Logo

1. Hukuk Dairesi2022/665 E. 2022/4357 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın bir taşınmazını ölünceye kadar bakma akdiyle kızına, diğer taşınmazını da satış suretiyle damadının arkadaşına devretmesi üzerine mirasçıların açtığı tapu iptali ve tescil davasında, işlemlerin muvazaalı olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Ölünceye kadar bakma akdiyle yapılan temlikte mirasbırakanın malvarlığının tamamına oranla devredilen kısmın makul sınırlar içerisinde kaldığının tespit edilmesi karşısında bu işlemin geçerli olduğu, ancak satış suretiyle yapılan temlikte bedel arasında fahiş fark bulunması ve alıcının damadın arkadaşı olması sebebiyle muvazaa bulunduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis ve ecrimisil istemli dava sonunda Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28.12.2020 tarihli, 2019/345 Esas ve 2020/376 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 31/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ...ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ...davalı ... vekili Avukat ...geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçelerinde, mirasbırakan ...’nın 4941 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payını ölünceye kadar bakma akdiyle davalı kızı ...’e, yine 4940 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payını ise satış suretiyle diğer davalı ...’e temlik ettiğini, 4941 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edildiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek 4941 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 2, 4 ve 6 nolu bağımsız bölümler ile 4940 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise ve 5.000,00 TL ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, işlemlerin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen mahkeme kararına karşı davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 16.10.2018 tarihli, 2015/14085 Esas ve 2018/13553 Karar sayılı kararı ile, “...Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca gerekli araştırma ve incelemenin eksiksiz yapılması, mirasbırakanın akit tarihindeki terekesinin tamamının değerinin saptanması, özellikle ölünceye kadar bakım akdiyle davalı ...’e devredilen payın mirasbırakanın tüm mamelekine oranı ve bunun makul karşılanabilecek sınırlar içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, mirasbırakanın temliklerdeki gerçek iradesinin açık ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde saptanması ve ondan sonra hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan hususların göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre, davanın reddine karar verilmesine rağmen, maktu harç yerine nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi de doğru değildir.” gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 28.12.2020 tarihli, 2019/345 Esas ve 2020/376 Karar sayılı kararı ile; murisin ölünceye kadar bakma akdini muvazaalı yapmadığı ve bakım borçlusunun da borcunu yerine getirdiği, keza muvazaalı satış işlemi oldukları iddia edilen işlemlerin de murisin mamelekine oranı ve tanık beyanları nazarında muvazaalı olmadığı, ecrimisil talebinin muvazaa nedeniyle tapu iptal tescil davası içerisinde değerlendirilmesi gereken bir talep olduğu ve asıl talep reddedilmiş olduğundan bu itibar ile ecrimisil talebi de asıl talebin içinde yer almak suretiyle reddedilmiş sayıldığından ayrıca ecrimisil hakkında hüküm kısmında bir karar yazılmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.

5. Temyiz Nedenleri

Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, kararın hukuka aykırı olduğunu, yanılgı ve hataya düşerek karar verildiğini, murisin mal kaçırma amacıyla 4941 ada 2 parsel sayılı taşınmazını muvazaalı olarak ölünceye kadar bakma akdi ile davalı kızı ...'e temlik ettiğini, dava konusu taşınmaza bina yapıldığını ve ...'e üç tane bağımsız bölüm düştüğünü, 4940 ada 2 parsel sayılı taşınmadaki muris payının da damatlar aracılığı ile İbrahim’e devredildiğini, İbrahim’in taşınmazı görmediğini, tüm temliklerin muvazaalı olduğunu, ...'in murisle ikamet etmediğini ve hiçbir zaman ona bakmadığını, murisin evini sattırdığını ve yanında yaşıyormuş gibi gösterdiğini, murise hastalanıncaya kadar ...'nin baktığını, murisin tek başına yaşadığını, tanık beyanlarının iddialarını doğruladığını, murise gereken bakımın yapılmadığını ve murisin öldüğünü, İbrahim'in taşınmazı aldığı bedelin çok düşük olduğunu, İbrahim'in Malatya ile bir ilgisinin olmadığını, ailenin damadının arkadaşı olduğunu, damada verilen vekaletname ile muvazaalı olayın gerçekleştirildiğini, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını, terekesinden bedelin çıkmadığını, bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılmadığını, taşınmazların yüz ölçümlerinin karşılaştırılmasının hatalı olduğunu, değerlerinin karşılaştırılması gerektiğini, %43'lük hissenin muris adına kalmadığını, keşif yapılarak kalan yerlerin tüm mal varlığına oranın bulunmasını istenildiğini ancak bu taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa tenkis ile ecrimisil istemlerine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Muris muvazaasında 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

