"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/189 E., 2022/918 K.
KARAR : Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bigadiç Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/66 E., 2016/396 K.
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesi ile; yörede yapılan kadastro çalışması sonucunda, davacıya ait 109 ada 89 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 150 metrekare kadar bir kısmının davalı adına tapuda kayıtlı olan çekişmeli 109 ada 91 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığını, çekişmeli taşınmaz bölümünün adına kayıtlı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde; çekişmeli 109 ada 91 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olduğunu, taşınmaz üzerinde zilyetlik ve tasarrufunun sürdüğünü, taşınmazın sınırları üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.12.2016 tarihli ve 2015/66 Esas- 2016/396 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmaz bölümünün 20 yılı aşkın süreden beri davacı ... ve bayileri tarafından patates ekilmek suretiyle kullanıldığı, davacının, adına kayıtlı 109 ada 89 parsel sayılı taşınmazı zeminde mevcut kullanım durumu itibariyle satın aldığı belirtilerek davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın 26.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 302.09 metrekare yüz ölçümlü kısmının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 10.02.2017 tarih ve 2017/18 E. 2017/17 K. sayılı kararı ile: dava konusu taşınmaz bölümünün keşfen saptanan değerinin 302,00 TL olduğu ve Mahkeme kararının miktar itibari ile kesin olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun, HMK'nın 341/2 ve 346 ncı maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.10.2021 tarih ve 2021/2985 E- 6012 K. sayılı kararıyla; ''Kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış olan eldeki tapu iptali ve tescil davasında, Yerel Mahkeme kararının değer itibariyle kesin olduğundan bahisle istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş olmasının 7251 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na eklenen Ek- 6 ncı maddesine aykırı olduğu; hâl böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken dava değeri dikkate alınarak istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu'' hususuna değinilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına hükmedilmiş ve dava dosyası istinaf incelemesi yapılmak üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde hak iddiasında bulunmasına neden olan ve tapuda adına kayıtlı 109 ada 89 parsel sayılı taşınmazı, kadastro tespit malikinden 2013 yılında satın aldığı ve davacının eldeki davada ise kadastro öncesi nedenlere dayandığı, davacının dava açma hakkının satın aldığı çapla sınırlı olduğu; hal böyle olunca, kadastro tespit malikince ileri sürülebilecek kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak dava açmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması suretiyle yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının adına kayıtlı 109 ada 89 parsel sayılı taşınmazı zeminde mevcut kullanım durumu itibariyle satın aldığını, iki parselin müşterek sınırının kadim kullanım esasa alınmadan hatalı belirlendiğini, taşınmazı kayden satın alan davacının da kadim kullanıma uygun olarak taşınmazda zilyet olduğunu, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi tarafından çapa dayalı yer satın alan davacının kadastro öncesi nedene dayalı dava açmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de davacının önceki malikin dava açma hakkını da devraldığını, ispat etmesi halinde kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı olarak dava açmasının mümkün olduğunu, somut olayda 109 ada 89 parseli kayden satın alan davacının dava açma hakkını da devraldığı, kaldı ki istinaf isteğinin miktar yönünden reddine ilişkin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 10.02.2017 tarih ve 2017/18 E. 2017/17 K. sayılı kararının bozulmasının da isabetsiz olduğunu, zira 7251 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na eklenen Ek- 6 ncı maddesinin yürürlük tarihinin açıkça 28.07.2020 tarihi olarak belirlendiği, eldeki uyuşmazlıkta Yerel Mahkeme kararının bu tarihten önce verildiği, şu halde Yasa hükmünün geriye yürümeyeceği belirgin olduğu halde Yasa'nın geçmişe yürütülmesinin Anayasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi,
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Kadastro sonucunda; ... mahallesi çalışma alanında bulunan 109 ada 91 parsel sayılı, 3.462,96 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz tarla vasfı ile davalı ... adına tespit ve sonrasında tapuya kayıt ve tescil edilmiştir.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, çapa dayalı taşınmaz satın alan davacının, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
- KARŞI OY -
Dava kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
Sayın Çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen ek 6. maddenin geriye yürütülüp yürütülemeyeceği, buradan hareketle verildiği anda kesin olan hükmün istinaf incelemesinin yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre mülkiyet hakkı “ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını” kapsamaktadır (AYM, E.2022/105, K.2023/54, 22/03/2023, §19).
