"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/20 E., 2022/92 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Avanos ilçesi, ... köyü 135 ada 50 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında davalı Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, oysa taşınmazın mirasbırakan babası ... adına kayıtlı 135 ada 55 parselin bir parçası olduğunu, onun ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, taşınmazdaki zilyetliklerinin nizasız ve fasılasız devam ettiğini, taşınmazın davalı ile bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında mirasçılar adına tescilini istemiş; aşamada, dava dışı mirasçılar davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacı ve müşterekleri yararına zilyetlikle taşınmaz mülkiyetini edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 135 ada 50 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1827,76 metrekarelik kısmının davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.10.2019 tarihli ve 2016/11573 Esas, 2019/6029 Karar sayılı kararıyla, "Bir taşınmazın niteliğini ve zilyetlik süresini belirlemenin en iyi yöntemi hava fotoğrafları olup tespit tarihinden 15, 20, 25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılması gerekirken, başka hava fotoğrafı olup olmadığı araştırılmadan yalnızca 1980 ve 1992 tarihli hava fotoğrafları getirtilerek taşınmazın önceki niteliği üzerinde durulmaksızın sadece davaya konu edilen taşınmazın bitişiğinde yer alan 135 ada 55 parsel sayılı taşınmazla bütün olup olmadığı yönünde yapılan araştırma ve inceleme, taşınmazın önceki niteliğini ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin başlama tarihini belirlemekten uzak olup hüküm vermeye de yeterli bulunmamaktadır." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; zilyetlikle taşınmaz mülkiyetini edinme koşullarının davacılar yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 135 ada 50 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucu oluşan 135 ada 145 parsel sayılı taşınmazın harita mühendisi bilirkişisinin 25.11.2021 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1827,76 m2 miktarındaki bölümünün davalı Maliye Hazinesi adına olan tapu kaydının mirasbırakan Mustafa Körlü'ye ait veraset ilamındaki payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; davanın kabulüne karar verilmesine rağmen davalının dava açmaya sebebiyet vermediği gerekçesi ile bakiye harcın davacıdan alınmasına karar verildiğini, davacı tarafından yapılan yargı giderlerinin kendi üzerinde bırakıldığını ve davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirmelerine rağmen lehlerine vekalet ücreti takdir edilmediğini, davalı tarafından yapılan 75,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verildiğini, tüm bu hususların kanuna aykırı olduğunu, kaldı ki bozmadan önceki 07.04.2016 tarihli kararda davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edildiğini, bu kısmın bozma dışında kaldığını, böylelikle davacılar lehine usuli kazanılmış hak da doğduğunu belirtip kararın harç ve yargılama giderleri yönünden bozulmasını istemiştir.
2.Davalı Hazine vekili; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik araştırma ve incelemeye dayalı karar verildiğini, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediğini, nizalı yerin davacı tarafından eklemeli zilyetlikle edinildiği belirtildiğine göre 3402 sayılı Kanun'da yer alan sınırlayıcı hükümlerin davacı ve diğer mirasçılar ile önceki zilyet yönünden araştırılması gerektiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddeleri.
2.2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1.Nevşehir ili, Avanos ilçesi, ... köyü kadastro çalışmaları sonucunda 135 ada 50 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfı ve 15597,08 m2 yüz ölçümü ile davalı Hazine adına tespit edildiği, tespitin itiraza uğramadan 07.08.2008 tarihinde kesinleşip tapu kaydının oluştuğu, ifraz uygulaması neticesinde taşınmazın üç parçaya ayrıldığı, dava konusu edilen 1827,76 m2'lik bölümünün 135 ada 145 parsel içerisinde kaldığının harita mühendisi bilirkişisinin hükme esas alınan 25.11.2021 tarihli raporu ve krokisinde saptandığı anlaşılmaktadır.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usuli kazanılmış hak denilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (HMK) “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2 nci maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldıracağı ve , belirsizlik ortamına neden olacağı için kabul edilemez.
Bozmadan önceki hükümde davanın kabulüne karar verilerek kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücretine hükmedildiği, davalı Hazine'nin harçtan muaf olduğu gerekçesiyle bakiye harca ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, yargılama giderlerinden de davalının sorumlu tutulduğu; karara karşı davalı Hazine vekili tarafından temyiz yoluna başvurulduğu, ne var ki hükmün ferilerinin temyiz konusu edilmediği, temyiz itirazlarının esasa yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, hükmün ferileri bakımından davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşacağı tartışmasızdır. Ancak kamu düzeni ile ilgili olan harç bakımından usulü kazanılmış haktan söz edilmesi mümkün değildir.
Bozma kararından sonra Mahkemece, usuli kazanılmış hak olgusu göz ardı edilerek yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulması ve davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına keşfen saptanıp harçlandırılan dava değeri olan 2.000,00 TL üzerinden hesaplanacak vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalıdır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (3) ve (4) numaralı bentlerinin tümden hükümden çıkartılarak yerlerine;
"3 - Davacı tarafından yapılan, 34,20 TL peşin harç, 220,80 keşif masrafı, 32,25 TL ptt ve tebligat gideri ve 981,75 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.269,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı ...'ye verilmesine, davalı tarafından yapılan 75,10 TL tebligat ve posta masrafından oluşan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına",
"4 - Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT'nin 13 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine", ibarelerinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
11.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.