"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1071 E., 2021/1040 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleştirilen Davalar Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/739 E., 2019/611 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacılar, davaya konu ... köyünde bulunan 101 ada 140, 112 ada 3, 116 ada 20, 126 ada 26, 176 ada 5 parsel sayılı taşınmazların davalılardan ..., 108 ada 52, 106 ada 5, 116 ada 56, 169 ada 17 parsel sayılı taşınmazların davalılardan ..., 144 ada 3 ve 176 ada 4 parsel sayılı taşınmazların ise davalılardan ... adına senetsizden tescil edildiğini, ... ve mirasçıları adına ise bir kısım tescil işlemlerinin yapıldığını, bu taşınmazların aslında kök mirasbırakanları ...'ye ait olduğunu ve evveliyatlarının tapulu olduğunu, kadastro çalışmalarında bu senetler hiç dikkate alınmaksızın taşınmazların senetsizden davalılar adlarına tescil edilmesi neticesinden kök mirasbırakanın mirasçısı, kendilerinin de annesi olan ...'a intikal edecek payların da davalılar adına yazılmış olduğunu, mirasbırakan anneleri ...'ın kadastro çalışmasından önce Kocaali Noterliğinin 27.06.2001 tarih ve 1494 yevmiye nolu vekaletnamesi ile kardeşlerinden davalı ...'a vekalet vererek, geldi kayıtlarda taşınmazlardaki paylarının büyük bölümünü de mal kaçırmak amacıyla kardeşlerine devrettiğini, dava konusu taşınmazların öncesinin senetli olup, taşınmazların tamamının kök mirasbırakan ...'den geldiğini, ancak komisyonun mirasbırakandan kalma taşınmazları sözde erkek çocukları arasında taksim ettiğini, köyde oturan bir kısım davalıların taşınmazların bir kısmını ekip biçmesinin bu taşınmazların kendilerine ait olduğu anlamına gelmeyeceğini, yapılan tespitlerin hatalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile kök mirasbırakan ...'dan gelen payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada sundukları 30.07.2018 havale tarihli dilekçeleri ile dava konusu ettikleri 116 ada 20, 126 ada 26, 101 ada 140, 144 ada 3 ve 169 ada 17 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak yanlışlıkla dava açtıklarını belirterek bu taşınmazlara yönelik davalarından feragat ettiklerini bildirmişlerdir.
Birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanlarından kalan taşınmazların muvazaalı olarak davalılar adına yapılan tescillerinin iptaliyle adlarına tesciline ve işbu dosyanın mahkemenin 2014/739 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, davacıların mirasbırakanı olan ...'ın Kocaali Noterliği'nin 27.06.2001 tarih ve 1495 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile ... köyü hudutlarındaki tapulu tapusuz tüm taşınmazlardaki hak ve hissesini ..., ... ve ...'ye sattığını, bu satışta harç bedelini az ödemek maksadı ile satış bedellerini kendi aralarında düşük gösterdiklerini ve şahitler huzurunda gayrimenkul satış ve zilyetliğin devrine dair satış sözleşmesi akdedildiğini, karşılığında davacılar mirasbırakanına bir kısım senetler verilip borcun ödenmesi üzerine senetlerin geri alındığını, bu satıştan davacıların da haberi olmasına rağmen işbu davayı ikame ettiklerini, kaldı ki davacıların babasından kalan yerler için Kadastro Mahkemesinin 2008/64 E. Sayılı dosyası ile tespite itiraz etmelerine rağmen annesinden kalan yerler için kadastro tespit çalışmaları sırasında davacıların itiraz etmemelerinin düşündürücü olduğunu, ayrıca dava konusu yerlerin tamamının mirasbırakandan intikal etmediğini, bir kısmının davalılar tarafından satın alındığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.11.2019 tarihli ve 2014/739 Esas, 2019/611 Karar sayılı kararıyla; ... parsel, ... köyü 112 ada 3, 176 ada 5, 176 ada 4 ve 127 ada 7 parsel sayılı sayılı taşınmazların kesin olarak kök mirasbırakandan intikal etmediği; ... ada 49, 50 ve 54, 126 ada 74, 75, 76 ve 77, 162 ada 4 ve 5, 127 ada 66, 65, 64, 63, 62 ve 23, 116 ada 60 ve 59, 126 ada 28, 29 ve 30 parsel sayılı taşınmazların ise dinlenen tanık ve yerel-tespit bilirkişi beyanlarından her ne kadar öncesinde kök mirasbırakana ait olsa da kadastro tespitinden önce taraflar arasında taksime tabi tutulduğu, davacılar mirasbırakanının hissesini para karşılığında kardeşlerine devrettiği, tarafların o tarihlerde ekonomik durumlarının iyi olduğu, ...'nin miras payını kardeşlerine devrettiği hususunun köy halkı tarafından bilindiği, hatta bazı tanıkların bunu bizzat davacıların mirasbırakanından duymuş olduğunu beyan ettiği, davacının eşi ...'