"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili asıl ve birleştirilen davalarda, davalılara ait bulunan 612 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na göre kıyı kenar çizgisi ile ...arasında kalan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümünün tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 10/04/2009 tarihli ve 2003/472 Esas, 2009/58 Karar sayılı kararıyla; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 17/02/2013 tarihli ve 2012/11295 Esas, 2013/354 Karar sayılı ilamı ile dava konusu tapu kaydının ihdasen oluşması nedeni ile hak düşürücü süre yönünden inceleme yapılmasının doğru olmadığı belirtilerek, “.. 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca öncelikle İdare tarafından belirlenen 2002 tarihli kıyı kenar çizgisinin davalılara tebliğ sonucunun kesinleşip kesinleşmediği İdare'den sorulmalı, kesinleşmiş olması halinde bu kıyı kenar çizgisine değer verilerek esas hakkında bir karar verilmeli, İdare tarafından belirlenen 2002 tarihli kıyı kenar çalışmasının ilgililere tebliğ edilmemiş olması halinde 3621 sayılı Yasa'nın 9. maddesine göre oluşturulan bilirkişi heyeti vasıtası ile belirlenen kıyı kenar çizgisi dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3.Bozmaya uyulduktan sonra İlk Derece Mahkemesinin 18/05/2016 tarihli ve 2013/416 Esas, 2016/200 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 147 ada 54 (eski 147 ada 7) parsel sayılı taşınmazın 18.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda A ile gösterilen 214.76 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali tapu kütüğünden terkinine karar verilmiştir.
IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 24/09/2019 tarihli ve 2019/4890 Esas, 2019/7972 Karar sayılı ilamı ile “…Somut olayda, mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gerekleri doğrultusunda yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, araştırma çukurları açılmadığı gibi idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi ile keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkinin nedeni açıklanmamıştır. Usulüne uygun şekilde kıyı kenar çizgisi tespiti yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 147 ada 54 (eski 147 ada 7) parsel sayılı taşınmazın 22.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda A ile gösterilen 180,48 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali ile tapu kütüğünden terkinine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; önceki tarihli mahkeme kararında 214,76 m2 yüzölçümündeki kısmın iptaline karar verildiğini, düzenlenen bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğunu, bilirkişilerce tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile idarece belirlenen çizginin örtüşmediğini, bu hususun bilimsel verilere dayalı olarak açıklanmadığını, eksim ölçümleme yapılan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. ..., göl ve akarsu kıyılarıyla, ... ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''
2.3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde ... yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.
3. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince temyiz eden Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.