"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil, mülkiyetin aidiyetinin tespiti ve hacizlerin fekki isteklerine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalılardan ...'ten dava konusu 6 no.lu bağımsız bölümün tamamını satın alarak, 3 yılı aşkın süredir kullandığını, çekişmeli taşınmazın arsa payı 55/269 olmasına rağmen davalının 30/269 pay olduğu şeklinde kendisini hataya düşürerek tapuda devir yaptığını, kalan 25/269 payını kendi üzerinde bıraktığını, sonrasında davalı ...'in 3. şahıslara olan borçlarından dolayı kalan pay üzerine haciz uygulandığını ileri sürerek, davalı ...'in çekişmeli taşınmaz üzerinde kalan 25/269 payının iptali ile adına tesciline, taşınmazın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitine, çekişmeli taşınmaz üzerindeki haciz işlemlerinin fekkine, olmazsa haciz nedeniyle uğrayacağı zararı karşılamak üzere şimdilik 50.000 TL'nin davalı ...’ten tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... Ltd.Şti. ve ... Ltd.Şti., görev ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuş, davalı ... Ltd.Şti., davacı ile davalı ...’in birlikte hareket etmiş olabileceklerini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı ..., husumet itirazıyla birlikte tapu siciline güvenerek taşınmaza haciz konulduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... ve davalı Tasfiye Halinde ... Tesisat Ltd. Şti. ise usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/12/2013tarihli ve 2011/64 E. 2013/725 K. sayılı kararıyla; tapu iptali ve tescil isteminin ispatlanamadığından reddine, mülkiyetin aidiyeti talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, bu istekler reddolunduğundan taşınmaz üzerindeki hacizlerin fekki ve tazminat isteklerinin de reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Dairenin 15.10.2018 tarihli ve 2015/10495 E. 2018/13503 K. sayılı kararı ile "...dava dilekçesi ile yargılama sırasında yapılan diğer bildirimlerin davalılardan ... Tesisat Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; dava dilekçesinde ... Tesisat ünvanlı şirket ile diğer davalı ...’in vekilinin Av. ... olduğu ileri sürülerek dava açılmış ve dava dilekçesi de Av. ...’e tebliğ edilmiş ise de, Av. ... tarafından dosyaya ibraz edilen vekaletnamede yalnızca davalı ... vekili olduğu, yine Av. ... tarafından dosyaya ibraz edilen dava ve bilirkişi raporlarına karşı beyanlarını içeren tarihsiz dilekçede de, yalnızca davalı ... vekili olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, öncelikle dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalı ... Tesisat Malzemelerin San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye tebliğ edilmesi, anılan davalıya beyan ve itirazlarını sunabilmesi açısından imkan tanınması, bildirdiği delillerin toplanması, diğer taraftan da; hata ve hile iddiası yönünden davacının bildirdiği tüm delillerin toplanması, taraf tanıklarının dinlenmesi, öncelikle davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, anılan sürede açıldığına kanaat getirilir ise, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır...'' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava konusu taşınmazı 3 yılı aşkın bir süredir kullanıyor olması, davacının taşınmazı kullandığı bu süreçte ve devir esnasında taşınmazın tapu kaydını incelememesinin inandırıcı olmadığı, dolayısıyla devir tarihi olan 16.01.2018 tarihinde davacı tarafından hilenin bilinebilecek ve öğrenilebilecek nitelikte olduğu, davanın ise devirden yaklaşık üç yıl sonra hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazı satın aldıktan üç yıl sonra Belediyeye emlak vergisi yatırmaya gittiğinde eksik hisseyle daire satın aldığını öğrendiğini ve akabinde 9-10 gün içinde dava açtığını, dinlenen tüm tanıkların da bu yönde beyanda bulunduklarını, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığını, davalı ...'in imzasının bulunduğu yazılı belgede taşınmazın tamamının satıldığının belirtildiğini, ortaokul mezunu olup hayatında ilk defa resmi kurumda ... yaptığını, taşınmazdaki pay hesaplamalarını tecrübesizliği ve eğitimsizliği sebebiyle bilemeyeceğini, davalı ... tarafından aldatıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hata ve hile hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, mülkiyetin aidiyetinin tespiti ve taşınmaz üzerine davalının borcu nedeniyle konulan hacizlerin fekki isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalılardan ...’in maliki olduğu 230 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 55/269 arsa paylı 6 no.lu bağımsız bölümün 30/269 payını 16.01.2008 tarihinde davacıya satış suretiyle temlik ettiği, davanın 20.01.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Somut olayda, her ne kadar Mahkemece, davacının dava konusu taşınmazı 3 yılı aşkın süredir kullanıyor olması, taşınmazı kullandığı süreçte ve devir esnasında tapu kaydını incelememesinin inandırıcı olmadığı, davacının devir tarihinde hileyi bilebileceği, devirden 3 yıl sonra eldeki davanın açıldığı gerekçeleriyle hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmiş ise de; Mahkeme gerekçesinde belirtilen bu hususların hak düşürücü sürenin geçtiğini göstermeyeceği açıktır.
Davacı taşınmazı devraldıktan üç yıl sonra Belediyeye emlak vergisi ödemeye gittiğinde kandırıldığını öğrendiğini ve 9-10 gün içerisinde dava açtığını ileri sürmüş olup, bunun aksi davalılar tarafından kanıtlanmış değildir. Bu durumda hak düşürücü sürenin geçmediği kabul edilmelidir.
3.Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.