ın tanık olarak verdiği ifadesinde, davacılar mirasbırakanının miras hakkına karşılık az para aldığına dair davacı kızlarına serzenişte bulunduğunu ifade ettiği, bu durumun dahi davacılar mirasbırakanının davacılardan mal kaçırma kastının olmadığını gösterdiği, davacıların kadastro tespitinden haberdar olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15/1 inci maddesi hükmüne göre, kadastrodan önce tapusuz taşınmazların taksiminin her türlü delille kanıtlanabileceği, bu nedenle taksim olgusunun yazılı delil dışında yerel bilirkişi ve tanık dâhil her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu, taşınmazların öncesi senetli olsa dahi dosyada bulunan gayrimenkul satışı ve zilyedliğin devri sözleşmeleri ile bonoların da taşınmazın davalılar adına tespitinde muvazaa olmadığı hususunu ispatladığı, sözleşmelerin iptali için açılmış bir dava bulunmadığı gibi bonoların ödenmediği ihtimalinde bile bu durumun ancak kişisel hakka konu olabileceği, tüm dosya kapsamından taşınmazların davalılar adına tespitinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacılar Hayriye ve Selma vekili ile asıl davada davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur
B. İstinaf Sebepleri
Davacı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin dava konusu taşınmazların tarafların kök mirasbırakanından intikal ettiğini, onun ölümünden sonra mirasçıları arasında taksim yapıldığını,taksim sonucu tüm mirasçılara belirli yerlerin verildiğini, diğer mirasçıların kendilerine düşen yerleri davalılara sattığını beyanla davanın reddine karar verdiğini, mirasbırakan ... payına düşen kısım açısından herhangi bir satış olmadığı gibi mal kaçırma amacıyla davalılar adına tespit yapıldığını, bu paylarda tüm mirasçıların hakkı olmasına rağmen yerel mahkemece bu hususta herhangi bir karar verilmediğini, Kocaali’de 24.04.2009 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları neticesinde kök mirasbırakan ...’ye ait olan ve mirasbırakan ...’ın mirasçı olduğu payların tamamı ..., ... ve ... adına senetsizden tescil edildiğini, dava konusu olan taşınmazların evveliyatı senetli olup, taşınmazların tamamının kök mirasbırakan ...’den geldiğini, davalılar ve dosyada dinlenen tanıkların da taşınmazların evveliyatının ...’den geldiğini kabul ettiklerini, taşınmazların çoğu kök mirasbırakandan geldiğinden tereke adına tüm mirasçıların hakkı bulunduğunu, davalıların iddia ettiği sözleşme ve senetlerin tamamı muvazaalı olup kabulünün mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacılar ..., ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkillerin mirasbırakanı ...'ın babası ...'den kalan taşınmazlarla ilgili işlemleri yapabilmesi için 27.06.2001 tarihli vekaletname ile davalı ... oğlu ...'yi yetkilendirdiklerini, aynı tarihte noterde babadan kalan taşınmazları 1.000,00 TL bedelle kardeşlerine sattığını belirtir satış vaadi sözleşmesi yaptığını, ancak bu satım işleminin muvazaalı olup müvekkili mirasçılardan mal kaçırma amacı taşıdığını, taşınmazlar senetsizmiş gibi yapılan kadastro işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu, eski tapu kayıtlarının yerlere uygulamasının yapılarak eski tapu kayıtları ile yeni ada paftaların birleştirilmesi ve sonrasında mirasbırakanın muvazaalı işleminin iptal edilmesi gerektiğini, mahkemece sadece duyuma dayalı bilgiler doğrultusunda karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.12.2021 tarihli ve 2020/1071 Esas, 2021/1040 Karar sayılı kararıyla; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre,mahkemece usulünce yapılan keşif, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ve bu beyanları destekleyen noter belgesi ve senetlerle sabit olduğu üzere dava konusu ... ada, 3, 176 ada 4, 5, 127 ada 7 parsel sayılı taşınmazları davalıların üçüncü kişilerden satın aldıkları, bu taşınmazların mirasbırakanın terekesine ait olmadığı, bu parseller haricindeki dava konusu parsellerin ortak mirasbırakan ...'den geldiği konusunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın mirasbırakan öldükten sonra mirasçılar arasında hisse devri olup olmadığı ve zilyetliğin davalılara devredilip devredilmediği noktasında olduğu, tapusuz taşınmazların menkul mal hükümlerine tabi olup yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği, dayanılan noter belgesi ve senet içeriği farklı olsa bile tapusuz taşınmazlarda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi ve 15/3 üncü fıkrası uyarınca mirasçılar arasındaki hissenin diğer mirasçılara devir ve temlikinin