Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6678 E. 2024/433 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın davacı tarafından tescil istemine ilişkin açılan davada aktif husumetin bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın mülkiyetinde davacı dışında paydaşlar da bulunduğu ve davanın sonucundan tüm paydaşların etkileneceği, dolayısıyla davanın tüm paydaşlar tarafından birlikte açılması gerektiği, aktif husumetin sonradan tamamlanamayacak bir dava şartı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/316 E., 2021/1662 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Ordu ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan ve 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilen taşınmazın kendi taşınmazını ikiye böldüğünü, rızası dışında 177 ada 5 parsel sayılı taşınmaza geçmek için batıdan doğuya doğru bu yolun bırakıldığını, ancak kendisine ait 4 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğunu ileri sürerek dava konusu yolun ipt... ile adına tesciline karar verilmesini, bilahare kendisi ve kız kardeşleri adına kayıtlı dava dışı 4 ve 8 parsel sayılı taşınmazlara eklenmek suretiyle tescil edilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., tespite itirazın haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, aşamada ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.

2. Davalılar Hazine, ..., ... davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Kadastro Mahkemesince; davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince; dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasından sonra, Kadastro Mahkemesince bu kez bozmaya uygun şekilde görevsizlik kararı verilerek dosya Fatsa Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. Fatsa Sulh Hukuk Mahkemesince, davacının davasını ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.09.2013 tarihli ve 2013/8493 Esas, 2013/8621 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında yol olarak haritasında gösterildiği, bu tür taşınmazlar hakkında açılacak davalarda husumetin Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğine karşı yöneltilmesi gerektiği, taraf teşkili tamamlanmadan işin esasına girilip hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, öncelikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124/3-4 maddeleri gereğince davada husumet eksikliğinin tamamlanması için davacıya imkan tanınması, taraf teşkili tamamlandığı takdirde işin esasına girilerek iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu taşınmaz kısmının kadimden beri yol olarak kullanılmadığı, daha evvelden davacının babasının tarlası olduğu ve çayırlık niteliğinde bulunduğu, yolun 1990 yılında dozerle açıldığı, daha önceden özel mülkiyete tabi bir taşınmaz niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.03.2018 tarihli ve 2015/16838 Esas, 2018/1437 Karar sayılı kararıyla; bozma doğrultusunda Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğinin davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırıldığı, bilahare 6360 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi nedeniyle yasal hasım konumundaki Fatsa Belediye Başkanlığının davaya dahil edildiği, ne var ki Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanmadığından bahsedilerek Ordu Büyükşehir Belediyesini davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği, öte yandan, tescil davalarında TMK'nın 713/4 ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerektiği, Mahkemece, sözü edilen yasal ilanların yapılmamış olmasının da isabetsiz olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemenin 10.11.2021 tarihli ve 2018/316 Esas, 2021/1662 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu yerin kadimden beri yol olarak kullanılmadığı ve genel yol özelliği taşımadığı, kadastro çalışmaları esnasında gerçekle uyuşmayan senede istinaden söz konusu yerin yol olarak tespit dışı bırakıldığı, davacının davasını ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın hatalı olduğunu, dava konusu yerin kadimden beri yol olduğunu ve özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, taşınmazın eski sınırları ile yeni sınırlarının kroki üzerinde çakıştırılmadığını, davalı Hazinenin yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı olduğunu, hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini, dava konusu yerin davalı ... Belediyesinin yetki alanında bulunmadığını, davalının yasal hasım olarak davaya dahil edildiğini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanık beyanlarının, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporlara yapılan itirazların dikkate alınmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının d bendi, 115 inci maddesi, 190 ıncı maddesi; 4721 sayılı TMK’nın 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Ordu ili, ...ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu yerin kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı, dava dışı 177 ada 5 parsel sayılı, fındık bahçesi vasıflı taşınmazın irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edildiği, Fatsa Kadastro Mahkemesinin 2007/556 Esas sayılı dosyası ile davalı olduğu; öte yandan, dosya içerisindeki kayıt ve belgelerden dava dışı 177 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 104/168 payının davacı adına; 32/168'er paylarının ise ... ve ... adlarına; 177 ada 8 parselin ise 90/168 payının davacı adına; 18/168'er paylarının ... ve ...; 14/168'er paylarının da ..., ... ve ... adlarına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda; davacı, yol olarak tescil harici bırakılan dava konusu yerin kendi taşınmazını ikiye böldüğünü, söz konusu taşınmazın kendisine ait 177 ada 4 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek adına tescil isteği ile dava açmış, aşamada 177 ada 4 ve 8 parsel sayılı taşınmazların kendisi ve kız kardeşleri adına tescil edildiğini, söz konusu yerleri kız kardeşlerinin rızasıyla kullandığını, fiilen kendisine ait olduğunu beyan ederek dava konusu yerin 4 veya 8 parsele eklenmek suretiyle tesciline karar verilmesini istemiş, yine keşif sırasında benzer beyanda bulunmuştur. Böylesi bir iddia ile açılan davanın kayıt m...klerinin tamamının hukukunu ilgilendirdiği açıktır. Fen bilirkişi raporu ve ekindeki krokiye göre dava konusu yerin dava dışı 177 ada 4 ve 8 parsel sayılı taşınmazların arasında bulunduğu, 177 ada 4 ve 8 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kaydı incelendiğinde ise davacı taraf haricinde dava dışı kişilerin de paydaş oldukları, davanın niteliği itibariyle yargılama neticesinde verilecek hükümden tüm paydaşların hukuku etkileneceğinden, davanın bütün paydaşlar tarafından birlikte açılması gerektiği kuşkusuzdur. Bu durumda, paydaşlardan biri olan davacının tek başına açtığı eldeki davada, aktif husumetin sonradan tamamlanabilecek dava şartlarından olmadığı da gözetilerek öncelikle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

3. Hal böyle olunca; davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esas yönünden inceleme yapılmak suretiyle yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

4. Kabule göre de; davacı ...'in yargılama sırasında öldüğü ve mirasçıları tarafından davaya devam edildiği halde ölümle kişiliğin son bulduğu göz ardı edilerek ölü kişi adına tescil kararı verilmesi de isabetsizdir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekillerinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre yargılama giderlerine ilişkin sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde temyiz eden davalı Belediyelere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-2 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.