6.2.2. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. maddesine göre, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614).

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

6.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden; mirasbırakan ...’in 4940 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 50885/76333 payını 28.07.2011 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, 4941 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 48075/52066 payının ise Malatya 1. Noterliğinin 12.05.2008 tarihli ve 9690 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma akdine istinaden 16.05.2008 tarihinde davalı kızı ...’e temlik edildiği, dava konusu 4941 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki diğer maliklerin paylarının da 2010 yılında davalı ... tarafından alındığı ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilerek 2, 4 ve 6 nolu mesken nitelikli bağımsız bölümlerin davalı ... adına tescil edildiği, 1928 doğumlu murisin 27.02.2013 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak kızı ...’den olma torunları davacı ... ile..., davalı kızı ..., dava dışı oğulları İsmet ve ...’nin kaldıkları, davalı ... adına vekil olarak işlem yapan ... ’ın ise murisin oğlu ...’den olma torunu ...’nun eşi olduğu anlaşılmıştır.

6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakan ...’in kızı ...’nin mirasbırakandan önce ölmesi nedeniyle davacılardan ...’nin mirasbırakanın mirasçısı olmadığı gözetilerek anılan davacı yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken bu hususta bir karar verilmemesi doğru değildir.

6.3.3. Davalı ...’e yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, (IV/2.) paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak ve özellikle mirasbırakanın davalı ...’e ölünceye kadar bakma akdi ile dava konusu 4941 ada 2 parseldeki payını devrettiği tarihte mal varlığı değerinin 921.808,50 TL olduğu, temlike konu payın değerinin ise 336.525,00 TL olduğu ve temlikin makul sınırlar içerisinde kaldığı gözetilerek davalı ... yönünden (IV/3.) paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacıların, davalı ...’e yönelik temyiz itirazlarının reddine,

6.3.4. Davalı ...’e yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; mirasbırakanın davalı ...’e taşınmazı satış suretiyle temlik ettiği, devir tarihinde 191.418,00 TL değerinde olan taşınmazı davalı ...’in cevap dilekçesinde tapudaki değeri olan 15.900,00 TL’yi ödeyerek aldığını beyan ettiği, bu durumda bedeller arasında fahiş fark bulunduğu, ...adına tapuda vekil sıfatıyla işlemi yapan ...’nın da murisin oğlu ...’nin damadı olduğu hususları tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde, davalı ...’e yapılan temlikin muvazaalı olduğu dikkate alınarak anılan davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmemesi hatalıdır.

6.3.5. Hal böyle olunca, mirasçı olmayan davacı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davacılar yönünden davalı ...’e temlik edilen 4940 ada 2 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

6.3.6. Kabule göre de, HMK’nın 297. maddesi gereğince davacıların ecrimisil istekleri yönünden ayrıca hüküm kurulması gerekirken bu konuda karar verilmemiş olması ve gerekçede ecrimisilin asıl talep olan tapu iptali ve tescili talebinin içinde yer aldığından reddedilmiş sayılacağının belirtilmiş olması doğru değildir.

V. SONUÇ:

Davacılar vekilinin (6.3) paragrafta açıklanan nedenlerle değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalı ...’den alınmasına, gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.