bilirkişi, tanık beyanları ve her türlü delille kanıtlanabileceği, somut olayda da mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ve bu beyanları destekleyen yargılama aşamasındaki davacıların dava konusu taşınmazlardaki hisselere ilişkin beyanlarına göre kadastro çalışmalarından önce davacıların mirasbırakanı ...'nın dava konusu taşınmazlardaki hisselerini ve zilyetliklerini davalılara devrettiği, davacıların mirasbırakanının hisselerini devrettiği tarihten beri zilyetliğin davalılar da olduğu, dava konusu taşınmazılarda miras hisseleri kalmadığı, bir an için dava konusu taşınmazların dayandıkları tapu kaydı kapsamında kaldığı kabul edilse bile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/3 üncü fıkrası uyarınca tapulu taşınmazlarda mirasçılar arasında yapılan hisse devrinin yazılı olmak şartı geçerli olduğu, somut olayda da mirasbırakan ...'nın miras hisselerini senetle ve noter belgesi ile devrettiği göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacılar ... ve -... vekili ile asıl davada davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
Davacılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dileçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davalar, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 713 üncü maddesi.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucunda... Mahallesinde bulunan 101 ada 140 parsel sayılı taşınmaz, ..., 116 ada 20, 126 ada 26, 176 ada 5 parsel sayılı muhtelif yüz ölçümündeki taşınmazlar ... oğlu ..., 116 ada 56, 169 ada 17, 116 ada 56, 176 ada 4 parsel, ... parsel sayılı muhtelif yüz ölçümündeki taşınmazlar ... oğlu ..., 144 ada 3, 176 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar ..., 127 ada 65 parsel sayılı taşınmaz müştereken ... ile ... adlarına, 127 ada 7, 64 , 66 parsel sayılı taşınmazlar ... adına, 162 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ... adına, 127 ada 63 ve 162 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar ... adına, 126 ada 75 parsel,127 ada 23 parsel, 167 ada 50 parsel sayılı taşınmazlar... oğlu ..., 126 ada 76 parsel sayılı taşınmaz ... adına, 126 ada 74, 77 parsel, 167 ada 49 parsel sayılı taşınmazlar ..., 167 ada 54 parsel sayılı taşınmaz ..., 127 ada 62 parsel sayılı taşınmaz ... adına, 116 ada 59 parsel sayılı taşınmaz ..., 116 ada 60 parsel sayılı taşınmaz..., 126 ada 30 parsel sayılı taşınmaz ..., 126 ada 28 parsel sayılı taşınmaz müştereken ... ile ... adlarına, 126 ada 29 parsel sayılı taşınmaz ... adına kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiş olup, asıl ve birleştirilen davalarda davacıların dava konusu yerlerde mirasbırakan anneleri ...'nın hissesi olup tapuda yapılan işlemlerin muvazaalı olduğu iddiasıyla tapuların iptali ve tescil istemli olarak eldeki davayı açtıkları, davacıların aşamada sundukları 30.07.2018 havale tarihli dilekçeleri ile dava konusu ettikleri 116 ada 20, 126 ada 26, 101 ada 140, 144 ada 3 ve 169 ada 17 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak yanlışlıkla dava açtıklarını belirterek bu taşınmazlara yönelik davalarından feragat ettiklerini bildirdikleri, asıl davanın davacısı ...'in ilk derece mahkemesi kararından sonra, Bölge Adliye Mahkemesince verilen karardan önce 27.12.2019 tarihinde öldüğü, buna rağmen istinaf mahkemesince verilen kararın davacı ... vekiline tebliğ edildiği ve davacı vekili tarafından temyiz edildiği, ancak daha sonra davacı vekiline mirasçılardan alınmış vekaletnamenin sunulması için muhtıra çıkarıldığı, davacı vekili tarafından sunulan 22.02.2022 tarihli beyan dilekçesinde mirasçılar tarafından kendisine vekaletname verilmediği ve mirasçıların kendisi tarafından bilinmediğinin beyan edildiği, bunun üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın davacı ... mirasçılarına tebliğ edildiği, mirasçılar tarafından temyiz yoluna başvurulmadığı anlaşılmaktadır.
3. Asıl davada davacının ölümü ile vekalet ilişkisi son bulduğundan ve mirasçıları tarafından temyiz yoluna başvurulmadığından davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
4. Birleştirilen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup birleştirilen davada davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davacı vekilinin TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
Peşin yatırılan harcın talep halinde iadesine,
Birleştirilen davalarda davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 266,20 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...