pay üzere kayıtlı iken, ... tarafından bizzat, her birini 90.000’ar TL bedelle diğer davalı ... Müteahhitlik Taş. Tic. Ltd. Şti.ye satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.

2. Davacıların dava açarken sundukları "Sözleşme" başlıklı belgeye göre çekişme konusu taşınmazların devri karşılığında davacıların 18.06.2015 tarihli 60.000 TL bedelli çek - 25.07.2015 tarihli 30.000 TL bedelli çek- 25.08.2015 vadeli 45.000 TL bedelli bono - 25.09.2015 vadeli 80.000 TL bedelli bono - 25.10.2015 vadeli 80.000 TL bedelli bono - 25.11.2015 vadeli 80.000 TL bedelli bono - 25.12.2015 vadeli 80.000 TL bedelli bono - 25.01.2016 vadeli 60.000 TL bedelli bono - 25.02.2016 vadeli 22.500 TL bedelli bono aldıkları, bunlardan ilk ikisinin tahsil edildiği hususunun davacıların da kabulünde olduğu, geri kalan kambiyo senetlerinin tahsil edilmemiş olmasının ise vekalet görevinin kötüye kullanıldığı anlamına gelmeyeceği açıktır.

3. Öte yandan, davacıların dava dilekçesinde tanık olarak bildirdikleri ...'un dinlenmesinden aşamada sundukları 02.02.2016 tarihli dilekçeleri ile vazgeçtikleri, bozma kararı sonrası Mahkemece re'sen dinlenen ve beyanı hükme esas alınan dava dışı vekil ...'ın dinlenmesinin ise; taraflarca getirilme ilkesine tabi olan eldeki davada HMK'nın 25. maddesine göre mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

4. Hal böyle olunca, davacıların iddialarını usulünce ispatlayamadıkları gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalılara iadesine,

03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı ... Müteahhitlik Taş.Ltd.Şti. vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.