Anayasa’nın 36. maddesinde ise adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkı kapsamında kalan kesin hükme saygı ilkesi “kesinleşmiş bir mahkeme hükmüyle bireylere tanınan statüye (hak ve borçlara) hukuk düzenince istisnai durumlar dışında müdahale edilmemesini gerekli kılar (Mustafa Altın [GK], B. No: 2018/10018, 27/10/2021, § 63). Bu çerçevede “kesin hükme saygı (res judicata) ve kesin hükmün bağlayıcı olması, hükmü veren mahkeme de dâhil diğer bütün mahkemelerin ve diğer ilgili kurumların bu kararla bağlı olması anlamına gelir. Yargının verdiği ve bağlayıcı olan kesin hüküm, zarar gören taraflardan biri açısından işlevsiz duruma getirilmişse adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerin bir anlamı kalmayacaktır (... [GK], B. No: 2018/10018, 27/10/2021, § 58; ... İnşaat Tic. Ltd. Şti., B. No: 2013/1313, 26/2/2015, §§ 53, 54; Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 65).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre de kesin hükme saygı adil yargılanma hakkının güvencesi kapsamında kalmakta olup nihai mahkeme kararlarının yeniden gözden geçirilememesi ve sorgulanamaması gerekir (Brumarescu/Romanya [BD], B. No: 28342/95, 28/10/1999, § 61; Ryabykh/Rusya, B. No: 52854/99, 24/7/2003, § 52).
Öte yandan hukuk devleti ilkesi uyarınca kanun hükümleri kural olarak yürürlüğünden sonraki olay ve olgulara uygulanabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesi uyarınca miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olup bunlara ilişkin istinaf yoluna başvurulamaz.
Ancak 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen ek 6. maddesinde şu hükme yer verilmiştir: “Kadastro mahkemesinin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir.” Buna göre anılan hükümle birlikte hükmün yürürlüğe girdiği tarihten sonraki davalarda kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda miktar ve değere bakılmaksızın kararın istinaf ve temyizi mümkün hale getirilmiştir. Ancak Kanun’da bunun geriye yürütülerek söz konusu hükmün yürürlük tarihi olan 28/7/2020 tarihinden önce kesinleşmiş olan davalara da uygulanabileceği yönünde bir kurala yer verilmemiştir.
Anılan bu anayasal hükümler ve ilkeler ile yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay incelendiğinde iki tarafı da özel kişi olan uyuşmazlıkla ilgili olarak Bigadiç Asliye Hukuk Mahkemesince yukarıda anılan kanun hükmünün yürürlüğe girmesinden önce 06.12.2016 tarihinde karar verildiği ve dava değerinin 2016 yılının istinaf kesinlik sınırı olan 1500 TL’nin altında kaldığı görülmektedir. Bu çerçevede kararın verilmekle kesin ve 6100 sayılı Kanun’un 341. maddesi uyarınca istinafı kabil olmayan bir karar olduğu anlaşılmaktadır.
Değeri belli bir miktarın altında olan davalar yönünden daha önce bulunmayan istinaf ve temyiz imkânın yasanın yürürlüğünden sonraki davalar bakımından uygulanması hükmün denetlenmesinin talep hakkının kapsamının genişletilmesi bakımından olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Ancak söz konusu hükmün geriye yürütülmesiyle ilgili bir yasal hüküm dahi mevcut değil iken içtihat yoluyla söz konusu kanun hükmünün kesinleşmiş hukuki statüleri de etkileyecek şekilde geriye yürütülmesi adil yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak kesin hükme saygı gösterilmesi ilkesini açıkça zedeleyecektir.
Diğer taraftan yorum yoluyla söz konusu kanun hükmünün geriye yürütülerek kesin hükmün ortadan kaldırılması lehine hüküm kesinleşmiş olan hak sahiplerinin mülkiyet hakkının da kişilerin hukuki güvenliklerine aykırı olarak öngörülemez bir şekilde ihlal edilmesine yol açacaktır.
Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi tarafından 6/12/2016 tarihinde verilen E.2015/66, K.2016/396 sayılı kararın kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle istinaf incelemesinin usulden reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen 10/2/2017 tarihli ve E. 2017/18, K. 2017/17 sayılı kararın yerinde olması ve BAM'ın temyiz incelemesine konu iş bu 5/7/2022 tarihli kararının kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle istinaf incelemesi yapılamayacağı gerekçesiyle kararın bozulması gerekirken Sayın Çoğunlukça işin esasına girilerek verilen onama kararına iştirak edemiyorum.