"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/135 E., 2021/1091 K.
DAVA TARİHİ : 22.05.2008
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili talepli davanın önceki tarihli bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., Yüksekova ilçesi Güçlü köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, davaya konu taşınmazların gerçek kişiler adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, bu nedenle Hazinenin davada taraf olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yüksekova Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.05.2015 tarih, 2014/592 Esas 2015/431 Karar sayılı kararı ile davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.12.2018 tarih, 2016/3654 E. 2018/7549 K. sayılı kararıyla; hükme esas alınan 17.12.2013 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda (A), (B), (C) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle bu bölümler hakkındaki usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına; karar verilmiş; aynı raporda (D), (F) ve (G) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin ise tescil harici nitelikteki yol ve dere yatağı kapsamında kaldığı ve kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında 4721 sayılı TMK'nın 713/3 üncü maddesi uyarınca husumetin yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte yöneltilmesinin zorunlu olduğu, somut olayda davanın Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi olarak Güçlü Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açıldığı ve husumet yönünden eksiklik bulunmadığı, bu nedenle işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle karar bozulmuştur.
C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen temyiz incelemesine esas kararı ile; bozma kararı doğrultusunda yapılan yapılan yargılama neticesinde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
E. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu alanın tarım alanları ile çevrili olduğu, taşınmazların tamamının sürülü tarımsal taşınmaz olduğu ve kullandıldığı, buna rağmen bilirkişi raporlarının bu gerçeklikten uzak hazırlandığı, dava konusu taşınmazların 1920'li yıllardan bu tarihe kadar nizasız ve fasılasız tasarruf edilerek kullanıldığı, dinlenen tanık beyanları ve mahalli bilirkişi beyanlarının da davacıya ait taşınmazların 100 yılı aşkın süredir müvekkil ve evveli mirasbırakanlarının zilyet ve tasarrufunda olduğunu ispat ettiğini, eksik inceleme ve araştırma sonucunda karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümlerinin davacı adına tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1'inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin bozma kararının gereklerine uygun olduğundan söz etmek mümkün değildir. Hükmüne uyulan bozma kararından önce dosya arasına ibraz edilen 17.12.2013 tarihli fen bilirkişi raporu incelendiğinde davacının iddiasına konu ''D'' ve ''G'' harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin 123 ada 2 parsel ile 121 ada 1 parsel sayılı taşınmazların arasında yer alan dere yatağının kapsamında kaldığı, aynı raporda '' F'' harfi ile gösterilen bölümün ise yol niteliği ile sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bozma kararından sonra alınan 27.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda ise bu kez davacının iddiasına konu bölüm ''A'' harfi ile gösterilmiş ve bu bölümün 123 ada 2 parsel ile 121 ada 1 parselin arasında yer alan dere yatağının tamamını kapsayacak şekilde gösterildiği, oysa bozmadan önce alınan bilirkişi raporuna göre davacının iddiasının dere yatağının tamamına ilişkin olmadığı görülmüştür. Diğer taraftan, bozma kararından önce yapılan keşifte zeminde davacının adına tescilini talep ettiği ve teknik bilirkişi raporunda '' F'' harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü ise bozmadan sonra yapılan keşif sırasında yapılan incelemenin kapsamı dışında tutulmuştur.
2. Öte yandan davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılan inceleme ve araştırma da son derece yetersizdir. Bilindiği üzere 4721 sayılı TMK'nın 713/1 inci ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 inci maddelerinde; orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesi uyarınca iktisap edilebilir.
3. Somut olayda davacının iddiasına konu 17.12.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda konu ''D'' ve ''G'' harfi ile gösterilen taşınmaz bölümleri paftasında dere yatağı olarak gösterildiği halde jeolog bilirkişiden taşınmaz bölümlerinin dere yatağında kalıp kalmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı ya da derenin aktif etki alanında kalıp kalmadığı hususunda rapor alınmamış, topografik haritalar ve hava fotoğraflarının incelenmesi suretiyle taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olup-olmadığı belirlenmeden sonuca gidilmiştir. Diğer yandan yukarıda izah edildiği üzere 17.12.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda '' F'' harfi ile gösterilen bölüm yönünden bozmadan sonra inceleme yapılmamış, bahsi geçen taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu, kadimden beri kullanılan yol olup olmadığı, bu yerin davacı tarafından kullanılıp kullanılmadığı ve taşınmaz üzerinde davacı tarafın ekonomik amaca uygun bir zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususlarında bilgi sorulmamış, çekişmeli taşınmaz bölümünün yol olarak kullanılıp kullanılmadığının tespiti hususunda güncel ve eski tarihli uydu fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.
4. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilip dosya arasına konulmalı, ayrıca taşınmaz bölümlerini kapsayan topografik haritalar temin edilmelidir.
5. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılmalıdır. Taşınmaz başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı, 17.12.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda ''F'' harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu, yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, yol olarak kullanım söz konusu ise umumi yol olup-olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri, komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; teknik bilirkişiye bozma kararından önce ve sonra alınan raporların ve bu raporlar arasındaki çelişkilerin değerlendirildiği, keşfi takibe elverişli harita düzenlettirilmeli, jeolog bilirkişisinden ''D'' ve ''G'' harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğini, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, taşınmaz bölümleri üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığı hususlarını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ve önceki bilirkişi raporunu irdeleyen ayrıntılı rapor istenmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle olmak üzere temin edilen güncel uydu görüntüleri ile birlikte incelenmesi neticesinde taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz bölümleri üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlettirilmeli; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek dava tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17 inci maddelerinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
6. Tüm bunlardan bağımsız olarak, 24 Aralık 2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile dava konusu taşınmaz bölümlerinin sınırları içerisinde yer alan ''Güçlü'' köyünün tüzel kişiliğinin kaldırılması suretiyle Yüksekova Belediyesi hizmet sınırları içerisine alındığı, yargılama sırasında ise Yüksekova Belediyesinin davaya dahil edildiği anlaşılmasına karşın adı geçen davalının karar başlığında gösterilmemesi, bunun yerine tüzel kişiliği kaldırılan Güçlü Köyü Tüzel Kişiliğinin davalı olarak gösterilmesi de isabetsiz olmuştur.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere
23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.