"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, olmazsa şerh tesisi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 10.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... Belediye Başkanlığı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, maliki olduğu 1413 parsel sayılı taşınmazını hizmet binası yapılması şartı ile 1990 yılında Atakent Belediyesine bağışladığını, taşınmaza hizmet binası yapıldığını ve yıllarca bu şekilde kullanıldığını, 6360 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra Atakent Belediyesinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığını, Silifke Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/21 D. İş sayılı dosyasında taşınmazın zemin katının ticari amaçlı olarak kiralandığının tespit edildiğini, taşınmazın bağış amacına aykırı kullanılmaması için davalıya ihtarname de gönderildiğini ancak amaca aykırı kullanıma devam edildiğini, bağıştan dönme şartlarının oluştuğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmazsa bağış sözleşmesinin değişen koşullara uyarlanarak taşınmazın belediye tarafından kamu hizmeti dışında başka amaçlarla kullanılmaması şerhinin tapuya işlenmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, tüzel kişiliği kaldırılan Atakent Belediyesinin dava konusu taşınmaza hizmet binası yaparak bağışın şartını yerine getirdiğini, davacının da kabulünde olduğu üzere yıllarca hizmet binası olarak kullanıldığını, 6360 sayılı Kanun ile taşınmazın devredildiğini, kendileri ve Silifke Belediyesi tarafından taşınmazın kamu hizmetlerinde kullanıldığını, hak düşürücü süre ve zamanaşımının geçtiğini, savunma hakları kısıtlanarak yapılan tespiti kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bağış şartının yerine getirildiği, sözleşmenin tamamlanmış olduğu, güncellenme talebinin de hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, şartlı bağış sözleşmesinin gereğini yerine getirmekle Büyükşehir Belediyesinin sorumlu hale geldiğini, Mahkemenin mükellefiyet hususunu hatalı değerlendirdiğini, kamu hizmet yükümlülüğüne aykırı davranıldığının ispat edildiğini, mükellefiyetin süreklilik arz ettiğini ve devam etmesi gerektiğini, taşınmazın bir kısmının atıl hale geldiğini, bir kısmında ise ticari kiralama yapıldığını, mükellefiyet amacına aykırı hareket edildiğinin hem tespit dosyası ile hem de eldeki mahkeme dosyası ile ispatlandığını, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tanıklarının tamamının dinlenilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı taşınmazı bağışladıktan sonra bağış şartına uygun olarak belediye binasının yapıldığı, yaklaşık 25 yıl belediye binası olarak kullanıldıktan sonra Kanun gereği bağışlanan belediyenin kapanması ile yine Kanun gereği kurulan komisyon tarafından dava konusu taşınmazın davalı belediyeye tahsis edildiği, kısmen de olsa bağış şartına uygun olarak kullanıldığı, bağış şartına uygun olarak taşınmaza belediye binası yapılmış olmakla şartın gerçekleştiği, bağış yapılan belediyenin 2014 yılında kapatıldığı, yaklaşık 4 yıl geçtikten sonra iş bu davanın açıldığı, bağışlamadan rücu şartlarının da oluşmadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, 6360 sayılı Kanun uyarınca davalının bağış şartını sağlaması gerektiğini, mükellefiyet hususunun hatalı değerlendirildiğini, taşınmazda kamu hizmeti yapılıp yapılmadığını daima takip ettiğini, davanın süresinde açıldığını, bağışın amacının kamu hizmeti olduğunu ve sürekli olması gerektiğini, taşınmazın davalıya devrinden sonra amacı dışında kullanıldığını, kısmen kullanımdan bahsedilmesine rağmen taşınmazda hiç bir şekilde kamu hizmeti verilmediğini, taşınmazın bir kısmının atıl bırakıldığını, bir kısmının ise ticari amaçlı kiraya verildiğini, Mahkeme kararını kabul etmediklerini, ancak kararda hukuki menfaatlerinin bulunmadığının belirtilmesine rağmen nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava tarihinden sonra mükellefiyetin tekrar yerine getirildiğinin ve davanın konusuz kaldığının belirtildiğini, bu halde de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, tanıklarının tamamının dinlenilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının da dosyadan suret almak için yetkilendirilen vekile çıkarıldığını, gerekçeli kararın yetkili vekillere çıkarılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa taşınmaza şerh tesis edilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291 inci maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de TBK'nın 295 inci maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.